Suriye’ye Fırat’ın doğusuna yönelik harekat için hazırlıklarını tamamlayan Türk Silahlı Kuvvetleri sınırı geçmek için emir beklerken Ankara ile Washington arasında görüşmeler dün sonlandı. Milli Savunma Bakanlığı 3 gün süren çalışmaların dün sonlandığını duyurdu. Bakanlıktan yapılan açıklamada şunlar kaydedildi:
“Türkiye’nin güvenlik endişelerini giderecek ilk aşamada alınacak tedbirlerin bir an önce uygulanması, bu çerçevede, Güvenli Bölge tesisinin ABD ile birlikte koordine ve yönetimi için Türkiye’de Müşterek Harekât Merkezi’nin en kısa zamanda kurulması, müteakiben, güvenli bölgenin bir barış koridoru olması ve yerinden edilmiş Suriyeli kardeşlerimizin ülkelerine dönmeleri için her türlü ilave tedbirin alınması konularında mutabık kalınmıştır.”
Görüşmelerin devam ettiği saatlerde ABD basını Türkiye’nin sınır boyunca 35-40 kilometre derinliğinde bir güvenli bölge istediğini, Washinton’un ise buna itiraz ederek 6-15 kilometre derinlik ve 140 kilometre uzunluk formülünü masaya getirdiğini yazdı. Ayrıca iki ülkenin olası bir güvenli bölgenin kontrolünü birlikte sağlama konusuna yeşil ışık yaktığını duyurdu. Görüşmelerin ardından yapılan açıklamada bu konulara ilişkin detay verilmedi. Görüşmelere temkinli yaklaşan uzmanlar, ABD’nin güvenli bölge planının, Türkiye’den daha çok PKK’yı korumayı öncelediğini belirtti. 1991’de ‘Kürtleri Saddam’dan koruma’ bahanesiyle Kuzey Irak’a konuşlanıp bölgeyi ‘özerkleştiren’ Çekiç Güç’ü hatırlatan uzmanlar uyardı: “İkinci Çekiç Güç olmasın!”
Genelkurmay İstihbarat Dairesi eski Başkanı emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin: “Güvenli bölge ABD’nin istediği ile sınırlı kalırsa Türkiye için bölgede büyük bir tehdit yaratmış olur. Şu anda biz güneyimizde bir PKK, bir terör devleti istemiyoruz diyoruz. ABD de ‘Tamam sizin güvenli bölgeye ihtiyacınız var ama benim istediğim gibi olsun, bunları biraz güneye çekelim’ diyor. Yani aslında ABD, bölgede bir Kürt devleti inşa etmeye çalışıyor. ABD ayrıca, Kobani, Kamışlı gibi yerlerin güvenli bölge içine alınmasını istemiyor. ABD’nin öne sürdüğü seçenek, bizim geleceğimize yönelik bir tehdit. Bizim amacımız ise Rakka’dan gelip Halep’e giden, Halep’ten de Lazkiye’ye ulaşan yolu kontrol altında tutmak.”
“Türkiye orta vadede bu işi tamamen yok etmeyi planlıyor. ABD’nin söyleminde ise kontrol ABD’de oluyor ve Türkiye bu işe karışmıyor. ABD’nin önerdiği güvenli bölge planı, Türkiye’yi korumaktan çok, kurulmak üzere olan bir Kürt devletini korumayı öngörüyor. Buna aslında ikinci ‘Çekiç Güç’ diyebiliriz. Türkiye o kontrollü bölgelerden biri olacak ve istedikleri gibi at oynatacaklar. Fransızlar, Almanlar, NATO’dan gelecek bir grup. Dolayısıyla aslında kurulmak istenen Türkiye’ye karşı büyük bir tuzak var. O yüzden ülkemizin bu konuda çok dikkatli olması gerekiyor. Bu tuzağı gidip o bölgeyi tamamen dağıtarak engelleyebiliriz. Hendek savaşları sırasında Türkiye’de kurtarılmış bölge yaratma imkanları kalmadığını görünce, Suriye’ye asıldılar. Bu bölge onların son şansı. Eğer kaybederlerse bu fırsatı bir daha yakalamaları mümkün değil. AB, ABD’nin İsrail’in himayesinde Türkiye- Kürdistan çatışması umarım olmaz. Türkiye’nin ikinci bir Çekiç Güç’e müsaade etmemesi lazım.”
“Oraya dünya kadar silah yığdılar. 10 yıl sonra genişlemek isteyecekler. Gerekli önlemler alınmazsa 8-10 yıl sonra Türkiye’nin güney sınırına doğru yeni bir terör dalgası başlayabilir. Türkiye bu sefer bunlarla savaşmak durumunda kalır. Çok daha büyük bedeller ödenir.”