Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, canlı yayında soruları yanıtladı.
"Astana sürecinin alt başlıkları olarak Soçi zirvelerini başlattık. Birinci turda Soçi, Ankara, Tahran olarak devam eden şimdi ikinci turda tekrar Soçi'den başlayıp, inşallah beşincisini Türkiye'de yapacağız. Hangi vilayetimizde yapacağımıza karar vermedik. Bu buluşmamız da çok çok verimli ve faydalı oldu. Fırat'ın batısında başta İdlib olmak üzere, bunun dışında Münbiç olmak üzere bunları masaya yatırdık, Cerablus, El Bab'ı masaya yatırdık. Aslolan Münbiç'teki terör örgütlerinin YPG/PYD'nin bulundukları yeri terk etmesi, Münbiç'ten çıkması gerekiyor. Fırat'ın doğusuna kaydırılması gerekiyor. Münbiç yüzde 85-90 itibarıyla Araplara aittir. Bu söz Obama döneminde verildiği halde yerine getirilmedi, sayın Trump da verdi bu sözü, yerine getirilmedi. Hala bize söylenen 'çıkacaklar, terkedecekler'. Bu arada Münbiç'in dışında İdlib önem arzediyor. 300-400 bin insanın bulunduğu yerde sınamalar oldu. Ülkemiz çok ciddi bir iltica akımına uğrayacaktır.
310 bin mülteci Türkiye'den Cerablus, Afrin, El Bab'a geri döndü. Biz bu dönüşleri yeterli bulmuyoruz. O insanların mutluluğunu tesis, temin etmek. O insanlar şu anda dönüşle beraber huzur yakaladılar. Bir şey bizi çok mutlu ediyor. Afrin dedi ki, Türk ordusu buraya ne zaman gelecek? Aynı şey Cerablus, El Bab'da oldu. Okullarını, hastanelerini yaptık. Futbol sahalarında adeta bir lig oluşturma durumuna geldiler. Yeniden bir millet, halk olduklarını anlama fırsatını verdi. Bunu sağlayan da TSK oldu. Bizim STK'larımız, Kızılay, AFAD oldu.
Avrupa'dan söz var ama icra yok. Bütün mesele Türkiye olarak hep veren el olacağız dedik. Bunda da dünyada özellikle tüm ülkeler arasında milli gelire oranla bu tür en az gelişmiş ülkelere yardım noktasında Türkiye bir numara. Bazıları ABD diyor ki, 'biz 1 numarayız' hiç alakası yok. OECD'nin rakamları var. Soçi gerçekten öyle bir zirve oldu ki. Herkes artık Türkiye'nin samimiyetini anladı, anlıyor. Suriye'de artık düzenin kurulacağı izlenimi başladı.Bu da önemli. Biz iktidar olarak hamdolsun bu süreci sağlamış bulunuyoruz. Yeterli mi, değil. Ulusal güvenliğimiz neyi gerektiriyorsa onu da yapacağız.
Trump'ın şu anda bir para talebi var. Bu para talebinin Kongre'den çıkması gerekiyor. Şu an itibarıyla çıkmış değil. Bu konuda da çok farklı yöntemleri kullanmak istiyor. Demokrat üyeler bunu üst mahkemeye götürme durumundalar. Bir diğer taraftan da hala DEAŞ'ı adeta 24 saat içerisinde temizleyeceğini sayın Trump iddia ediyor. Bu olur mu, olmaz mı ayrı konu. Zaten DEAŞ'dan orada ne kaldı ki? DEAŞ'ın artık kırıntıları var. Bunu söylemek suretiyle Demokratlar'ın desteğini alabilir miyim? Böyle bir anlayışta olabilir diye düşünüyorum. Yarınki açıklamada şunu bir defa kesinlikle söyleyecektir diye düşünüyorum. Diyecek ki DEAŞ'a karşı zaferi kazandık. Bir zafer ilanı olabilir. Bu ilanı yaparken de DEAŞ'ın orada coğrafi hakimiyetini sonlandırmak diye bir dert yok. DEAŞ'a kaynaklık eden özellikle ortamı sonlandırmak olabilir.
Göreve geldiğinden bu yana yanındaki generallerden birçoğunu tanıma fırsatı bulduk, sürekli değişim var. Mesela Tillerson gitmiştir, ondan sonra şimdi başkası gelmiştir. Mattis gitmiştir onun yerine başkası gelmiştir. Demek ki burada hakikaten yönetici olarak kalabilmek öyle kolayl bir iş değil. Sayın Trump'ın özel sektörden gelme olayı çok çok önemli. Zaman geliyor o şirket mantığıyla yönetiyor. Ben o mantığı savunan birisiyim aslında. Ben özel sektör alanını aynı zamanda bilen birisiyim. 40 yıllık siyasette aktif bir ömrüm var. Bir diğer taraftan özel sektörün içerisinde bulundum. Trump yönetimi Suriye'den çekilme noktasında kendi içinden uzak bir görünüm sergiliyor. ABD'nin Suriye'den çekilme kararını takip edeceğimizi hep söylüyoruz. Kendi planlarımız hayata geçirme noktasında kararlıyız.
Bir akşam Trump beni aradı. 'Kobani'de bize yardımcı olun. Oradaki Kürtler'i kurtaralım. Onlarn yok edilecek' dedi. Kendisine dedim ki, 'Niye yok edilsin'. Daha sonra onlara helikopterlerle silahları indirdiler ve orada terör koridoru oluşturdular. Sonunda Kobani'den büyük bir kısmı Türkiye'ye göç etmek durumunda kaldı. Bizim güvencemiz altında. Utanmadan, sıkılmadan 'Türkiye Kürtlere düşmanlık yapılıyor' deniliyor. Bu nasıl düşmanlıktır? Biz her türlü yardımı yapıyoruz. Elinize, dilinize dursun yahu! Bilmeden bunları nasıl konuşursunuz. Biz teröristlere karşıyız, Kürtler benim vatandaşım, kardeşimdir. Benim partimde çok ciddi oranda sayısal olarak Kürt vatandaşlarım vardır. Öyle ayırmak olmaz.
ABD hala samimi davranmıyor. Biz onlara karşı her türlü samimiyetimizi şu ana kadar gösterdik. Terör örgütlerinden gelenler vardı. Bizden istediklerini verdik, El Kaide'den mesela. En son aramızda sıkıntı noktası olan papaz Bronson konusunda da yine yargımız olayı iyi niyetle ele almak suretiyle, yargımızın verdiği adli kontrolle değil de bir tahliye kararı çıktı ve gönderildi. FETÖ ABD'de yargılanan birisi değil şu anda. FETÖ'yü ülkemizde onunla ilgili bu kadar verilmiş kararlar var, 85 dosyayı gönderdik. Sadece deporte edecek, gönder, dostluğumuzu görelim. Bakıyorsunuz daha sonra 'filancayı da gönderin' kusura bakmasınlar, bu aramızdaki gerginliği arttırıyor.
FETÖ tam bir metastas yapmış. Müttefiklerimiz gerekli adımları atmıyor, atmasın. Jandarma, polis, asker, devlet dairelerinde nerede ne varsa üzerine, üzerine gidiyoruz, gideceğiz. Şimdi görüyorsunuz değişik yerlerde palazlanıyorlar. İade sürecinin takipçisiyiz, bir kısmını paketledik, diğer paketler de gelecek. Emniyet müdürü olan bir ahlaksız kaçmaya yeltendi. Ondan sonra Borajet'in patronunun yanındaki kaçacaktı. Son olarak onlar yakalandılar. Bu şekilde işi yakın takipte tutuyoruz, tutmaya da devam edeceğiz.
Bu mızrak çuvala sığmaz. Dolayısıyla hala Suudi Arabistan yargılamanın neticelerini açıklamış değil. Yargıla cezasını açıkla. Bizim sorumuz çok açık ve net: Kaşıkçı'nın cesedi nerede? Yerli işbirlikçi diyorsunuz, çıkın açıklayın, kim yerli işbirlikçi. Bu 15 kişinin bunu bilmemesi mümkün mü? Bunun failleri bu 15'in içinde. Bir başka hadise olsa Suudi Arabistan bunları nasıl konuşturur, buz bunu çok iyi biliriz. Bu cinayet nerede, kimler tarafından işlendi. Bu yargıyı yapacak olan mercilere teslim edeceğiz. Elimizde bu işin kronolojisi A'dan Z'ye bunlar var. Bütün ses kayıtları vs. var. Bunları aynı şekilde teslim edeceğiz. Kimler istediyse onlara bunların bir kısmını dinlettik. Suudiler'e de dinlettik. Suudi istihbaratçılar bile 'bu bir felakettir' dedi. Amerikalılar ve Fransızlar da hakeza aynı şeyi söylediler. Yardımcı olur musunuz diyenlere biz bunu gizlemedik.
1793-1796 Batı Fransa ve Amerikalı tarihçiye göre Fransız devriminin akabinde yaklaşık 600 Katoliği katlederek Fransa modern tarihin ilk soykırımını yaptı. 1830 Cezayir. Fransız orduları Cezayir'i işgale ve halkına zulmetmeye başladı. 1839 Gabar, bir sömürge merkezi kurarak, köle ticaret merkezi haline getirdiler. 1840 Senegal, işgal sonrası büyük bir hristiyanlaştırma çalışması başladı. Vietnamlılar Fransızlar tarafından katledildi. 1881-1884 çok sayıda insan katledilmiştir. Yerli kanunu adı verilen zulüm kanunları uygulamaya geçirilmiştir. 1881 Tunus. Fransızların yönetimine geçen Tunus'ta işgale direnenler katledildi, halk Fransızca eğitim öğretime başlatıldı. Fransızlar İslamın izlerini silmek için İslami eğitimini yasakladılar. Macron bunları bilmez. Macron'a söyledim, 'Sen daha siyasette yenisin' dedim. Bunları bir defa iyi öğrenmesi lazım.
Askerlikte belli noktaya gelindi. Yeni askerlik sistemi çalışmalarında milletimizin askerlikten bağlarını koparmadan TSK'nın ihtiyacının karşılandığı, bunun yanında yükümlü her vatandaşın askerlik eğitimi kamuoyunda olumlu algı uyandıracak bir sistem oluşturmayı hedefledik. İş belli bir aşamaya geldi. Burada 3,6,9,12 demiştim ama bu 6,9,12 şeklinde belirlenmiş vaziyette. Bunların içerisinde er erbaş durumu sözkonusu. Yedek subaylık aynı şekilde sözkonusu. Bunların yanında yedek astsubaylık da sözkonusu, bunlar olacak. Burada özellikle ihtiyaca göre bazı adımlar atılacak. Bedelli askerlik var, dövizle de var. Döviz neyse karşılığı Türk lirası olacak. 12 ayı yedek subay olarak da gündeme getiriyoruz. Yedek subaylık olayını ciddi manada önemsiyoruz. Yetişmiş insandan TSK'da istifa etmemiz lazım. 12 olarak gözükse de bunun 1 ayı zaten izin olarak geçiyor. Burada 3 ay temel eğitim var. Bunun yanında özellikle ücretler noktasında bu eğitim dönemi, belli bir ücret kendilerine ödenecek. Burada hassas bir şey var. Bedelli ve dövizli. Buradan elde ettiğimiz gelirle er erbaş, astsubay, yedek subay, yedek astsubay, bütün bunların ücretleri belirleme noktasında çalışmalar yapıldı.
Personel kaynağı noktasında herhangi bi sıkıntıya girmeyeceğiz. Bedelli askerlikte bu planlamayla geçmiş oluyoruz. Dövizlide aynı şekilde önüne geçmiş oluyoruz. Bu sistem ne üzerine çalışacak? TSK'nın ihtiyacı nedir? Öngörülebilir olmak önemli. Süreklilik ifade edecek bu planlama. Eğitim ve mesleki gelişim ihtiyacı. Özellikle yeni askerlik sistemimizin sistem olarak alt başlıklarını oluşturuyor. Bedelli ve dövizde soru işareti kalmayacak. Sabit fiyat üzerinden gidecek. Şu kadar Avro mu dendi? Onun karşılığında TL ne ise bedelli askerliğe katkısı o olacak. Ama dediğim gibi 6-9-12. Yükümlü er baş er. Yedek subay, yedek astsubay olacak. Bu şekilde yeni düzenlemeyi bitirmiş olacağız.
Siz Kartal'ın belediye başkanısınız. İkinci dönem orada belediye başkanlığı yapıyorsunuz. Yanıbaşında bu olay oluyor ve siz 5 gün sonra oraya gidiyorsunuz. Genel Başkan ise kendi belediye başkanının oraya ne zaman gittiğinin haberi yok, benimki bütün gün oradaydı diyor. Peki bay Kemal sen 21 kişinin şehit olduğu vakada sen neredesin. Yuhalanır mıyım diye mi korktun. 9 askerimizin şehidinde istifa eden Akif Hamzaçebi oradaydı, ama Bay Kemal orada yoktu. Sen nerede varsın yahu! Kalkıp AK Parti'ye suçlama yapıyorsun. AK Parti'nin döneminde mi oldu. Ben göreve geldiğimde Türkiye'de önceki belediyelerden devraldığım bir şey 13 emsal vermek suretiyle inşaat ruhsatı veriyorlardı. Bunu 3 emsale indiren benim. 100 binlikler bana geldiğinde yerine göre makaslamışımdır. Dikey mimariye hep karşı çıktım, başarılı oldum mu, olamadım. Niye bazı yerlerde bizim tasarrufumuz dışında maalesef. Her yerde olamıyorsun ki aynı anda. O partinin genel başkanı olarak oraya gelip ziyaret etmiyorsun. Belediye başkanın 5 gün sonra oraya geliyor. Oraya gelişini görüyor musunuz? Bakıyorsunuz farklı havalarda adeta bir kovboy edasıyla oraya geliyor.
Sayın Kılıçdaroğlu yalanı çok iyi biliyor, o işte çok başarılı. Türikiye ancak CHPli belediyelerle başarılı belediyeciliği görecek diyor. 94'de İstanbul'da çöp, çukur, çamur vardı. Susuzluk, hava kirliliği, pis koku vardı. Haliç bitmişti. Çöp dağları almış başını gidiyordu. Biz geldik, verdiğmiz sözü tuttuk. Çöp dağlarını temizledik. Çöp dağları deyince, sayın Sözen, Ümraniye Belediye Başkanı da CHP'liydi. O vahşi çöp patladı. 39 kişi orada öldü. Orayı ben büyükşehir belediye başkanı olunca spor tesisleri haline getirdim. Biz geldik, İstanbul'da su sorunu vardı. Melen'den suyu getirdik. 2040 yılına kadar İstanbul'un su ihtiyacı olmayacak.
Haliç şu anda balık tutulan bir yer haline gelmiştir. Biz boğazdan Haliç'e su getirdik. Haliç'in içindeki suyun devir daimi arttı. Su artık kirlenme diye bir şey ortada kalmadı. Koku diye bir şey kalmadı. Şu anda Haliç Kongre Merkezi'nin olduğu yer Sütlüce Mezbahanesi diye geçerdi. İşkembeciler vardı orada. Orada hayvanlar kesilirdi. Biz burayı kültür kongre merkezi yapalım dedik. Temelini attık benden sonra gelen arkadaşlar, en son Kadir Bey döneminde tamamlandı ve güzel bir eser meydana geldi. Semtin reytingi arttı. Bütün mesele aşk, dertli olmak meselesidir. Derdiniz varsa bunları yaparsınız. Neşet Ertaş'ın dediği gibi: Aşk ilen koşan yorulmaz. Bay Kemal şunu öğrenmesi lazım: Çöp, çamur, çukur. Bunları sıfırlayan Refah dönemidir. Daha sonra da AK Parti dönemidir.
Sayın Kılıçdaroğlu'nun SSK Genel Müdürü olduğu dönemde hastanede ölenlerin rehine alındığı tabloları da biliyoruz. Ölmüş ama bırakmıyorlar. Genel müdür kim? Bay Kemal. Yahu ölmüş, parayı getireceksin, öyle alacaksın. İlaç zaten yok. O zaman gidip de eczaneden SSK'lı ilaç alamaz. Hastanenin kendi eczanesi var. Doktor 5 tane yazmışsa 3 tanesi var 2 tanesi yok. Tüm bunları yaşadığımız dönemden buralara. Şimdi artık böyle soru var mı? Şimdi herkes istediği eczaneden ilacını alabiliyor mu? Alıyor. İstediği yerde tedavisini olabiliyor mu? Özel hastaneler dahil, yeter ki SGK ile anlaşması olsun. Bay Kemal, 'hastanede artık ameliyatlar durdu' yalanını attı. Her ilde, hatta ilçelere varıncaya kadar hastaneler inşa ettik. Şimdi benim hakikaten hayalimdi, şehir hastanelerini yapıyoruz. Büyük şehirlerden başladık. Bazı şehirlerimizde de şehir hastaneleri yaptık. Buralarda artık sedyeler üzerinde taşıma gibi bir şey yok. Herşey otomatik sisteme bağlandı.
Bu ülkede eğer bir ayrımcılık varsa bunun sanatçılardan veya biz siyasetçilerden kaynaklanmadığı ortaya çıkıyor. Birilerinin düşünce dünyasına uymayacak hareketler içine giriliyorsa girenler ister sanatçı, ister siyasetçi olsun afedersiniz tu kaka! Örneğin Harbiye kongre merkezini yaparken orada yine bir tiyatro var. Biz tabii orayı yaparken bu tiyatroyu yıkmamız lazımdı. Hafriyatlar yapılırken yıkılacak. Ama biz buraya daha büyüğünü yapalım dedik. Daha işe başlamadık, hemen tiyatrocu olduğunu söyleyenler aleyhte kampanyalara başladılar. Kendilerine ifade ettim, daha büyüğünü, daha modernini yapacağız dedik ama hayır durmadılar. 3 bin 300 kişilik o dev salonu yaptık. Yukarıda tiyatro salonunu yaptık. O günden bugüne orası hiç boş durmuyor. Bu tiplerden bizim arkadaşlarımız hep sözlü hareketlere uğramışlardır. Tweetler atmak suretiyle.
Ben sanatçılarımıza yapılan saygısızlık, hakaretlerden dolayı onlar adına üzüntülerimi dile getirmişimdir. Sanatçı zaten sanatıyla bir defa kendisine olan muhabbeti her zaman kazanacaktır. Biz de her zaman onların yanındayız. Nitekim sinema yasasıyla attığımız adım bunun emaresidir. Nefret hiçbir zaman kazanamaz. Tahammülsüzlük zaten bizim değerlerimize uygun değil. Mahalle baskısı nerede ve nasıl yaşanıyor herkesin çok iyi görmesi lazım. Şu anda benim milletim de mahalle baskısının nerelerden geldiğini, nasıl olduğunu görmek suretiyle 31 Mart'ı ona göre değerlendirilmesi gerekiyor.
Biz göreve geldiğimizde 23,5 milyar dolardı IMF'ye borç. IMF, CHP iktidarının, bu SHP olabilir CHP olabilir, birbirinden farkı yok. Biz bunları sesinden tanırız. Kucağımızda bulduğumuz IMF'yi peyderpey taksitlerimizi ödemeye devam ettik. Merkez Bankası'nın döviz rezervi 27,5 milyar da bizi rahatsız etti. Hatırlarsanız 2008'deki ekonomik krizde 'bu kriz bizi teğet geçer' demiştim. Şu anda gelinen noktada malum 2013 Mayıs'ında IMF borcumuzu sıfırladık. Bu işi biz başlatmadık ama biz çözdük. CHP bunu gündeme getiriyor. IMF bizden 2 sene önce 5 milyar dolar borç istedik. Ben o zaman Başbakandım, dedim ki 'verin' dedim. IMF vereceğimizi anlayınca borç almaktan vazgeçti. Şu anda IMF ile bizim ilişkimiz yok.
Şimdi bize bir operasyon çekmeye kalkıyorlar. Domates, biber, bakliyat ürünleri. Zincir marketlere de açık söyledim. Eğer bu fiyatlar en uygun yere çekilmezse adımlarımızı atarız. Adımı attık. Şu anda bu işe Ankara, İstanbul olarak başladık. Bugün Bursa'da 3 tane açtık. Yarın öbür gün 10'a çıkacak. Ben 30'a kadar çıkartın dedim. Anında fiyatlar yarı yarıya düştü. Zincir marketlerde de fiyatlar ciddi manada düşüş göstermeye başladı. Burada çok ahlaki olmayan bir şey daha var. Bazı köşe yazarları. Onlar da diyorlar ki, 'bu serbest ekonomisine terstir'. Bize serbest piyasa ekonomisini öğretme. Serbest piyasa ekonomisi dediğin olay, günlük, haftalık ürünler için geçerli değildir. Beyaz eşya, otomobilde geçerlidir.
Seçim sonrası bu iş düzeldi düzeldi. Düzelmediği takdirde ilgili bakanlıklarımız oturacaklar, konuşacaklar, daha bakkalarımıza varıncaya kadar onlarla bunu konuşup adımları atarak çok daha geniş bir satış alanı kurmuş olacağız. Bu marketleri ciddi manada rahatsız edecek. Eğer fiyatlarda uygun bir yere inmezlerse bu kez biz diğer ürünlere de gireceğiz. bizim kesinlikle bu alanlarda da bulunmak diye bir derdimiz yok. Baktık ki geldiler o noktaya, hemen o alandan çekiliriz. Bizim işimiz başımızdan aşkın.
İki tür kuyruk vardır. Bir yokluk kuyruğu. İki varlık kuyruğu. Yokluk kuyrunu CHP iktidarlarında yaşadık biz. Benzinden yağ kuyruklarına varıncaya kadar. Bir gün sonra benzin istasyonundan benzini alırlardı. Sana yağ kuyrukları aynı şekilde.Şimdi ise bu attığımız adımla varlık kuyruğu oldu. Geliyor herkes ne ararsan bu çadırlarda hepsi var. Onun için sıraya giriyor. Oradaki esnaf süratle yetiştirmenin gayreti içerisinde. Kabinede kararı aldık, dedik ki arkadaşlar bu işi artık biz yayılacak. Tüm Türkiye'ye yayılacak. Seçim sonrası her şey yerli yerine oturdu, biz çekiliriz. Oturmadı, biz bunu şehirlerimizde yaygınlaştırarak devam ederiz.
Ona millet ittifakı demeyelim de sayın Bahçeli'nin ifadesiyle zillet benim de ifademle illet ittifakı. AK Parti, Erdoğan karşıtlığı üzerinden kendilerine göre bir yapılanma içindeler. 94'den bu yana AK Parti'yi çökertememenin bir neticesidir. Ben inanıyorum ki halkım cumhur ittifakına sahip çıkacaktır. Tıpkı 15 Temmuz darbe girişiminden sonra 7 Ağustos'ta Yenikapı ruhu inşa edelim dedik. Cuma akşamına kadar Bay Kemal gelmeyeceğini bildirdi. Kendisine içeriden ve dışarıdan öyle baskılar yapıldı ki Yenikapı'ya gelmeye son anda karar verdi. Daha sonra 'Yenikapı ruhu yoktur' dedi. Ama biz Cumhur ittifakının temellerini o zaman atmış olduk. 24 Haziran ve ondan sonraki süreçte bu ittifakı devam ettiriyoruz. Cumhur ittifakını pazara kadar değil mezara kadar devam ettirmeyi umuyoruz.
Biz sayın Bahçeli ile ortak mitingler de yapacağız. Bazı illerde yapacağız. Çok olmayacak ama yapacağız. Ben burada halkıma özellikle iki önemli done veriyorum. Bir AK Parti'yle MHP'nin azami müşterekleri vardır. Geçmişten bugüne ve geleceği. Ey benim sevgili milletim, acaba bu CHP, HDP, İYİ Parti, Saadet Partisi. Bu dörtlünün bırakın azami müştereğini acaba asgari müşterekleri var mı? Yani en az şu konuda müşterek yanları vardır diyebileceğiniz var mı? Örneğin Saadet Partisi'yle HDP arasında veya İYİ Parti ile HDP arasında olabilir mi? CHP ile HDP arasında müşterekler olabilir. Fakat bunlar basit menfaatler uğruna terör örgütünün başındakileri bile savunur hale geldiler. Edirne'deki yatan kişiyle ilgili. Bu kişi terörist başını savunan, onun yanında Diyarbakır'da 53 vatandaşımızın ölümüne neden olan kişi. Bu kişi adeta suça davet çıkardı. Bunun neticesinde şu andaki konumundadır. İkide bir İmralı'nın anıtını dikmekten bahsediyor. Neyin anıtını dikiyorsun? Bu ülkede her tarafı bunlar kan gölüne çevirmişler.
Bu dört parti biraraya gelmiş olabilir. 20 çürük yumurtadan bir tane sağlam yumurta olmaz. Biz vatanseverlikte, milliyetperverlikte azami müşterek olarak tek millet, tek vatan, tek bayrak, tek devlette bizim zaten MHP ile farklı bir yanımız yok. Bu HDP denilen sözde partinin bizim bayrağımızla yakından uzaktan bir alakası var mı? Bunların bizim İstiklal Marşımızla alakamız var mı? Bunlar kongrelerinde bizim bayrağımızı hiç açmadılar. Zar zor ufak bir bayrağımızı yeni yeni koymaya başladılar. Biz o İstiklal Marşımızla o terör örgütünü çökerttik.
AK Parti düşmanlığı şu anda bunların en önemli hedefi. AK Parti'yi nasıl batıda kaybettiririz. Güneydoğu'da, Doğu'da kendileri açısından biz nasıl kazanırız. Teröre mesafe koymayan bu dörtlü çeteye şunu hatırlatıyorum, er ya da geç eriyeceksiniz, biteceksiniz. Bu millet sizi affetmeyecek. Kürt kardeşlerimiz kayyumlar sayesinde belediyede hizmet gördü. Diyarbakır'da bunu göreceksiniz. Batıda ne varsa orada o oldu. Şırnak gibi yerde aynısı oldu. Oradaki belediyeler devletten aldıkları paraları Kandil'e gönderdiler. Kayyumlarla bütün bunları şu anda aştık. Buralar aydınlatma görmezdi. Ey benim Kürt kardeşim gene bu oyuna gelecek misin? Butün bu hizmetler size marifet iltifata tabidir anlayışıyla bunu ortaya koyanları herhalde yalnız bırakmayacaksınız. Ki bu yolculuk 31 Mart'tan sonra devam etsin.
Bizim vatanperver olanları işbaşında tutacağız. Ben istiyorum ki, demokrasi ve demokratik ortamda özellikle Güneydoğu'da yaşayan vatandaşlarımızla adımlarımızı atalım. Açık söylüyorum, teröre bulaşmış olanlara asla müsaade etmeyiz. Teröre bulaşmışlarsa kayyum atarız. AK Parti olarak bizler güçlenerek yolumuza devam edeceğiz. Bursa'da muhteşem bir miting yaptık. Cumhur ittifakı olarak Yenişehir Belediyesi'nde MHP'li bir arkadaşımız aday oldu, belediye başkanımız meclis üyesi oldu. Böyle bir anlaşma ruhu oldu.
Odalar ve Borsalar Birliği'nden istihdam sözü aldık. Bu işi takip edeceğiz. Henüz bir adım atılmadı. Şu anda uygulamaya geçmesini bekliyorum. Bilemiyorum onlar da seçimi mi bekliyorlar. Oradan gelecek netice bizim için önemli. Bir taraftan yavaş yavaş turizm mevsimine göre gidiyoruz. Tüm hizmet sektörü ciddi bir inşallah patlama yaşayacak.
Hakemlik olayına çok girmek istemem. VAR sistemi eğer bir kontrol mekanizması olarak onu da kontrol eden ayrı bir mekanizma kurulursa faydalı olacağına inanıyorum. Bunu özellikle güreşte benzer sistem başladı, futbolda acaba olmaz mı, hep bu konuşulurdu. Şimdi futbolda da olmasını, bazı hatalar yanında ağırlıklı olarak faydasına inanıyorum. O telaş içerisinde hakem gelip, bakıp acaba orada doğru kararı verebildi mi? Şimdi eğer bir chack balans sistemiyle ayrı bir hakem heyeti olabilirse, takip ediyorsa hata payı orada adeta sıfıra doğru düşebilir. Çünkü kolay değil bu iş. Bir hata penaltı getirir. Bir hata penaltısını elinden alabilir. Bunlara tabii hakikaten o takıma gönül veren isyanlar isyan etti gibi yöneticileri de isyan ediyor."