|

Ebu Davud Teyemmüm Hadisleri

- Sünen-i Ebu Davud
Kitaplar
Ebu Davud
Konu Başlıkları
Teyemmüm
Teyemmüm Hadisleri
3714-

Resulullah (sav)'la bir seferde beraber idik. Beyda nam mevkiye veya Zatul-Ceyş denen yere gelmiştik ki benim bir kolyem kop(up kaybol)du. 

Resulullah (sav) onu aramak için kaldı, O'nunla birlikte herkes orada kaldı. Bir su başında da değillerdi. Üstelik beraberlerinde su da yoktu. Halk Hz. Ebu Bekr (ra)'e uğrayıp: "Aişe'nin yaptığını gördüm mü! Hem Resulullah'ı, hem de herkesi burada oyaladı. Bir su başında değiller, beraberlerinde su da yok!" demişler. Resulullah başını dizlerimin üzerine koymuş uyurken Ebu Bekr (ra) çıkageldi. "Sen Resulullah (sav)'ı da halkı da, burada hapsettin. Bir su başında değiller, beraberlerinde su da yok!" diyerek, babam beni azarladı ve Allah'ın dilediğince başka şeyler de söyledi. (Öfkesini daha da yenemeyip) eliyle böğrüme böğrüme dürterek (canımı yaktı). Resulullah'ın başı dizimin üzerinde olduğu için kımıldamamaya çalıştım. Resulullah (sav) sabaha kadar, susuz olarak uyudu. Sabah olunca Allah Teala Hazretleri, teyemmüm ayeti'ni inzal buyurdu: "...Su bulamazsanız temiz toprağa teyemmüm edin, yüzlerinizi ve ellerinizi onunla meshedin. Allah size zorluk yapmak murad etmez, bilakis sizi temizlemek, ve üzerinizdeki nimetim tamamlamak ister, ola ki şükredersiniz" (Maide 6). Üseyd İbnu Hüdayr -ki (Akabe biatına katılan) nakiblerden biridir- dedi ki: "Ey Ebu Bekr ailesi! Bu, sizin ilk bereketiniz değildir." (Hz. Aişe) sözüne devam ederek) dedi ki: "Bindiğim deveyi dürtüp kaldırdım. (Kaybolan) kolya altında çıktı."
Teyemmüm 2;
Fedailu'l-Ashab 5;
30;
Tefsir;
Nisa 10;
Maide 3;
Nikah 65;
125;
Libas 52;
Hudud 39;
Hayz 108;
(367);
Taharet 89;
(1;
53;
64);
Taharet 123;
(317);
Taharet 194;
(1;
163;
164);
3715-

Ebu Davud'un rivayetinde Hz. Aişe (ra) der ki: "Resulullah (sav) Üseyd İbnu Hüdayr (ra)'la Hz. 

Enes'i, Hz. Aişe (ra)'nin kaybettiği kolyeyi aramaya gönderdi. Bu esnada namaz vakti girdi. Abdestsiz namaz kıldılar. Gelip durumu Resulullah (sav)'a, haber verdiler. Bunun üzerine teyemmüm ayeti indirildi. Bir rivayette şu ziyade gelmiştir: "Üseyd, Hz. Aişe'ye: "Allah rahmetini bol kılsın, senin başına hoşlanmadığın her ne gelmiş ise onda Allah senin için de müslümanlar için de bir ferec (sıkıntıdan kurtulma) kılmıştır" dedi.
Taharet 123;
(317);
3716-

Resulullah (sav), beraberinde Hz. Aişe'nin de bulunduğu bir seferinde, Ulafu'l-Ceyş nam mevkide geceleyin istirahat molası vermişti. 

Bu esnada Hz.Aişe (ra)'nin Yemen boncuğundan mamul kolyesi koptu. Bunun aranması, askerleri yolundan alıkoydu ve sabah aydınlığı girdi, insanların yanında su yoktu. Hz. Ebu Bekr (ra) Aişe'ye kızdı ve hatta: "Herkesi yolundan alıkoydun, yanlarında su da yok!" diye çıkıştı. Derken Allah Teala Hazretleri, Resulullah (sav)'a, temiz toprakla temizlenme ruhsatını indirdi. Bunun üzerine müslümanlar, Resulullah (sav)'la kalkıp ellerini kaldırdılar. Topraktan hiçbir şey almadılar, yüzlerini ve omuzlarına kadar ellerini meshettiler. Ellerinin içlerinden de koltuk altlarına kadar meshettiler." Ebu Davud şu ziyadede bulunmuştur: "Bir hadiste İbnu Şihab der ki: "Alimler bu hadise itibar etmediler." Ebu Davud der ki: "Hadisi, İbnu İshak da böyle rivayet etti ve rivayette İbnu Abbas (ra)'dan onun "iki vuruş zikrettiğini" kaydetti." Nesai'nin bir rivayetinde "Topraktan hiçbir şey çırpmadılar" denmiştir.
Taharet 123;
(318;
319;
320);
Taharet 196;
197;
198;
(1;
166-168);
3717-

Ashab, Resulullah'la birlikte sabah namazı için toprakla meshlendiler. Bu maksadla avuçlarını toprağa vurup toprakla yüzlerine bir defa meshettiler. 

Sonra tekrar dönüp avuçlarını toprağa bir kere daha vurup, ellerinin tamamı ile ellerinin içlerinden koltuk altlarına, omuzlarına kadar meshettiler." Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde, İbnu'l-Leys: "Dirseklerinin yukarısına kadar." demiştir.
Taharet 123;
(318;
319;
320);
3718-

Ben, Abdullah İbnu Mes'ud ile Ebu Musa (ra) arasında idim. Ebu Musa, İbnu Mes'ud'a: "Ey Ebu Abdirrahman! 

Bir adam cünüb olsa ve bir ay boyu su bulamasa ne yapar, namazı nasıl kılar, ne dersin?" diye sordu. "Suyu bir ay bulamasa da teyemmüm etmez!" dedi. Ebu Musa: "Pekala Maide süresindeki şu ayete ne dersin? "...Su bulamazsanız temiz bir toprakta teyemmüm edin, yüzlerinizi, ellerinizi onunla meshedin" (Maide, 6). Abdullah şu cevabı verdi: "Bu ayette Ashaba ruhsat verilmiş olsaydı çok geçmeden su soğuyunca da toprakla teyemmüm etmeye yeltenirlerdi." Ebu Musa da ona: "Siz teyemmümü bu sebeple mi hoş bulmuyorsunuz?" dedi. İbnu Mes'ud "Evet!" deyince, Ebu Musa, Abdullah'a: "Sen Ammar'ın Hz. Ömer (ra)'e ne dediğini duymadın mı?" Dedi ki: "Resulullah (sav) beni bir vazifeyle yola çıkarmıştı. Sefer esnasında cünüb oldum. Su da bulamadım. Bunun üzerine hayvanların bulanması gibi ben de toprağa bulandım. Sonra Resulullah (sav)'a gelip durumu kendisine arzettim. Bana: "Sana şöyle yapman kafi idi!" dedi (ve gösterdi), iki avucuyla yere bir vurdu, sonra avuçlarını çırptı, sonra soluyla (sağ) avucunun sırtını veya sol avucunun sırtını (sağ) avucuyla meshetti. Sonrada onunla yüzünü de meshetti."
Teyemmüm 7;
4;
5;
8;
Hayz 110 (368);
Taharet 123 (321);
Taharet 202;
(1;
170);
3721-

Bir adam Hz. Ömer (ra)'e gelerek: "Ben cünüb oldum, su da bulamadım (ne yapayım)?" diye sordu. Hz. Ömer: "Namaz kılma!" diye cevap verdi. (Orada bulunan Ammar (ra) söze girip): "Ey mü'minlerin emiri! Hatırlıyor musun? Ben ve sen bir seriyyede beraberdik. Cenabet olduk ve su bulamadık. O zaman sen namaz kılmamış, ben ise toprağa bulanarak kılmıştık. (Sonra da bu durumu kendisine açınca), Aleyhissalatu vesselam bana: "Ellerini yere vurup sonra üfleyip sonra onlarla yüzünü ve ellerini meshetmen sana kafi idi" buyurdular" dedi. Hz. Ömer (ra): "Ey Ammar Allah'tan kork!" dedi. Ammar: "Dilersen bu hadisi kimseye söylemiyeyim!" deyince, Hz. Ömer "(Vallahi asla! Bu meselede) seni altına girdiğin sorumlulukla başbaşa bırakıyorum" diye cevap verdi."

Teyemmüm 4;
5;
7;
8;
Hayz 112 (368);
Taharet 123;
(318;
319;
322;
323;
324;
325;
326;
327;
328);
Taharet 196;
199;
200;
(1;
165-170);
3722-

Ebu Davud'da rivayet şöyledir: "...Sana şöyle yapman yeterlidir (dedi ve göstermek için) ellerini yere vurdu, sonra onlara üfürüp elleriyle yüzünü ve kollarının yansına kadar ellerini meshetti." Yine Ebu Davud'un bir başka rivayetinde: "...sonra ellerini yere vurdu, sonra birbirine vurarak (yapışan toprak parçalarını) çırptı, sonra yüzünü ve kol kemiğinin ortasına kadar kollarını meshetti, dirseğe ulaşmadı (bütün bu mesh ameliyesini yere) bir vuruşta (yaptı)." Bir diğer rivayette: "...dirseğe kadar" denmiştir.

Taharet 123;
(318;
319;
322;
323;
324;
325;
326;
327;
328);
3725-

Resulullah (sav) buyurdular ki: "On yıl boyu su bulamasa da, temiz toprak müslümanın abdest suyudur. Suyu bulunca, bedenini onunla meshlesin, zira bu daha hayırlıdır."

Taharet 125;
(332;
333);
Taharet 92;
(124);
Taharet 204;
(1;
171);
3728-

Resulullah (sav) zamanında bir adam yaralanmış, sonra da ihtilam olmuştu. Kendisine yıkanması emredildi. Adam yıkandı ve öldü. Onun haberi Resulullah (sav)'a ulaşmıştı. (Öfke ile) şunları söyledi: "Onu öldürmüşler, Allah da onların canını alsın! Madem bilmiyorlardı, niye sormadılar? Bilgisizliğin şifası sualdir. Ona, teyemmüm yeterliydi. Yarasına bir bez sarılmalı ve üzerinden meshedilmeli, sonra da bedeninin geri kalan kısmı yıkanmalıydı."

Taharet 127;
(337);
Taharet 93;
(572);
3729-

Zatu's-Selasil Gazvesi'nde, soğuk bir gecede ihtilam oldum. Yıkandığım taktirde helak olacağımdan korktum. Böylece teyemmüm yapıp, arkadaşlarıma sabah namazını kıldırdım. Bu hadiseyi Resulullah (sav)'a anlattılar. Bana: "Ey Amr! Sen cünüb olduğun halde arkadaşlarına namaz mı kıldırdın?" diye sordu. Ben de yıkanmama mani olan durumu haber verdim ve dedim ki: "Ben Allah'ın şöyle söylediğini işittim: "Kendinizi öldürmeyin, Allah sizlere karşı rahimdir." (Nisa 29). Resulullah (sav) güldüler ve hiçbir şey söylemediler.

Taharet 126;
(334;
335);
3730-

İki kişi bir sefere çıktılar. Derken namaz vakti girdi. Beraberlerinde su olmadığı için temiz toprakla teyemmüm ettiler ve namazlarını kıldılar. Sonra vakti içinde su buldular. Bunlardan biri, abdesti de namazı da iade etti, diğeri iade etmedi. Sonra Resulullah (sav)'a gelince durumu anlattılar, Resulullah (sav), iade etmeyene: "Sünnete isabet ettin, namazın sana yeterlidir!" dedi, Abdesti ve namazı iade eden zata da: "Sana iki kat ücret var!" ferman buyurdu.

Taharet 128;
(338;
339);
Gusl 27 (1;
213);