Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Azerbaycan ziyaretinden yurda dönüşünde uçakta gazetecilere açıklamalarda bulunup, soruları yanıtladı.
Bu konularla alakalı HTS kayıtlarının zamanlamaları çok önemli. Konseyin şu anda içinde olup dedikoduları yapılanlarla alakalı zannediyorum bu kayıtlar ortaya döküldüğünde Türkiye’de çok daha farklı bir hava eser ve esecektir. Bunun için bizim de biraz sabırlı olmamız gerekiyor. Bu adımlar da atılacaktır. Böyle şu anda bazı şeyler açıklanmıyor diye her taraf süt limandır zannedilmesin. Açıklandığı anda zaten artık kel görünecektir.
Aç tavuk kendini buğday ambarında sanırmış. Başka bir şeye gerek var mı? 50 yıl, 60 yıl oldu hep böyle söylediler. Yani maalesef yalandan başka hiçbir sermayeleri yok. Şimdi hepsi bir araya gelecekler… Bizim Erbakan Hoca’nın bir lafı var derdi ki “40 çürük yumurtadan bir sağlam yumurta olmaz.” Bunların hepsi çürük yumurta. Bunlardan bir sağlam yumurta olmaz. Hepsi bir araya gelsin, topu bir araya gelsin, bunlardan bir şey olmaz.
(HDP) Durmadan genel başkan değişir mi? Durmadan genel başkanları değişiyor. Biri gidiyor biri geliyor… Bitmedi, bundan sonra da olur çok kısa zaman içerisinde. Çünkü bunların yargı ile olan süreçleri çok yoğun işleyecek, yeni yeni dosyalar her an gelebilir. Cumhurbaşkanı niye bunu söyledi demeyin. Gelebilir, çünkü her şey ortada. Yaptıkları her şey suç. HDP bir kongre yapıyor, sonunda bölücü terör örgütü elebaşı ile alakalı oraya bir gündem olmuş. Bugün 13 kişi konu ile ilgili gözaltına alınmış. Niye gözaltına aldılar? Bununla birlikte büyük ihtimalle soruşturma da açılacak. Niye müsaade ettin? Siz parti olduğunuzu söylüyorsunuz da biz değil miyiz? Bizim partilerimizde niçin bunlar olmaz? Burası hukuk devleti ise sen bu ülkedeki hukukun bütün gereklerine uyacaksın. Uymazsan uydururlar. Bu iş böyle.
Bu malum televizyon kanalıyla ilgili (FOX TV) orada biraz da celallenmemin sebebi de böyle bir yalan haberdi. Benim ilçem ile alakalı, Rize, Güneysu HES ile alakalı bir haber… Bu malum kanalın kameramanları, muhabirleri de oraya gitmişler. Malum aşırı ucun avukatlarından bir avukat, hep beraber orada. Tabi AK Parti’li birkaç kişiyi de tezgaha düşürüyorlar, onları da orada konuşturmak suretiyle ‘Oy zamanı kapımızı çalarlar, bunu yaparken bize mi sordular’ gibi söylemler… Ben bugün kaymakamı aradım; “Bununla alakalı ruhsatı var mı” dedim. Kaymakam bey dedi ki “Ruhsatı, her şeyi var.” Bunların derdi bu; “niye bize sorulmadan başladı?” Ondan sonra belediye başkanını aradım. Başkan da dedi ki “Ruhsatları, her şeyleri var ama dert başka.” Dert, bunları yapan kim? Yapanlar AK Parti’li. Bundan bu işe girdiler ve Rize merkezden de solculuğu ile meşhur olan avukat, malum televizyon kanalıyla beraber tezgahı kurup oradan güya bize kan kaybettirecekler.
İş tamamen ayağa düşmüş vaziyette ama bunların işi gücü bu değil ki; tamamen değişik bir yalan uydurmak suretiyle acaba biz ülke genelindeki meşruiyetimizi nasıl kazanabiliriz diye bakıyorlar. Buna karşı tabi ben kaymakam ve belediye başkanını dinledikten sonra arkadaşlarımıza dedim “Siz yine de bir araya gelin durumu değerlendirin.” Adamlar HES ile ilgili boruları almışlar, işlemlere başlamışlar ondan sonra üstüne yol geçecek, türbinleri sipariş etmişler. Şimdi bunların vatanseverlik diye bir şeyi olabilir mi? Burada olsa olsa tek sıkıntı “su debisi nedir?” noktasında… Bu HES hakikaten su debisini azaltacaksa o zaman DSİ buna neden müsaade etmiş, ayrı bir konu. Bu tartışılır fakat dert bu değil, dert başka. Şimdi bu ara yeni yeni terör örgütleri çıkıyor, garip garip terör örgütleri çıkıyor.
Bir ara Bay Kemal çıktı başladı ‘şu tv, şu gazete, şöyle yapacağız, böyle yapacağız.” Bay Kemal’in yanındaki bir kişi de çıktı başladı, “biz onları şöyle asacağız, böyle keseceğiz, bunlara hayat hakkı tanımayacağız” filan. Hatırlayın… Şimdi bizden de aynı şeyi bekliyorlar. Tabi biz o çukura düşmeyiz, o onlara kalsın ama ne yazık ki o televizyon kanalının malum geçmişteki patronu belli, şu anda da malum. Onun için de bizim bunlara karşı boşluklar ne ise o boşlukları yine doldurmaya çalışacağız. Ama mücadelemiz devam edecek. Biz işimize bakacağız. Onlar iftira atmaya devam etsinler ve bizim karşımızda Allah’ın izniyle tutunamayacaklar. Çünkü biz hak yoldayız, doğru yoldayız, hizmet yolundayız, buna devam edeceğiz.
Ne onun kaldırılması var, ne ikramiyelerin kaldırılması var. Öyle bir şey yok. Kaldıracaksak bunu benim anons etmem lazım, partimizin sözcüsünün anons etmesi lazım veya Cumhurbaşkanlığı sözcüsünün anons etmesi lazım. Böyle bir sahtekarlık olur mu? Bunu ortaya atanların derdi başka.
Şu anda yargı paketi üzerindeki çalışmalar yoğun şekilde devam ediyor. Meclis’teki komisyonlardaki çalışmalar bittiği anda hemen inşallah o da gelecek.
Bunun gündeme getirilmesinden dolayı teşekkür ediyorum. Bunlar daha çok gündeme getirilmeli. Benim polisime katil demenin bedelini kim ödeyecek? O günlerin bütün çekimleri yok mu? Var. Bu zatın bir defa o terör örgütleri ile beraber görüntüleri var. İşin içinde aktör ve bu aktör ile ilgili olanlar bitenler ortada. Ben burada ister istemez topu yargıya atacağım. Yargı hala “Gezi ile bunun alakası yok” diyorsa kusura bakmasınlar, ortada bir gerçek var. Adamın çok zengin olmasının, sosyalist olmasının onu kurtarmaya yetmemesi lazım. Çünkü Gezi bu ülkeye bir ihanet olayıdır. Bu vatana ihanet olayıdır. Bunu en kritik anda yaşayan şahsımdır. Şimdi kim bunların arkasında olanlar? Daha neler var bunların arkasında.
Bu dörtlü zirve konusunda şu anda “kesin değil” dersem daha yeridir. Çünkü Sayın Putin “Biz bunu ikimiz beraber yapsak daha isabetli olur” gibi bir teklif getirince, ben dedim ki “Bu da olabilir, 4’lü de olabilir. Şu anda İdlib’de bizim ikimizin kararı çok büyük önem arz ediyor.” Tarih konusunda hemen hemen mutabık sayılırız, yani 5 Mart itibarıyla… Yeri itibarıyla büyük ihtimalle İstanbul olacak. Bu arada ikili, dörtlü meselesini yine görüşmelerle devam ettireceğiz. Moskova’ya giden heyetimiz ile Ankara’ya gelen Rus heyet arasında Ankara’da görüşmeler yapılıyor. Bu heyetler arası görüşmenin neticesine göre de biz tekrar telefon diplomasisini devam ettireceğiz.
Bu konu ile alakalı, gerek bizler gerek Dışişleri Bakanımız, görüştüğümüz liderlerle konuyu hemen gündeme getiriyoruz, önlerine koyuyoruz ama maalesef duyarlı değiller. Görüldüğü gibi 11 kişinin 11’i de Müslüman, 5 tanesi Türk. Böyle bir durumla karşı karşıya kaldık. Gerek uluslararası alandan liderler gerekse Sayın Merkel aradı başsağlığı diledi. “Tamam” dedik ama bal bal demekle ağız tatlanmıyor. Burada “hüznünüzü paylaşıyoruz” demekle bu iş olmuyor. Nitekim polisinizin duyarsızlıklarının tespitleri var. Bunların hepsi önümüzde. Bunları nasıl telafi edeceksiniz? Bu ırkçılık, bu din düşmanlığı nereye kadar devam edecek? Bunlar sadece bir yerde olmuyor. Almanya’sında, İngiltere’sinde, Fransa’sında oluyor. Belçika adeta bu işin merkezi ama bunların hiç birisi terör örgütlerine karşı olmuyor. Bu bir şeyin boyutunu gösteriyor; Zaten Fransa’da Macron son zamanlardaki açıklamalarıyla adeta davetiye çıkartıyor. İşte, Fransızca öğretmenlerinin Türkiye’den gelip gelmemesi gibi konulardan başlayarak tahrik ediyor. Sen onu yaparsan biz de başka şeyler yapacağız. Nedir başka şeyler yapmak? Biz de kalkıp da Fransızca öğretmenleri, Fransa’dan getirecek halimiz yok. Biz de Türkiye’de yetişmiş olanlarla bu işi çözmenin yoluna gideceğiz.