Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim üzerine namaz kılıncaya kadar cenazede hazır bulunursa kendisi için bir kırat sevab vardır. Kim de cenaze gömülünceye kadar hazır bulunursa iki kıratlık sevab vardır.
Bir kıratın miktarı Uhud dağı kadardır."Resulullah (sav), Necaşi rahimehullah'ın vefatını, ölümünün aynı gününde haber verdi. Ashabıyla musallaya gitti, orada saf bağlatıp dört tekbir getirerek namaz kıldırdı.
Zeyd İbnu Ebi Erkam cenazelerimiz üzerine dört tekbir getirirdi. Bir ara bir cenaze üzerine de beş tekbir getirmişti.
Sebebini kendisinden sordum, dedi ki: "Resulullah o tekbirleri getirirdi."Ravinin anlattığına göre bir cenaze üzerine namaz kılmış ve namazda Fatihayı okumuştur. Bu hususta kendisine (niye onu okuduğu) sorulunca: "Bu, sünnettendir!
" diye cevap vermiştir.Resulullah (sav) bir cenazenin namazını kıldırdı. Okuduğu duadan şunları ezberledik: "Allahım, şunu mağfiret et ve şuna rahmet eyle.
Afiyet ver, affeyle, vardığı yerde ikramda bulun, girdiği yeri genişlet. Onun (günahlarını) kar ve buzla yıka, hatalardan pak eyle, tıpkı elbisenin kirden pak edilmesi gibi. Onu dünyadaki evinden daha iyi bir eve, ailesinden daha hayırlı bir aileye koy, eşinden daha hayırlı bir eşe ulaştır. Onu kabir azabından, ateş azabından sakındır." Avf (ra) der ki: "(Resulullah'ın bu dualarını işitince) o ölünün yerinde kendimin olmasını temenni ettim."Resulullah (sav) buyurdular ki: "Çocuk (doğumunda) ağlamadan ölürse üzerine namaz kılınmaz, varis olmaz, ona da varis olunmaz."
Enes, bir erkeğin cenaze namazını kıldırmıştı. Başının yanında durdu. Dört kere tekbir getirdi. Bir kadın üzerine de namaz kıldırdı. Kadının arka tarafında durdu, dört kere tekbir getirdi. Kendisine, "Resulullah böyle mi yapardı?" dendi. "Evet!" cevabını verdi.
Sa'd İbnu Ebi Vakkas (ra) vefat ettiği zaman, Hz. Aişe: "Onu mescide sokun da ben de üzerine namaz kılayım" dedi. Ancak onun bu teklifi yadırgandı ve hüsn-ü kabul görmedi. Bunun üzerine Hz. Aişe: "İnsanlar ne çabuk unutuyorlar, Allah'a yemin olsun Resulullah (sav) Beyza'nın iki oğlu Süheyl ve kardeşinin namazlarını mescidin içinde kıldırdı" dedi.
Ümmü Sa'd (ra), Resulullah (sav) yokken vefat etti. Gelince üzerine namaz kıldı. Bu esnada bir ay geçmişti.
Resulullah (sav)'a üzerinde borç olan bir ölü getirildiği zaman: "Borcunu ödeyecek bir mal bıraktı mı?" diye sorardı. Eğer yeterli mal bıraktığı söylenirse namazını kılardı. Aksi takdirde: "Arkadaşınızın namazını kılın!" derdi. Ancak Allahu Teala Hazretleri, Resulüne fetihler müyesser ettiği zaman (her getirilenin) namazını kıldı ve (borcu var mı? diye) sormadı. Şöyle derdi: "Ben mü'minlere nefislerinden evlayım. Öyleyse kim borç veya ağır bir yük veya horanta bırakırsa o banadır, benim üzerimedir. Kimde mal bırakırsa o da kendi varislerinedir."
Resulullah (sav)'a kendisini öldüren bir adam getirilmişti. Üzerine namaz kılmadı.
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Üzerine müslümanlardan, kendisine şefaat taleb eden yüz kişinin namaz kıldığı her ölüye mutlaka şefaat edilir."
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bir müslüman ölür ve üzerine, müslümanlardan üç saf namaz kılarsa, (Allah şefaati) mutlaka vacib kılar." (Hadisin ravisi) Malik (ra), cenazeye katılanlar az olursa, bu hadis sebebiyle cemaati üç safa taksim ederdi."