İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, gazeteciler Hadi ve Süleyman Özışık hakkında "hakaret", "iftira" ve "örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım"dan suç duyurusunda bulundu.
Soylu'nun avukatı Uğur Kızılca'nın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği dilekçede, organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker hakkında daha önce suç duyurusunda bulunulduğu, firari Peker'in iş birliğinde olduğu kişilerin tespit edilmesinin istendiği hatırlatıldı.
Peker'in 18 Mayıs'ta sosyal medya hesabından, başlatılan soruşturmaları sulandırma, kamuoyunda kendi lehine algı oluşturma çabasıyla Hadi Özışık ile yaptığı telefon görüşmesine ilişkin 2 video yayınladığı anlatılan dilekçede, şüphelinin görüntüleri, Soylu tarafından sözde aracı gönderildiği iddiasını ispatlamak için yayımladığını ifade ettiği bildirildi. Soylu'nun avukatının sunduğu dilekçede, şunlara yer verildi:
Ancak buna rağmen videoda Hadi Özışık'ın müvekkilimin ismini, tanışıklığını kullandığı, video içeriğiyle ilgili yönlendirmeler yaptığı görülmektedir. Yine video içeriği incelendiğinde bu videoların önce bundan yararlanacak olan terör örgütleri mensuplarına, bunlarla iş birliği halinde olan bazı siyasilere ve firari şüpheliyle iş birliği halinde olan kişilere servis edildiği anlaşılmaktadır. İş bu dilekçenin hazırlanması sırasında şüpheli Hadi Özışık müvekkilimin bilgisinin olmadığını, müvekkilimin isminin kullanıldığını kabul eden bir özür beyanı yayımlamıştır. Ancak bu özür beyanı şüpheli hakkında iddia ettiğimiz suçtan kurtulması için yeterli bir sebep değildir."
Suç duyurusu dilekçesinde, şüpheliler hakkında gerçeğe aykırı iddialarda yer alan hakaret ve iftiralarla ilgili soruşturma yapılarak delillerin toplanması ve ceza davası açılması talep edildi.
Hadi Özışık, Peker ile yaptığı görüşmeden Bakan Soylu'nun haberi olmadığını belirterek özür diledi. Bir mesaj yayımlan Özışık, şunları söyledi:
"Sn. Süleyman Soylu ile yıllardır süregelen bir hukukum var. Sedat Peker'i de tanırım. Yayınladığı videoların maksadını aşmaya başladığını düşündüğümden dolayı kendisiyle birkaç görüşme yaparak, sakinleştirmeyi ve Türkiye'nin gündemini meşgul eden bu tatsız durumu nihayete erdirmesini sağlamaya çalıştım.
Bu görüşmelerden Sayın Soylu'nun haberi ve bilgisi yoktu olamazdı da. Peker ısrarla tavrını sürdürünce 'haklısın' diyerek konuyu kapatmak durumunda kaldım. İyi niyetle aldığım inisiyatifin olumsuz sonuçlarının sorumluluğu da şahsıma aittir. Sayın Soylu'nun da ifade ettiği gibi kendisiyle bu konuda ne şahsımın ne de kardeşimin hiçbir irtibatı olmamıştır."