Esaretin 50.yılı: 7 maddede Mescid-i Aksa'nın işgali!
- Twitter'ta paylaş
- Facebook'ta paylaş
- BiP'te paylaş
- Telegram'da paylaş
- Whatsapp'ta paylaş
- Pinterest'te paylaş
- Flipboard'da paylaş
- E-posta gönder
- İsrail büyük bir planla saldırdı
- İsrail 50 yıldır işgal ve ihlalini sürdürüyor
- İşgali en derin hisseden yer: Kudüs
- Doğu Kudüs’te yaşayanlar ‘vatansız’…
- İşgalde yeni bir boyut! ABD krizi derinleştiriyor
- Kudüs hakkında bilinmesi gerekenler:
- Müslümanlar ne yapmalı?
- Kronoloji ile Mescid-i Aksa
İsrail büyük bir planla saldırdı
5 Haziran 1967 sabahı İsrail Hava Kuvvetleri, Mısır askeri havaalanlarına ani saldırıda bulundu ve 450'den fazla uçağı tahrip etti. 10 Haziran'a gelindiğinde İsrail, Doğu Kudüs'ü, Batı Şeria'yı, bütün Sina Yarımadası'nı ve Suriye'deki Golan Tepeleri'ni işgal etmişti.
"Muhtemel saldırıları engellemek için..."
İsrail bu harekâtın, Arapların muhtemel saldırılarını engelleme amacı taşıdığını beyan etti. Fakat Altı Gün Savaşı olarak anılan İsrail saldırısının, planlı olduğu yönünde inandırıcı kanıtlar bulundu.
İsrail 50 yıldır işgal ve ihlalini sürdürüyor
İsrail, 50 yıl önce bugün Doğu Kudüs'ü işgal ederek bitmeyen bir kavganın da fitilini ateşlemiş oldu. Doğu Kudüs’ü işgal ettiği 7 Haziran 1967’den bu yana Mescid-i Aksa’ya yönelik ihlallerini sürdürüyor.
1967’deki Altı Gün Savaşları’ndan sonra İsrail, Doğu Kudüs’ü işgal ederek kentin tamamını ele geçirdi ve başkent ilan etti. Aynı yıl, İsrail Kudüs’ün batı bölümünde bir mahalle kurdu, Kudüs’teki kutsal mekanları her dinin kendi kuruluşlarına vererek Kudüs’ü fiilen üçe böldü.
İşgali en derin hisseden yer: Kudüs
Doğu Kudüs; 1917’de Osmanlı hakimiyetinden çıktığından beri zor günler yaşıyor. İngiliz manda yönetiminin bir asır önce şehri işgal etmesi, Filistinliler için de bir nevi sürgün ve savaşların başlangıcı oldu. İsrail'in 1948'de şehrin batısını ele geçirdi.
1967'de ise, Ürdün’ün kontrolünde Doğu Kudüs’ü işgal etmesiyle Mescid-i Aksa’yı ve Kudüs’ü Yahudileştirme faaliyetleri büyük hız kazandı.
Doğu Kudüs'ün statüsü Filistin-İsrail meselesinin çözümünün önünde duran en büyük engellerden biri. Birleşmiş Milletler'in (BM) tarihi Filistin topraklarını Yahudiler ve Araplar arasında pay etmek üzere yayımladığı 1947 tarihli planda, Kudüs'ün özel bir statüye tabi tutularak uluslararası toplumun kontrolüne verilmesi öngörülüyordu. Kudüs'e verilen bu özel statünün sebebi üç semavi din için de kutsal şehir olmasından kaynaklanıyor. İsrail meclisi 1980'de kabul ettiği bir yasayla Kudüs'ü doğusuyla batısıyla İsrail'in "birleşik başkenti" ilan etti. Böylece Doğu Kudüs'ün ilhakı resmiyet kazanmış oldu. Buna karşılık BM Güvenlik Konseyi BMGK, 1980 yılında İsrail'in Doğu Kudüs'ü ilhak ederek başkent ilan etmesini geçersiz sayan 478 sayılı kararı kabul etti.
Doğu Kudüs’te yaşayanlar ‘vatansız’…
İsrail'in Doğu Kudüs'ü fiilen ilhak etmesine rağmen burada yaşayan Filistinliler İsrail vatandaşı sayılmıyor ve vatandaşlık haklarından yararlanamıyor.
- Doğu Kudüs'te yaşayan 420 bin civarındaki Filistinli, İsrail makamlarının verdiği "Kudüs Kimlik Kartı" ile şehirde sürekli ikamet etme iznine sahip. Söz konusu Filistinliler aynı zamanda Ürdün pasaportuna da sahipler ancak bu pasaportlarda da vatandaşlık numarası bulunmuyor. Bu nedenle tam olarak Ürdün vatandaşı da sayılmayan Doğu Kudüslü Filistinlilerin Ürdün'de çalışma ve devlet hizmetlerinden yararlanma hakkı da yok. Bir nevi arafta kalan Doğu Kudüs'teki yüz binlerce Filistinli, ne İsrail ne Ürdün ne de Filistin vatandaşlığına sahip oldukları için "vatansız" yaşıyor.
Filistinliler, İsrail işgali altındaki Doğu Kudüs'ü kendi vatanlarının başkenti olarak kabul ediyor. Bu nedenle Kudüs'ün doğu bölgesindeki her türlü yapılaşmaya karşı çıkıyorlar. Nitekim 2010’da tekrar başlayan barış sürecinde Filistin'in İsrail'e sunduğu ön şartlardan biri de Doğu Kudüs ile bitişiğindeki Batı Şeria'da yerleşim yeri inşaatlarının durdurulmasıydı.
İşgalde yeni bir boyut! ABD krizi derinleştiriyor
Yıllardır süren barış müzakereleri, 'iki devletli çözüm' adıyla yapılan görüşmeler, İsrail'in her geçen gün genişleyen işgal halkaları...
İsrail'in kurulmasıyla başlayan sancılı süreci takip eden zaman diliminde Filistin topraklarında sular hiç durulmadı.
İngilizler tarafından bir asır önce işgal edilen Filistin'n ve Filistin davasının kalbi Kudüs, bugün tarihinin en zor günlerinden birini yaşayamaya hazırlanıyor.
ABD, İsrail nezdindeki büyükelçiliğini düzenlenecek bir törenle resmen Kudüs'e taşıyacak.
- İsrail'in onlarca yıldır gayri hukuki ve gayri insani yöntemlerle yürüttüğü Kudüs'ü Yahudileştirme çabaları da böylece yeni bir boyut kazanacak.
Tel Aviv yönetimi ABD büyükelçiliğinin Kudüs'e taşınmasıyla birlikte şehirdeki işgale "uluslararası meşruiyet" devşirmenin kapısını aralamayı ümit ediyor.
Kudüs hakkında bilinmesi gerekenler:
Kudüs...
İşgallerle yorulan şehir.
Kudüs belki de artık tarihinde hiç olmadığı kadar yalnız ve tenha.
Kudüs'ün dünü, bugünü... Bu mukaddes şehirle ilgili bilinmesi gereken her şey için Kudüs mikro sayfamız için tıklayınız...
Çünkü Batı Şeria'da yaşayan 3 milyona yakın Filistinli, İsrail'in etraflarına ördüğü duvardan dolayı Kudüs'e giremiyor. Abluka altındaki Gazze Şeridi'nde yaşayan 2 milyon Filistinlinin de Kudüs'e girişi yasak.
Vatanlarından sürülerek dünyaya dağılan 5 milyon civarındaki Filistinli mülteci de en büyük rüyası olan Kudüs'e dönme imkanından yoksun.
Bugün İsrail işgali altındaki Doğu Kudüs'te yaşayan Filistinli sayısı sadece 300 binin biraz üzerinde. Onlar da ev yıkımlarından tutuklamalara pek çok tehdit ve zorluklarla karşı karşıya. Trump'ın kararı ise şehirdeki halkın hissettiği öfke ve hayal kırıklığını daha da artırmış durumda.
Müslümanlar ne yapmalı?
Geçtiğimiz asrın Müslümanlar tarafından çok sıkıntılı süreçleri beraberinde getirdiğine değinen Awaisi, "Ancak geçtiğimiz yüzyılda (1917-2017) ne yazık ki Müslümanların yaşadığı büyük olaylar sebebiyle(1948-1967) biz özellikle siyasi ve askeri alandaki bilgi boyutunda eksik kaldık ve başka alanlara yöneldik. Burada kastettiğim bilgi; salt bilgi değil aksine, derin bir idraki, gelecek tarihini bünyesinde barındıran bir bilgidir, ilimdir. Bu sebeple diyorum ki; "Özgürlüğü ve değişimi yöneten bilgidir." diyor.
Bu noktada üzerimize düşenler;
- -Sorunu tam olarak saptamak/ teşhis etmek; meseleyi tespit edememek, sorunu çözmez.
- -Mescid-i Aksa ile alaka kurmak; Mescid-i Aksa Müslümanların izzeti, şerefidir. Mescid-i Aksa, Müslümanların bulundukları durumu yansıtan bir ayna gibidir, şu an o topraklarda cereyan edenler bir bakıma Müslümanların yaşadıklarını yansıtıyor. Müslümanların geleceği Mescid-i Aksa'ya, Mescid-i Aksa'nın geleceği de Müslümanlara bağlıdır.
- -En büyük hatalar telafi edilmeli; Filistin ve Mescid-i Aksa meselesi, sadece Filistinlilere bırakılmış, onlar yalnızlaştırılmıştır. Bu davayı bütün İslam dünyasının sahiplenmesi ve şekli adımlardan öte hakiki manada faydalı adımlar atılması gerekmektedir.
- -Tarihi boyutunu incelemek; bu topraklardaki batı sömürgesini ve siyonizm emellerini inceleyerek, bölgede onlarla gerekli mücafeleri vermek üstümüze düşen görevler arasında.
- -Mısır ve Biladi'ş Şam ile Mescid-i Aksa arasındaki köklü bağlantı; Mısır'ı ilgilendiren her şey Mescid-i Aksa'yı da ilgilendirmektedir.
- -Müslümanlar olarak 'savunma' politikasından vazgeçip 'etkiye yol açma' politikasını benimsememiz lazım.
Kronoloji ile Mescid-i Aksa
- 1967-Altı Gün Savaşı’nın bittiği gün İsrail Kudüs’ü bölünmez başkenti ilan etti.
- 1969- İlk saldırı: Bir Yahudi Mescid-i Aksa'yı kundaklama girişiminde bulundu ve mescide zarar verdi.
- 1988-Müslümanlara ilk saldırı: Birinci İntifada’nın en sıcak günlerinden birinde, Aksa Camisi'nde ibadet eden Müslümanlara İsrail askerleri göz yaşartıcı gaz ve plastik mermiyle saldırdı. 40 kişi yaralandı.
- 1988-Ürdün Kralı, Batı Şeria ile tüm resmi ve idari bağlarını kopardığını açıkladı.
- 1990-Kudüs Katliamı: Mescid-i Aksa’yı yıkarak yerine Süleyman Mabedi’ni inşa etmek isteyen Yahudilerle Filistinliler arasında çıkan çatışmada İsrail askerleri ateş açtı, 21 Filistinli öldürüldü, 800 Filistinli yaralandı.
- 1994- Ürdün-İsrail barış anlaşmasına göre, Mescid-i Aksa ve Kudüs'teki vakıflar, Ürdün Vakıflar ve Kutsal Değerler Bakanlığı'na bırakıldı.
- 1996-İsrail’in Harem-i Şerif yakınlarında ‘ulaşım amacıyla kullanılacak’ bahanesiyle tünel kazması üzerine protestolar patlak verdi. Çıkan şiddet olaylarında 70 Filistinli öldürüldü.
- 2000-Dönemin muhalefet lideri Ariel Şaron, 2000 yılında yüzlerce korumasıyla Mescid-i Aksa’yı ziyaret edince İkinci İntifada başladı. İsrailliler Şaron’u başbakan seçti.
- 2000- Şaron, Batı Şeria’da Filistinlilerin Güney Afrika’daki ırkçı rejime atfen ‘apartheid’ dediği güvenlik duvarını inşa etti.
- 2013-Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile Ürdün Kralı 2. Abdullah, ''Kudüs ve Kutsal Yerleri Koruma'' anlaşması imzaladı.
- 2013-İsrail parlamentosu Knesset’te, Yahudilerin Harem-i Şerif’te ibadet etmesine hak tanıyan bir yasa tasarısı teklifi yapıldı.
- 2014-İsrail 50 yaş altındaki Müslüman erkeklerin Harem-i Şerif’e girişini yasakladı.
- 2014-İsrail, Kudüs kentinin göbeğinde ve Mescid-i Aksa’ya 200 metre uzaklıkta “İsrail’in Mücevheri” adı verilecek sinagogu inşa etme kararı aldığını duyurdu.
- 2014-İsrail ordusu Ramazan ayında Filistinlilerin Aksa Cami’ne girişine kısıtlamalar getirdi.
- 2014-Kudüs’te gerginlik, İsrail’in Yahudi bir hahama suikast girişiminde bulunmak gerekçesiyle eski bir Filistinli esiri öldürmesinin ardından tırmandı. İsrail silahlı saldırının ardından Mescid-i Aksa’nın tüm Müslümanlara kapatıldığını duyurdu.
- 2014-Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas, İsrail’in Mescid-i Aksa’yı kapatma kararını ‘savaş ilanı’ olarak nitelendirdi.
- 2014-İsrail 1967’den beri ilk kez Mescid-i Aksa’yı Müslümanlara kapatmış oldu. Olay üzerine gerginlik iyice tırmandı ve İsrail askerleri her gün Mescid-i Aksa’ya baskın düzenledi.