Nesai Kasame Hakkında Hadisleri

- Sünen-i Nesai
Kitaplar
Nesai
Konu Başlıkları
Kasame Hakkında
Kasame Hakkında Hadisleri
4985-

Cahiliye devrinde görülen ilk kasame hadisesi, biz Beni Haşim içinde cereyan etmişti. Beni Haşim'den (Amr İbnu Alkame İbni'l-Muttalib İbni Abdi Menaf adında) bir erkeği, Kureyş'in bir başka koluna mensup (Hıdaş İbnu Abdillah İbni Ebi Kays el-Amiri adında) bir adam ücretle tutmuştu. 

(Amr) develerle birlikte (ihdasla) yola çıktı. Beni Haşim'den bir kimse ona uğradı. Bu adamın deri çuvallarının ipi kopmuştu. "Bana yardım et, ip ver de şu çuvallarıma bağlayayım, develer ürkmesin!" dedi, o da ona bir ip verdi ve onunla çuvalları bağladı. Konakladıkları vakit bir tanesi hariç bütün develer bağlandı. Onu ücretle tutan patron: "Bu deve niye bağlanmadı?" diye sordu ve efendi hizmetçiye bir sopa fırlattı. Meğerse onun eceli bu değnekte imiş. (Adam yaralanır, fakat daha ölmeden) Yemenli bir zat kendisine uğrar. Yemenliye sorar: "Sen hacc mevsiminde Mekke'de hazır bulunur musun?" Adam: "Bazan bulunurum, bazan bulunmam" der. Yaralı ona: "Benim için bir elçilik yapar mısın?" diye ilave eder. Adam: "Evet yapar (istediğinizi duyururum)" der. Yaralı: "Sen hacc mevsiminde hazır bulunduğun zaman: "Ey Kureyşliler!" diye bağır. Sana "Buyur!" ettikleri vakit: "Ey Haşimoğulları!" de!.. Onlar: "Buyur!" edince Ebu Talib'i sor. Ona: Beni falancanın bir ip sebebiyle öldürdüğünü haber ver!" der. Bunu söyledikten sonra o işçi vefat eder. Onu ücretle tutan patron, (Mekke'ye) dönünce Ebu Talib yanına gelerek (öleni) sorup: "Arkadaşımıza ne oldu?" der. O da: "Hastalandı, (tedavisi için) elimizden geleni yaptık. (Ama maalesef) öldü, defin işini de ben üzerime aldım!" diye cevap verir. Ebu Talib: "O, senin bu alakanı hak etmişti" der. Aradan bir müddet geçer. Sonra ölen ücretlinin vasiyette bulunduğu Yemenli zat hacc mevsiminde gelir ve: "Ey KureyşIiler!" diye seslenir. (Kureyşliler toplanıp): "işte biz Kureyşlileriz!" derler. Bu sefer adam: "Ey Haşimoğulları!" der. Onlar: "işte biz Beni Haşimiz!" derler. Adam bu sefer de: "Ey Ebu Talib!" der. Kendisine: "işte şu Ebu Talib'tir!" derler. Adam: "Bana falan kimse, size bir elçilik (yapmamı, bir haber) tebliğ etmemi söylemişti. O da şu: Onu falan kimse bir ip yüzünden öldürmüş" der. Bunun üzerine Ebu Talib ona gidip: "Bizden üç şeyden birini seç: istersen yüz deve öde, zira sen bizim adamımızı öldürdün. (Bu iddiamızı inkar edecek olursan), dilersen, kavminden elli kişi senin öldürmediğine dair yemin etsinler. Bunlara itiraz edecek olursan, biz de seni onun sebebiyle öldüreceğiz!" der. Adam kavmine gelip durumu haber verir. "Yemin edelim!" derler. Onlardan bir erkeğe nikahlı olup, doğum da yapmış olan Beni Haşimli bir kadın gelip: "Ey Ebu Talib! Benim şu oğlumu o elli kişiden bir adam yerine tutmam, fakat ona (yeminlerinin yaptırıldığı Ka'be rüknü ile Makam-ı İbrahim arasında) yemin ettirilmemesini talep ediyorum!" der. Ebu Talib bu kadının dilediği şekilde hareket eder. Derken onlardan bir başka adam gelir ve: "Ey Ebu Talib! Sen yüz deveye bedel elli kişinin yemin etmesini diledin. Bu durumda her adama iki deve düşüyor. Al şu iki deveyi benim hesabıma kabul et, yeminlerin yapıldığı yerde bana yemin ettirme!" der. Ebu Talib bu iki deveyi kabul eder. Kırk sekiz kişi de gelip yemin ederler. İbnu Abbas (ra) der ki: "Nefsimi kudret eliyle tutan Zat-ı Zülcelal'e yemin olsun, yeminleri üzerinden bir yıl geçmeden o kırk sekiz kişiden hiçbir kımıldayan göz kalmadı (hepsi helak oldu)."
Menakıbu'l-Ensar 26;
Kasame 1;
(8;
2;
4);
4986-

Ebu Seleme İbnu Abdirrahman ve Süleyman İbnu Yesar, Resulullah (sav)'ın bir sahabisinden naklen anlatıyor: "Resulullah (sav), kasameyi cahiliye devrindeki şekliyle takrir edip kabul etti. Hatta, Hayber Yahudileri aleyhine dava ettikleri bir ölü için Ensar'dan bir kısım insanlar arasında kasameye hükmetti. 

"
Kasame 8;
(1670);
Kasame 2;
(8;
5);
4987-

Abdullah İbnu Sehl ve Muhayyısa İbnu Mes'ud Hayber'e gittiler. O günlerde Hayber'le sulh yapılmıştı. 

Onlar (hususi işleri için) birbirlerinden ayrıldılar. Muhayyısa, Abdullah İbnu Sehl'e rastladı; kan revan içindeydi, son nefeslerini verdi. Muhayyısa, arkadaşını orada defnetti ve Medine'ye döndü. Mes'ud'un iki oğlu Muhayyısa ve Huvayyısa, Abdurrahman İbnu Sehl ile birlikte (durumu haber vermek üzere) Resulullah (sav)'ın yanına gittiler. Yaşça hepsinin küçüğü olan Abdurrahman konuşmaya başladı. Resulullah (sav): "Büyüğü büyükle, büyüğü büyükle!" diyerek, müdahele etti. Bunun üzerine o sustu, öbürleri anlattılar. Aleyhissalatu vesselam: "Elli yemin yapıp arkadaşınızın diyetini hak etmek ister misiniz?" buyurdular. Onlar; "Nasıl yemin ederiz, ne şahid olduk, ne de gördük!" dediler. Aleyhissalatu vesselam: "Yahudiler elli yeminle sizi tebrie etsinler mi?" buyurdular. Onlar: "Biz kafir insanlann yeminine nasıl itibar ederiz?" dediler. Resulullah (sav) onların bu halleri üzerine, adamın diyetini kendi nezdinden ödedi.
Diyat 22;
Sulh 7;
Cizye 12;
Edeb 89;
Ahkam 38;
Kasame 1;
(1669);
Kasame 1;
(2;
877;
878);
Diyat 8;
9;
(4620;
4521;
4532);
Diyat 23;
(1422);
Kasame 3;
(8;
5-12);
4988-

Muhayyisa'nın küçük oğlu Hayber'in kapısı önünde maktul bulundu. Resulullah (sav): "Öldüren hakkında iki şahid bul, katili sana ipiyle teslim edeyim! 

" buyurdu. Muhayyısa: "Ey Allah'ın Resulü! Biz nereden iki şahid bulalım? Zira onların kapıları önünde katledildi" dediler. Aleyhissalatu vesselam: "Öyleyse elli kere kasame yemini edersin" buyurdular. Muhayyısa: "Ey Allah'ın Resulü dedi, ben bilmediğim bir kimse hakkında nasıl yemin ederim?" Aleyhissalatu vesselam: "Onlardan elli kasame yemini talep edersin" buyurdular. Muhayyısa: "Ey Allah'ın Resulü! Onlar Yahudidir, biz onlara nasıl yemin teklif ederiz?" dedi. Bunun üzerine ölenin diyetini Aleyhissalatu vesselam onlara (Yahudilere) hükmetti ve yarısıyla onlara yardımda bulundu.
Kasame 4;
(8;
12);