ABD-Çin arasındaki teknoloji savaşı, ticari korumacılık, siyonist küresel şirketlerle Rusya, ABD ve batılı devletlerin tepiştiği Ukrayna ve Gazze’deki ateş, jeopolitik gerilimler başta olmak üzere, dünya ekonomisinde ve sosyolojisinde kırılganlıklar yüksek seyrediyor. Çin , emlak sektöründeki kriz ve Doğu Türkistan’da Uygur Türklerine yaptığı örtülü asimilasyon nedeniyle iç sorunlarıyla sıkıntılı. Avrupa Merkez Bankası’nın faiz indirimlerine başlaması, ABD’de Fed’in ilk indirimin yaklaştığı yönündeki
İyi gitmediği gibi birçok alanda geri gidiyor.
Enflasyonla birlikte fiyat istikrarı bozuldu.
Kendimizi büyük bir fiyat kaosunun içinde bulduk.
Bu ne demek?
Ürün ve hizmet bedellerinde ölçü bozuldu.
Ayar kaçtı.
Dövizi, akaryakıtı enflasyonu ya da herhangi bir şeyi ürün ve hizmet maliyetine eklerken herkes kafasına göre takılıyor.
Aracılar üreticiye ve tüketiciye istediği fiyatı dayatıyor.
Ortada ekonomik verileri düzeltmeden önce çözülmesi gereken ciddi bir etik, ahlaki, sosyolojik ve psikolojik sorun var.
OVP’nin rolü, sadece gelecek yılın Bütçe Kanununa ve gelecek üç yılın ekonomi politikalarına temel oluşturmakla sınırlı değil.
Tahminler enflasyonun bu yılı Merkez Bankasının tahmin aralığının üst bandı olan yüzde 42 dolayında kapatacağı yönünde.
Daha önceki yazılarımda da dikkat çektiğim gibi bugünün enflasyonu ile 70’li, 80’li, 90’lı yılların enflasyonu farklı.
“Bugünkü enflasyonun, ekonomik olarak da sosyolojik olarak da ve daha önemlisi topluma kalıcı olarak bırakmış olduğu hasar bakımından da o yıllardaki enflasyondan çok daha farklı olduğunu kabul etmeliyiz.
Kısacası bu enflasyon sosyolojik olarak çok daha farklı bir enflasyon.
Her şeyden önce o günlerin Türkiye’sindeki tüketim kalıpları, tüketim harcamaları ve tüketimin çerçevesi çok dar ve kısıtlıydı.
Zaten bunun yansımalarını ve etkilerini, üretimden tüketime kadar hayatımızın her alanında görüyoruz.
Geçmişte bunu çok başardık.
Düştüğümüz yer burası.
Gerisi gelecek.