Uzunca bir süredir gündemde olan fakat son günlerdeki çalışma ve toplantılarla daha sıcak bir başlık haline gelen yeni anayasa konusu, önümüzdeki dönemin en tartışmalı alanlarından birisi olacak. İç siyasette yeni ve önemli açılımların da gündeme geldiği bu günlerde, yeni anayasa yapmaya dair konjonktürel zorluklar olduğu açık. Toplumsal adalet, güven ve siyasi istikrara dair eleştirilerin sıklıkla dile getirildiği bu günlerde, toplumu ve siyasal aktörleri ikna edecek bir çalışma ne kadar mümkün
Uzunca bir süredir gündemde olan fakat son günlerdeki çalışma ve toplantılarla daha sıcak bir başlık haline gelen yeni anayasa konusu, önümüzdeki dönemin en tartışmalı alanlarından birisi olacak. İç siyasette yeni ve önemli açılımların da gündeme geldiği bu günlerde, yeni anayasa yapmaya dair konjonktürel zorluklar olduğu açık. Toplumsal adalet, güven ve siyasi istikrara dair eleştirilerin sıklıkla dile getirildiği bu günlerde, toplumu ve siyasal aktörleri ikna edecek bir çalışma ne kadar mümkün olabilir? Ya da diğer bir ifadeyle, daha sıcak gündemlerin yaşandığı şu dönemde, yeni anayasa talebi toplumsal bir talebe dönüştürülebilir mi?
Türkiye’de uzunca bir süredir şikayet konusu edilen bir husus da halkın siyasete daha etkili katılımı konusudur. Bu nedenle yeni anayasa yapımı sürecinde, bireylerin kendileri ile ilgili alınan kararlarda daha etkili olabileceği bir zeminin yaratılması ve zaman zaman doğrudan demokrasinin kazanımları olarak sunulan bazı uygulamaların da yeni anayasa ile garanti altına alınması gerekliliği söz konusu. Elektronik katılım hakkı, halkın milletvekilini geri çağırma hakkı ve halkın yasa teklif hakkı gibi hususlar üzerinden tartışılan bu konuların, yeni anayasa ile garanti altına alınması, Türkiye’deki demokratikleşme pratiği açısından da oldukça önemli olacaktır.
Fakat hem AK Parti hem de Cumhur-başkanlığı bürokrasisi açısından yeni anayasaya dair ciddi meydan okumalar da söz konusu. Örneğin AK Parti, mevcut sosyal ve politik gerçekliğimizi de kapsayacak bir yeni anayasa üretebilir mi? Ya da daha sıcak taleplerin olduğu bu aşamada, yeni anayasa toplumun bir önceliği olarak geniş kitlelerde karşılık bulur mu? AK Parti, yeni anayasayı geniş kitlelerin de olumlayacağı bir hikayelendirme ile topluma iletebilir mi?
Hiç kuşkusuz bu sorular, aynı zamanda yeni anayasanın bugünkü Türkiye’nin temel bir ihtiyacı olmayacağını ifade eden karşı argümanların da içerisinde olduğu eleştiriler. Bu nedenle AK Parti’nin bu sorulara nasıl bir karşılık vereceği ve yeni anayasayı halkın sahici bir gündemi haline getirip getiremeyeceği esas soru olarak karşımızda duracaktır. Önümüzdeki dönemde, birbiriyle ilintili olarak daha farklı başlıkların da gündeme geleceği hesaba katıldığında, mücadeleden ziyade müzakerenin baskın olacağı bir siyasi iklime doğru gidilmesi gerektiği gerçeği de bir zorunluluk olarak kendisini hissettirmektedir.