|

Nesai Namazın Vakitleri Hadisleri

- Sünen-i Nesai
Kitaplar
Nesai
Konu Başlıkları
Namazın Vakitleri
Namazın Vakitleri Hadisleri
2361-

Bir rivayette de şöyle gelmiştir: Akşamı, ikinci günde, ufuktaki aydınlığın kaybolmasından önce kıldı. Sonra yatsıyı, gecenin ilk üçte birine kadar tehir etti. 

Sonra sabah oldu ve soru sahibini çağırdı: "İşte namazın vakti bu iki hudud arasındadır" buyurdu. (Metin Müslim'e aittir)
Mesacid 178;
(614);
Salat 2;
(395);
Muvakit 15;
(1;
260;
261);
2363-

Bir adam Resulullah (sav)'a namazların vaktinden sormuştu. Ona: "Şu (önümüzdeki) iki günde namazları bizimle kıl! 

" buyurdu. (O gün) güneş tam tepe noktasından (batıyor) kayınca ezan için Bilal'e emretti. O da öğle ezanını okudu. Sonra öğle için kamet okumasını emretti. Sonra güneş yüksekte, beyaz parlak iken emretti ve ikindi için kamet okudu. Sonra güneş batınca emretti, akşam için kamet okudu. Sonra ufuktaki aydınlık kaybolunca emretti, yatsı için kamet okudu. Sonra şafak sökünce emretti sabah için kamet okudu, ikinci gün olunca, Bilal'e ortalığın serinlemesini beklemeyi emretti. O da öğleyi, ortalık iyice serinleyinceye kadar geciktirdi. İkindiyi, güneş yüksekten, dünkü vakitten biraz sonra kıldı. Akşamı ufuktaki beyazlık kaybolmazdan az önce kıldı. Yatsıyı gecenin üçte biri geçtikten sonra kıldı. Sabahı ortalık iyice ağarınca kıldı. Sonra: "Namaz vakitlerinden soran kimse nerede?" diye sordu. Soru sahibi: "Benim ey Allah'ın Resulü!" dedi. "Namazlarınızın vakti" dedi, "gördüğünüz (iki vakit) arasındadır."
Mesacid 176;
177;
(613);
Salat 115;
(152);
Mevakit 12;
(1;
268);
2365-

Nesai'nin Hz.Cabir (ra)'den yaptığı bir rivayette şöyle denmiştir: "Sonra O'na (Cibril), Fecr (uzayıp ) sabah olunca daha yıldızlar parlak ve cıvıl cıvıl iken geldi. 

Dünkü yaptığını aynen yaptı, sabah namazını kıldı. Sonra da: "Namaz vakti, işte gördüğünüz bu iki namaz arasıdır" dedi."
Mevakit 10;
(1;
256);
2366-

Bir diğer rivayette şöyle denmiştir: ".. 

.öğleyi, güneş (tepeden batıya) meyledince kıldı. (Bu sırada) gölge ayakkabı bağı kadardı. Sonra ikindiyi, gölge ayakkabı bağının misli ve adam boyu olunca kıldı. Sonra akşamı, güneş batınca kıldı. Sonra yatsıyı, ufuktaki aydınlık kaybolunca kıldı. Sonra, sabahı, şafak sökünce kıldı. Sonra ertesi günün öğlesini, gölge, adam boyu olunca kıldı. Sonra ikindiyi, kişinin gölgesi iki misli olunca kıldı. Sonra akşamı, güneş batınca kıldı. Sonra yatsıyı, gecenin üçte birine veya yarısına doğru kıldı. Sonra sabahı kıldı ve ortalık ağardı."
Mevakit 15;
7;
10;
17;
(1;
251;
255;
261;
263);
2372-

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Öğlenin (başlama) vakti, güneşin (tepe noktasından batıya) meylettiği zamandır. Kişinin gölgesi kendi uzunluğunda olduğu müddetçe öğle vakti devam eder, yani ikindi vakti girmedikçe. 

İkindi vakti ise güneş sararmadıkça devam eder. Akşam vakti ufuktaki aydınlık (şafak) kaybolmadığı müddetçe devam eder. Yatsı namazının vakti orta uzunluktaki gecenin yarısına kadardır. Sabah namazının vakti ise fecrin doğmasından (yani şafağın sökmesinden) başlar, güneş doğuncaya kadar devam eder. Güneş doğdumu namazdan vazgeç. Çünkü o, şeytanın iki boynuzu arasından doğar."
Mesacid;
173;
(612);
Salat 2;
(396);
Mevakit 15;
(1;
260);
2373-

Ben ve babam birlikte Ebu Berze el-Eslemi (ra)'nin yanına girdik. Babam ona: "Resulullah (sav) farz namazları nasıl kılardı?" diye sordu. Şu cevabı verdi: "Efendimiz sizin "el-Evvel" dediğiniz öğle namazını güneş (tepe noktasından) batıya kayınca kılardı. Birimiz ikindiyi kıınca, Medine'nin en uzak yerindeki evine dönerdi de güneş hala canlılığını korurdu. Akşam namazı hakkında ne söylediğini unuttum. Sizin atame dediğiniz yatsıyı geciktirmeyi iyi bulurdu (müstehap addederdi). Yatsıdan önce uyumayı, sonra da konuşmayı mekruh addederdi. Kişi (yanında beraber oturduğu) arkadaşını tanıyınca sabah namazından ayrılırdı. Namazda altmış-yüz ayet miktarınca Kur'an okurdu."

Mevakit 11;
13;
39;
Ezan 104;
Mesacid 237;
(647);
Salat 3;
(398);
Mevakit 2;
(1;
246);
20;
(1;
265);
2374-

Haccac, Medine'ye geldiğinde namazı mutad vaktinden tehir ediyordu. Bunun üzerine Cabir İbnu Abdillah (ra)'a (namazların vakti hakkında) sorduk. Bize şu açıklamayı yaptı: "Resulullah (sav) öğleyi hararetin şiddetli olduğu zamanda (hacire vaktinde) kılardı. İkindiyi de güneş parlakken kılardı. Akşamı, güneş batınca, yatsıyı bazan geciktirir, bazen de öne alırdı. Halkın toplandığını görünce tacil eder, onları ağır görünce de tehir ederdi. Sabahı da alaca karanlıkta kılardı."

Mevakit 18;
21;
Mesacid 234;
(646);
Salat 3;
(397);
Mevakit 18;
(1;
264);
2375-

Nesai'nin Enes (ra)'ten yaptığı rivayette şöyle denmiştir: "Sabahı, göz(ün görme ufku) genişleyinceye kadar kılardı."

29;
(1;
273);
2376-

Resulullah (sav) öğle namazı kıldığı zaman (gölgenin) miktarı, yazda üç ayaktan beş ayağa kadar idi. Kışta da beş ayaktan yedi ayağa kadardır.

Salat 4;
(400);
Mevakit 6;
(1;
251);
2377-

Mü'min kadınlar Resulullah (sav)'la birlikte sabah namazlarını, bürgülerine sarılmış olarak kılarlardı. Sonra, namazlarını kılınca evlerine dönerlerdi de bu esnada karanlıktan dolayı kimse de onları tanıyamazdı.

Mevakit 13;
27;
Ezan 162;
165;
Mesacid 231;
(645);
Vukut 4;
(1;
6);
Salat 8;
(423);
Salat 116;
(153);
Mevakit 25;
(1;
271);
2380-

Resulullah (sav)'a (secde edilen) yerin sıcaklığından şikayet ettik, ancak şikayetimizi dinlemedi. Züheyr, Ebu İshak'a: "Şikayetiniz öğle vaktinden miydi?" diye sordu. Öbürü: "Evet!" dedi. Ben: "Vakit girer girmez, (yani ortalık çok sıcakken) kılınmasından mı?" diye sordum. O yine: "Evet!" dedi.

Mesacid;
189;
(619);
Mevakit 2;
(1;
247);
2381-

"Resulullah (sav) (yolculuk sırasında) bir yere inecek olsa, öğleyi kılmadan orayı terketmezdi" demişti. Bir adam sordu: "Yani gün ortasında olsa da mı?" "Evet," dedi Enes, "gün ortasında olsa da!"

Salat 273;
(1205);
Mevakit 3;
(1;
248);
2382-

Resulullah (sav) güneş odama vurduğu sırada ikindiyi kılardı. Ebu Davud'un rivayetinde şu ziyade var: "... (güneş) odamdan yükselmezden önce..."

Mevakit 13;
Humus 4;
Mesacid 169;
(611);
Salat 5;
(407);
Salat 120;
(159);
Mevakit 8;
(1;
252);
2383-

Resulullah (sav) güneş yüksekte ve canlı iken ikindiyi kılardı. Bu esnada kişi avali'ye (dış semtlere) gider, oraya varırdı ve hala güneş yüksekliğini muhafaza ederdi. Gidilen bu avali'den bazıları Medine'ye dört mil uzaklıkta idi." (Kaynaklar müteakip 2 hadisi de kapsarlar)

Mevakit 13;
İtisam 16;
Mesacid 192-197;
(621-624);
Vukut 11;
(1;
8-9);
Salat 5;
(404-406);
Mevakit 8;
(1;
252-254);
2384-

Biz Ömer İbnu Ahdilaziz (ra) ile öğleyi kıldık. Sonra çıkıp Hz. Enes İbnu Malik (ra)'in yanına gittik. Varınca onu ikindiyi kılıyor bulduk. Ben kendisine: "Ey amcacığım! Kıldığın bu namaz da ne?" diye sordum. Bana: "Bu, ikindi namazıdır. Ve bu Resulullah (sav)'la beraber kıldığımız namazdır" dedi. (Kaynaklar önceki ve müteakip 1'er hadisi de kapsarlar)

Mevakit 13;
İtisam 16;
Mesacid 192-197;
(621-624);
Vukut 11;
(1;
8-9);
Salat 5;
(404-406);
Mevakit 8;
(1;
252-254);
2385-

Bir diğer rivayette de şöyle gelmiştir: "Resulullah (sav) bize ikindiyi kıldırdı. Namazdan çıkınca Efendimizin yanına Beni Seleme'den birisi geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü!" dedi. "Biz, bir deve kesmek istiyor ve sizin de kesimde hazır bulunmanızı arzu ediyoruz." Efendimiz "Pekala" deyip gitti. Biz de onunla gittik. Varınca, devenin henüz kesilmediğini gördük. Kestiler, parçaladılar. Bir miktarını pişirdiler. Güneş batmadan o eti yedik." (Kaynaklar önceki 2 hadisi de kapsarlar)

Mevakit 13;
İtisam 16;
Mesacid 192-197;
(621-624);
Vukut 11;
(1;
8-9);
Salat 5;
(404-406);
Mevakit 8;
(1;
252-254);
2388-

Nesai'nin bu hususta Eşlem kabilesine mensup ashabtan bir kimseden kaydettiği beyan şöyledir: "Onlar Resulullah (sav) ile birlikte akşamı kılarlar, sonra da Medine'nin (Mescid'e) en uzak yerinde olan ailelerine dönüp ok atışı yaparlar ve de oklarının düştüğü yerleri görürlerdi."

Mevakit 13;
(1;
259);
2392-

Sizden kim, ikindi namazının bir secdesini güneş batmazdan önce kılabilirse, namazını tamamlasın, sabah namazının da bir secdesini güneş doğmazdan önce kılabilen, namazını tamamlasın. (Ancak Nesai (bir rivayetinde de) şöyle der: "..ilk rek'atinde kılarsa...")

Mevakit 28;
17;
Mevakit 11;
(1;
257;
258);
28;
(1;
273);
2393-

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Hararet şiddetlenince namazı (vakit) biraz serinleyince kılın. Çünkü, şiddetli hararet cehennemden bir kabarmadır."

Mevakit 9;
Bed'ü'l-Halk 10;
Mesacid 180;
(616);
Vukut 28;
(1;
16);
Salat 4;
(402);
Salat 7;
(157);
Salat 4;
(677);
Mevakit 5 (1;
248-249);
2397-

Resulullah (sav) hava sıcaksa öğleyi serinleyince kılıyordu, hava serinse ta'cil (edip ilk vaktinde) kılıyordu.

Mevakit 4;
(1;
248);
2399-

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Akşam yemeği hazırlanmış ise, yemeğe namazdan önce başlayın. Yemeğinizi aceleye de getirmeyin."

Et'ime 58;
Ezan 42;
Mesacid 64;
(557);
Salat 262;
(353);
İmamet 67;
(2;
111);
2404-

Resulullah (sav) (bir gün) yatsıyı tehir etmişti. Ömer (ra) çıkıp: "Ey Allah'ın Resulü, namazı kılalım. Kadınlar ve çocuklar yattılar" dedi. Aleyhissalatu vesselam başı su damlıyor olduğu halde çıkıp: "Ümmetime meşakkat vermemiş olsam yatsıyı bu vakitte kılmalarını emrederdim!" buyurdu."

Mevakit 24;
Mesacid 225;
(642);
Mevakit 20;
(1;
265);
2405-

Kendisine: "Resulullah (sav) yüzük kullandı mı?" diye sorulmuştur da şu cevabı vermiştir: "Bir gece, yatsıyı gece yarısına kadar (şatru'l-leyl) tehir etti. Sonra yüzü bize dönmüş olarak yanımıza geldi -sanki şu anda yüzüğünün parıltısını görüyor gibiyim- ve şöyle dedi: "İnsanlar namazlarını kıldılar ve yattılar. Siz ise, namazı beklediğiniz müddetçe namaz kılma(sevabını alma)ktasınız."

Mevakit 25;
40;
Ezan 36;
156;
Libas 48;
Mesacid;
223;
(640);
Mevakit 21;
(1;
268);
2406-

Yatsı namazı için ikamet okunmuştu ki bir adam: "Benim bir işim var!" diyerek araya girdi. Resulullah (sav) (farzı kıldırmazdan önce) kalktı, adamla hususi şekilde konuşmaya başladı, insanlar -veya bir kısmı- uyuyuncaya kadar konuşma uzadı. Namazı sonra kıldılar.

Ezan 27;
28;
İstizan 48;
Hayz 126;
(376);
Salat 46;
(542);
Salat 373;
(517;
518);
İmamet 13;
(2;
81);
2409-

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Namazdan bir rekate yetişen, namazın tamamına yetişmiş sayılır."

Mevakit 28;
17;
Mesacid;
161;
(607);
Vukut 16;
(1;
10);
Salat 241;
(1121);
Salat 377;
(524);
Mevakit 30;
(1;
274);
İkamet 91;
(1122);
2410-

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Namazlardan herhangi bir namazın bir rekatine yetişen, o namaza yetişmiş demektir. Ancak, kaçırdığını kaza eder."

Mevakit 30;
(1;
275);
2413-

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Sabah namazını aydınlıkta kılın."

Salat 117;
(154);
Salat 8;
(424);
Mevakit 27;
(1;
272);