Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Enflasyonla mücadele ederken, resesyona düşmeme, yatırımı, üretimi, ihracatı devam ettirme çabamız var, bu ikisini aynı zamanda başarmak durumundayız. OVP önemli bir kilometre taşı, Eylül ayının ilk yarısında toplumla paylaşılmış olacak. Finans sektörü OVP'ye destek vermeye hazır." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Orta Vadeli Program (OVP) hazırlıkları kapsamında, İstanbul Finans Merkezi'nde (İFM) finans dünyasının temsilcileriyle bir araya geldi.
Toplantının açılışında konuşan Yılmaz, OVP hazırlıkları kapsamında, geçen günlerde iş dünyası, işçi, işveren ve memur sendikası temsilcileriyle görüşmeler gerçekleştirdiklerini hatırlatarak, gelecek günlerde tarım sektörü temsilcileri ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği organizasyonuyla bütün illerden iş dünyası temsilcilerini dinleyeceklerini ifade etti.
Yılmaz, tasarruf sahipleri ile kaynak kullanmak isteyen kesimler arasında aracılık yapan finans sektörü ne kadar iyi ve güçlü işlerse ekonomik aktivite açısından bir kazanç olduğuna işaret ederek, tasarrufların artırılması ve doğru alanlara yönlendirilmesinin son derece kritik olduğunu söyledi.
Türkiye finans sektörünün son 20 yılda büyük bir gelişim gösterdiğine dikkati çeken Yılmaz, bu sektöre yönelik düzenlemelerin gelişmiş ülkelerle oldukça paralel bir şekilde yürüdüğünü kaydetti.
'En önemli beklentilerimizden biri tasarruf oranlarımızın arttırılması'
Yılmaz, finans sektörünün birçok alanda ciddi potansiyele sahip olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
- "OVP çerçevesinde en önemli beklentilerimizden bir tanesi tasarruf oranlarımızın arttırılması, cari açık dediğimiz mesele de büyük oranda bununla ilgili. Bir ülkedeki toplam yatırımları, toplam tasarrufunuzla finanse edemiyorsanız dış finansmana ihtiyacınız oluşuyor. Dış finansman dediğimiz de bir anlamda cari açığa tekabül ediyor. Dolayısıyla kalkınmakta olan bir ülke olarak yatırımları düşürmeyi değil tasarrufları artırmayı hedeflemek durumdayız. Dengeyi sağlarken esas yapmamız gereken, gelişmek, sosyal refahı artırmak zorunda olan bir ülke olarak yatırımları düşürmek değil, tasarrufları artırmak ve yatırımları sağlıklı tasarruflarla, kaynaklarla desteklemektir. Dolayısıyla OVP çerçevesinde cari açığı aşağıya düşürerek, sürdürülebilir bir büyüme perspektifini güçlendirmek bakımından finans sektöründe tasarruf oranlarını artırmak bizim için çok çok kıymetli."
'Yapısal reformlar da çok kıymetli'
Esas olanın finansal çeşitliliği sağlamak ve finansal piyasaları geliştirmek olduğunu belirten Yılmaz, İFM'nin dünyadan daha fazla sermayeyi cezbeden bölgesel ve küresel düzeyde bir finans cazibe merkezi olmasını hedeflediklerini anlattı.
Toplantı sonrası konuşan Yılmaz'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Merkez Bankamızın attıkları adımları desteklediklerini ve daha fazlasını beklediklerini ifade ettiler. CDS priminde düşüşten duyulan memnuniyeti dile getirdiler. 700'lerden 400'lere kadar düştü. Bu düşüş finans sisteminin uluslararası kaynaklara erişimini kolaylaştırıcı maliyetleri düşürücü etki yaratıyor.
Orta vadeli programa da güçlü şeklide destek vermeye hazır olduklarını paylaştılar. Orta vadeli program eylül ayının ilk yarısında paylaşılmış olacak. Öngörülebilirliğin arttığı bir ortama geçiş olacak. Son dönemde Körfez bölgesinde yapılan çalışmalar da gündeme geldi. AB ile daha pozitif gündem oluşmasına vurgular yapıldı.
Yılmaz, OVP'yi üç sac ayağı üzerine inşa ettiklerine işaret ederek, şöyle devam etti:
- "Birincisi mali disiplin. Son dönemlerde yaşadığımız büyük bir felaket var, deprem meselesi var. Depremin tek seferlik etkileri hariç, bütçe açığının milli gelire oranını AB standartlarında sürdürme perspektifimiz var. Diğer taraftan parasal politikalar, para politikamızın para çerçevesi yine OVP'de yer alacak. 2026 perspektifinde hazırlayacağımız OVP'nin hedefi tek haneli enflasyona ülkemizi kavuşturmak. Bu çerçeveyi Merkez Bankası'yla birlikte hükümetimiz, hedef birliği içinde ortaya koyacaktır. Aşama aşama, sabırla doğru politikaları takip ederek, bu hedefe hep birlikte ulaşacağımıza yürekten inanıyorum. OVP'nin üçüncü bir ayağı var yapısal reformlar. Yapısal reformlar da çok kıymetli. Yapısal reformlarda iki etki var. Bir tanesi orta vadeli somut etkiler. İkincisi de beklenti kanalıyla kısa vadeli etkiler, her ikisini de önemsiyoruz. Yapısal reformlar yapabilen ülkeler orta vadede somut değişimler yapabildikleri gibi, kısa vadeli olarak da beklentileri güçlendiren ülkelerdir."
Bu her üç konuda finans kesiminin önemli öneri ve tavsiyeleri olacağına inandığını dile getiren Yılmaz, geçiş sürecinde olduklarını, belli politikalarda güncellemeler gerçekleştirdiklerini ve bu geçiş sürecinde de sistemin iyi işlemesinin, tek tek aktörlerin pozisyonlarının önünde olması gerektiğini düşündüklerini belirtti.
Yılmaz, bankacılık-finans sektörünün önemli bir alt yapıya sahip olduğuna dikkati çekerek, ülkenin ve sektörün iyiliğini, ortak menfaatini de gözden kaçırmadan bir süreç yönetiminin son derece kıymetli olduğunu ve bankacılık-finans kesiminin bu geçiş sürecinde üzerine düşen rolü etkili bir şekilde hayata geçireceğine inandığını sözlerine ekledi.