Altun, İletişim Başkanlığında düzenlenen "FETÖ ile Uluslararası Alanda Mücadele Sempozyumu"nda yaptığı konuşmada, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ), Türkiye'nin ve dünyanın gördüğü en kanlı ve tehlikeli terör örgütlerinden biri olduğunu söyledi.
Türk milletinin ve devletin başlıca düşmanı olan örgütün, milletin din, eğitim, sivil toplum, yardımlaşma gibi değerlerini ve duygularını istismar ederek palazlanmış, kirli emellerini hayata geçirmek için devletin kurumlarına sinsice çöreklenmiş karanlık bir çete olduğunu vurgulayan Altun, "FETÖ aynı zamanda radikal bir terör örgütüdür." ifadesini kullandı.
Altun, FETÖ'nün mankurtlaştırdığı ve radikalleştirdiği militanlarını devletlerin stratejik kurumlarına sızmak, ülkenin milli ve manevi hassasiyetlerini sömürmek için kullandığına işaret etti.
Paralel yapılanmalar oluşturan FETÖ'nün, dış müdahalelerin, kumpasların, komploların, şiddetin ve terörün kaynağı haline geldiğini belirten Altun, şöyle devam etti:
Altun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliği, milletin dirayetli, kararlı dik duruşuyla FETÖ'nün darbe görünümlü işgal girişimine geçit verilmediğini ifade etti.
FETÖ'nün gözü dönmüş mankurtlarının darbe girişimi sırasında ihanet ve cinayette sınır tanımadıklarını, tanımayacaklarını bir kez daha gösterdiğine dikkati çeken Altun, darbe girişimine direnen güvenlik güçlerine ve Türk milletine bombalar, kurşunlar yağdırıldığını, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesine suikast girişiminde bulunulduğunu, TBMM'nin, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin bombalandığını hatırlattı. Fahrettin Altun, 15 Temmuz şehitleri başta olmak üzere tüm şehitleri rahmetle andı.
FETÖ'yle mücadelenin devam ettiğini aktaran Altun, katliamda, canilikte, kumpasta sınır tanımayan kanlı örgütün, aynı zamanda sınır aşan bir yapılanmaya sahip olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:
"FETÖ bugün küresel bir terör örgütüdür. Geniş bir alana yayılan bu uluslararası terör örgütüne karşı, hiç kuşkusuz uluslararası bir mücadele elzemdir. Bu mücadele, örgütün finans ve insan kaynağının kurutulması, terör başta olmak üzere her türlü faaliyetinin engellenmesinin yanı sıra elbette FETÖ'nün kanlı yüzünün bütün uluslararası topluma anlatılmasını da içermek durumundadır. FETÖ'nün daha iyi anlaşılabilmesi için dünya genelinde ortaya çıkan benzer kült terör örgütlerine de yakından bakmak ve onları incelemek gerekir. Charles Manson, Bhagwan Rajneesh, Jim Jones gibi isimlerin sözde seçilmiş kişi olduklarından hareketle kurdukları kültlerin sebep olduğu katliamlar zihinlerde hala yerini korumaktadır. Bir şekilde beyni yıkanmış ve radikalleşmiş takipçilerden oluşmuş bu sapkın kültler, takipçilerini maddi ve manevi olarak sömürmüş, radikalleştirmiş, karanlık ve canice eylemlere yönlendirmiştir. Bu kült terör örgütlerinin apokaliptik inançlarının, önlem alınmaması durumunda yıkıcı sonuçlara yol açtığı görülmüştür."
Altun, PKK/PYD, DEAŞ ve Boko Haram gibi terör örgütlerinin oluşturdukları terörizmin de bugün dünyanın farklı noktalarında kendini gösterdiğini, FETÖ'nün bu örgütler kadar sapkın bir kült ve kanlı örgüt olduğunu söyledi.
Bir terör örgütüyle mücadele adına başka bir terör örgütünü desteklemenin, himaye etmenin küresel terörizm ateşini körüklemekten başka bir işe yaramayacağının altını çizen Altun, şu ifadeleri kullandı:
"Bugün Batı'da terör örgütü PKK/PYD'ye sahip çıkıldığı gibi FETÖ'ye de kol kanat gerildiğini görüyoruz. Özellikle Batı'da belli hesaplar, planlar dahilinde FETÖ'yü güya ılımlı İslam'ın yüzü olarak pazarlayan çevreler FETÖ'nün antidemokratik, totaliter ve terörist yapısını gizlemeye çalışıyor. Bunun da ötesinde radikalleşmeyle mücadele içinde olduklarını söyleyen Batılı devletler, sistematik radikalleştirme fabrikası FETÖ terör örgütünün faaliyetleri konusunda üç maymunu oynuyorlar. Diğer taraftan, FETÖ'yü Batı'da pazarlayan çevrelerin FETÖ elebaşının antisemitik söylemlerinin üstünü örttüğünü de burada dikkatlere getirmek istiyorum. Şu gerçeği her fırsatta vurgulamamız gerekiyor, Türkiye'nin kararlı bir şekilde mücadele ettiği FETÖ, yapılanma içinde bulunduğu tüm ülkeler için büyük bir tehdittir. FETÖ bu toplumlar ve devletler için ciddi bir güvenlik problemidir. FETÖ küresel bir terör örgütüdür ve bu örgüte karşı işbirliği ve dayanışma içinde uluslararası bir mücadele verilmelidir. Bu nedenle çok geç olmadan FETÖ'nün faaliyetlerinin durdurulması, bu örgütün yıkıcı yönüyle yüzleşmeden önlem alınması her ülkenin ve toplumun menfaatinedir."
"Bugün FETÖ'nün uluslararası faaliyetleri, devletimizin verdiği mücadele sayesinde çok ciddi şekilde geriletilmiştir." diyen Altun, FETÖ'nün özellikle Balkanlar'da, Avrupa ve Afrika'da faaliyetlerini sürdürdüğünü anlattı. Fahrettin Altun, bu ülkelerde kendisini sözde sivil ve masum bir yapılanma olarak sunan FETÖ'nün, karanlık hesapları için örgüte ekonomik kazanç ve getiri sağlama çabası içinde olduğunu aktardı.
Altun, Türkiye'nin uyarıları ve çağrıları üzerine FETÖ'ye karşı harekete geçen ülkelerin kendi geleceklerini, kendi toplumlarını, kendi devletlerini büyük bir tehditten bertaraf ettiğini dile getirdi.
FETÖ elebaşının, militanlarıyla birlikte yuvalandığı Amerika'nın da uluslararası hukukun ve ikili anlaşmaların gereğini yerine getirmesinin zamanı geldiğini ve geçtiğini belirten Altun, FETÖ'nün Türk dış politikasına zarar verdiğini, uluslararası güvenlik ve bölgesel istikrarı da sabote etmeye çalıştığını vurguladı.
Altun, uluslararası kamuoyunun ve devletlerin FETÖ tehdidine karşı gerekli adımları atması, bu terör örgütüyle mücadelede Türkiye ile daha fazla işbirliği yapması gerektiğinin altını çizdi.
Türkiye yalnızca yurt içinde değil hukuki ve diplomatik olarak uluslararası alanda da FETÖ ile mücadeleye kesintisiz ve kararlı şekilde devam ettiğini aktaran Altun, Adalet Bakanlığının 109 ülkeden 1022 örgüt üyesinin iadesini istediğini, Türkiye Maarif Vakfının da 19 ülkede 220 okulu terör örgütünden devraldığını bildirdi.
Altun, 40'tan fazla ülkede FETÖ'nün sözde okullarının faaliyetlerinin durdurulduğunu, MİT'in de örgütle iltisaklı 100'den fazla kişinin Türkiye'ye getirilmesini sağladığını anlattı.
İletişim Başkanlığı olarak stratejik iletişimin tüm imkan ve kabiliyetlerini kullanarak dünyadaki FETÖ yapılanmasına karşı kamu diplomasisi çalışmalarını sürdürdüklerini ifade eden Altun, 15 Temmuz'un hiçbir zaman unutulmaması gereken bir hadise olduğunu dile getirdi.
"Bu millete böyle bir kumpas kurulmayacağını ilan etmek durumundayız." diyen Altun, başta ABD, Avrupa Birliği ve Interpol olmak üzere başka pek çok ülke ve uluslararası kuruluş tarafından FETÖ'nün terör örgütü olarak tanımlandığını hatırlattı.
Altun, bazı ülkelerin FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ve takipçilerini Türkiye karşısında kullanışlı bir aparat olarak gördüğünü söyledi.
Türkiye güçlendikçe, bölgesel ve küresel bir güç olmaya başladıkça FETÖ’nün uluslararası alandaki etkinliğinin de kırılmaya başladığını belirten Altun, örgütün ciddi bir kıskaç altında bulunduğunu dile getirdi.
Fahrettin Altun, geçmişte yabancı devletler için bir istihbarat hırsızlığı kaynağı olan, beşinci kolu gibi çalışan örgütün, günden güne bu devletler için değerini ve kullanışlılığını yitirdiğini bildirdi.
FETÖ'nün, bugün üçüncü sınıf medya ortamlarında dezenformasyon üretip, ucuz asparagas haberler yayıp yabancı devletlerin dikkatini çekmeye ve kendini pazarlamaya çalıştığını ifade eden Altun, şunları kaydetti:
"Sayın Cumhurbaşkanı'mızın FETÖ'ye yurt dışında da nefes aldırmayan kararlı mücadelesi neticesinde, FETÖ militanları umutlarını bugün Türkiye'de yönetim değişikliğine bağlamış durumdalar. Birileri FETÖ'yü, örgüt mensuplarını umutlandırmış olsa da inanıyoruz ki bu millet terör örgütlerine umut verenlere imkan vermeyecektir, fırsat vermeyecektir. Kendilerine umut verenlerin seçimde kazanacakları rüyasını görüp, kaçtıkları ülkelerden Türkiye'ye dönüş bileti alanların hevesleri bir kez daha kursaklarında kalacaktır. Şunu aklımızdan çıkarmayalım, bu şahıslar, bu örgüt mensupları bir gün bu ülkeye dönecektir ancak bu ülkeye hesap vermek için, yaptıkları cürümlerin hesaplarının kendilerinden sorulması için dönecektir, hesap vermeye geleceklerdir."
Fahrettin Altun, FETÖ mensuplarının peşlerini bırakmayacaklarını, son FETÖ mensubu de adalet önünde hesap verene kadar mücadeleden vazgeçilmeyeceğini söyledi.