Paris ile Londra arasına yeni bir Berlin Duvarı yapılmaz

04:0028/06/2016, Salı
G: 13/09/2019, Cuma
Nazif Gürdoğan

İngiltere Avrupa kültür ve ekonomisinin, Almanya ile Fransa yanında, büyük ilk üç ülkesinden biriydi. Shakespeare'den Adam Smith'e kadar, aydınlarıyla, dünya düşünce ve eylem birikimine, katkıda bulunmuş bir ülkeydi.
İşgal ettiği ülkelerin üzerinden güneş batmayan bir dönemde, yağmaladığı zenginlikleri, Britanya adalarına taşıyarak, ilk sanayileşme hamlesini gerçekleştirdi.
Ortadoğu'nun zengin doğal kaynaklarına el koymak için, Osmanlı Devleti'nin dağılmasında etkili oldu.


*


Avrupa'daki sanayileşmenin en büyük girdisi, petrol başta olmak üzere, Asya ve Afrika'nın doğal kaynaklarıydı.

Avrupa'nın sanayileşmesi için, İslam dünyasının parçalanması gerekiyordu. Bütün Avrupa ülkeleri el ele vererek, İslam dünyasını parçaladılar ve tek tek hepsini işgal ettiler.

İngiliz tarihçi

Arnold Toynbee'

nin vurguladığı gibi, Yirminci Yüzyıl'ın anahtar olayı, hilafet kurumunun kaldırılması ve Ortadoğu'nun Batı ülkeleri tarafından işgal edilmesidir.

Ortadoğu'nun yeniden bir daha işgali, Batı'nın sonunun başlangıcı olacaktır. Dünyanın geleceğini Batı değil, Doğu inşa edecektir.


*


İki dünya savaşıyla, Avrupa ülkeleri, işgal ettikleri ülkelerle birlikte, kendi ülkelerini de yakıp yıktılar. Milyonlarca Avrupalı savaş, soykırım, zorunlu göç ve açlık yüzünden hayatını kaybetti. Avrupa Birliği, savaş sonrası parçlanmış Avrupa ülkelerini bir araya getiren şemsiye bir kuruluş oldu.

Sürekli işgal edilen ve işgal eden Avrupa, bin yıllık tarihinin en büyük bütünleşmesini gerçekleştirdi, aralarındaki Berlin duvarlarını bir bir kaldırdı. Ancak Avrupa bütünleşirken, Ortadoğu'yu dağıtan İngiltere, dağılma sürecine girdi.


*


İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda'dan oluşan İngiltere, eskinin

“üzerinden güneş batmayan”

Birleşik Krallığı değil,

“üzerine güneş doğmayan”

sisli, yağmurlu, Avrupa'dan kopuk bir Kuzey Denizi adasıdır. İskoçyalılar, İrlandalılar, İngiltere'den ayrılmak ve Avrupa Birliği ile bütünleşmek için, fırsat kolluyor.

İngiltere Avrupa Birliği içinde ağırlığını artırmak isterken, Birleşik Krallık'taki ağırlığını yitirdi.

Avrupa Birliği'ni parçalamak isteyen İngiltere, kendi birliğini parçaladı. “Parçala ve yönet” diyen İngiltere, parçalanacak ve yönetilecek.



*


Yirminci Yüzyıl'ın savaşları, yalnızca savaş yapan ülkeleri yakıp yıkıyordu.

Yirmibirinci Yüzyıl'ın savaşları, savaşa ister katılsınlar, ister katılmasınlar, bütün ülkeleri yakıp yıkıyor.

Bu yüzden, Avrupa Birliği'nin felsefi temellerini oluşturan,

Kant'

ın

“Ebedi Barış”

risalesi, Ortadoğu'nun savaşlarla yerle bir olduğu bir dönemde, çok büyük önem kazanıyor.

Çağdaş Avrupa felsefesi, Kant'a düşülmüş uzunca bir dipnottur. Kant'sız modern Batı felsefesi, Avrupa'sız Ortadoğu barışı olmaz.


*


Londra'

da bir

Karaçi, Berlin'

de bir

Ankara, Paris'

te bir

Cezayir, Madrid'

de bir

Rabat, Roma'

da bir

Bingazi, Amsterdam'

da bir

Jakarta

vardır.

Ortadoğu toplumları, misafirsever toplumlardır. Kendilerini ziyarete gelenlere, mutlaka ziyarete giderler.


*


Bütün duvarların yıkıldığı, penceresiz ve perdesiz dünyada yeni Berlin duvarlarına kesinlikle yer yoktur.

İngiltere Paris ile Londra arasına duvar örmeye kalkmasın, Londra bir referandumla bağımsızlığını ilan ederse, İngiltere diye bir ülke kalmaz.


*


Londra İngiltere'

den,

Paris Fransa'

dan,

Berlin Almanya'

dan,

Roma İtalya'

dan,

İstanbul Türkiye'

den,

Brüksel Belçika'

dan büyüktür.



*


Michel Huelbecg'

in

“Submission”

romanındaki senaryo,

Londra'

dan nasıl gerçekleştiyse,

Paris'

te gerçekleşecektir.



*


Parisliler ismi

Salih

olan Cezayirli, Berlinliler ismi

Selim

olan Türk başkana hazır olsunlar.



*


Avrupa Birliği'nde kimin yönettiği değil, nasıl yönetildiği önemlidir.




#Avrupa Birliği
#Submission
#Berlin Duvarı