Resulullah (sav) (bir gün): "Sakın yollarda oturmayın!" buyurmuştu.
"Ya Resulullah" dediler, "oturmadan edemeyiz, oralarda (oturup) konuşuyoruz." "Mutlaka oturacaksınız, bari yola hakkını verin!" buyurdu. Bunun üzerine: "Ey Allah'ın Resulü, onun hakkı nedir?" diye sordular. "Gözlerinizi kısmak, (gelip geçeni) rahatsız etmemek, selama mukabele etmek, emr bi'l-ma'ruf nehy-i ani'l-münker yapmaktır!" dedi. (Hz. Ömer'den yapılan bir başka rivayette şu ziyade var: "Yardım isteyen mazluma yardım edersiniz, yolunu kaybedene rehber olursunuz.")Resulullah {sa) buyurdular ki: "Üç kişi beraberken, ikisi aralarında hususi konuşmasınlar, bu öbürünü üzer.
"Bir gün Resulullah (sav) yanımıza geldi, elinde bir asa (değnek) vardı. Biz ayağa kalktık.
"Yabancıların birbirlerini büyüklemek için ayağa kalkmaları gibi ayağa kalkmayın!" buyurdu.Hz. Muaviye (ra), İbnu'z-Zübeyr ve İbnu Amir (ra)'in yanlarına geldi.
İbnu Amir ayağa kalktı, İbnu'z-Zübeyr oturdu (kalkmadı). Hz. Muaviye (ra), İbnu Amir'e: "Otur, zira Resulullah (sav)'ın : "İnsanların kendisi için ayağa kalkmalarından hoşlanan kimse ateşteki yerini hazırlasın" buyurduğunu işittim" dedi.Resulullah (sav) buyurdular ki: "Sizden kimse, bir başkasını yerinden kaldırıp sonra da oraya oturmasın. Ancak (halkayı) genişletin, yer açın, Allah da size genişlik versin.
" Birisi yerinden kalkacak olsa, Abdullah İbnu Ömer (ra), oraya oturmazdı.Resulullah (sav) 'a geldiğimiz zaman, (halkanın) sonuna otururduk.
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bir kimsenin, izin almadan iki kişinin arasına oturması helal olmaz." [Tirmizi'nin rivayetinde: "İzinleri olmadan iki kişinin arasını açması kişiye helal olmaz" şeklinde gelmiştir.]
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Meclislerin en hayırlısı geniş olanıdır."
Bir adam halkanın ortasına oturmuştu. Huzeyfetu'bnul-Yeman (ra) dedi ki: "Halkanın ortasında oturan, Muhammed (sav) diliyle lahetlenmiştir."
Resulullah (sav) mescide girince cemaatı bir kısım halkalar halinde gördü ve: "Sizleri niye böyle dağınık gruplar halinde görüyorum?" buyurdu.
Amr İbnu'ş-Şerid, babasından (ra) anlatıyor: "Ben oturduğum sırada, Resulullah (sav) bana uğradı. O sırada sol elimi sırtımın gerisine koymuş, (sağ) elimin kabası üzerine dayanmıştım. Bana: "Gadaba uğramışların oturuşuyla mı oturuyorsun" dediler.
Resulullah (sav) oturdu mu, etrafına biz de otururduk. Kalkar, (fakat geri) dönmeyi arzu ederse ayakkabılarını veya üzerinde olan (rida, sarık gibi) bir şeyi çıkarır (yerine koyar)dı. Böylece ashabı (geri geleceğini) bilir ve yerlerinde otururlardı.
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Biriniz güneşte olunca -bir rivayette gölgede olunca- gölge ondan kalkar da, yarısı gölgede kalacak olursa oradan kalksın."
Kays, babasından naklediyor: "(Bir seferinde mescide) gelmişti, ki, Resulullah (sav) hutbe irad ediyordu. (Konuşmayı dinlemek üzere) güneşe dikildi. Ancak Resulullah (sav) , kendine gölgede durmasını emretti ve gölgeye geçti.