Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Türkiye’nin terörle mücadelede başka bir safhaya geçmesi gerektiğini belirterek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın düşünce ve direktiflerinin de bu yönde olduğunu açıkladı. Bir grup gazetecinin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Bakan Güler’in açıklamaları şöyle:
Terörle mücadele, 40 yıldır Türkiye’nin önünde engel. Terörle mücadele var ama asıl bizi ilgilendiren teröristle mücadele. Terörle mücadele bütün devlet kurumlarının görevi. Herkes biliyor ki, bu mücadele yapılmak zorunda. Türkiye'yi en kısa zamanda terör belasından kurtarmamız gerekiyor. Cumhurbaşkanımızın direktifleri de bu yönde. Son 5-6 yıldır bir plan dâhilinde mücadelemiz sürüyor. Güvenlik kilidini kapatmadan ve Irak’ın kuzeyi teröristlerden arındırılmadan mücadelemiz sona ermeyecek.
Sınırlarımız boyunca 30-40 kilometre derinliğinde bir güvenlik koridoru oluşturma kararlılığımız tam. Her zaman söylediğimiz gibi, bizim hiçbir ülkeyle sorunumuz yok, hiçbir ülkenin toprağında gözümüz yok. Teröristleri sınırların en az 30-40 kilometre uzağında tutarsak milletimiz de, hudutlarımız da güvende olur. Neden 30-40 kilometre. Çünkü teröristlerin yerleştiği ve ülkemize elindeki imkânlarla tehdit olabileceği mesafe bu. Sayın Cumhurbaşkanımızın çizdikleri çerçeve doğrultusunda bu yaz Irak sınırımızı güven altına alacak çemberi tamamlayarak, terör meselesini sorun
olmaktan çıkartacağız.
Pençe-Kilit Bölgesi'nde her tepe 2-3 katlı mağaraya dönüştürülmüş, içerisinde de 6 aylık yiyecek, içecek ve her türlü mühimmat stoklanmış durumdaydı. Biz bunları teker teker temizledik ve temizlemeye devam ediyoruz. Mehmetçik zorlu hava ve arazi şartlarında mücadelesini kahramanca sürdürerek, teröristlerin hareket alanlarını kısıtladı. Bu sene, önce Pençe-Kilit tamamlanacak ve operasyonlar pençe bölgesinden ihtiyaç olan yerlere doğru genişletilecek.
Önümüzdeki günlerde Bağdat’ta Iraklı muhataplarımızla bir kez daha bir araya geleceğiz. Onlar da açıklamalarında PKK’nın kendileri için bir tehlike olduğunu vurguluyor. Terör örgütü PKK, Irak’ın kuzeyinde yüzlerce köyü boşaltmış, köylüleri yerlerinden etmiş durumda. Biz 2 yıl önce “Irak ile ortak harekât merkezi kuralım” dedik, kendileri de buna olumlu yanıt verdiler ama henüz bu konuda bir adım atamadık. Bağdat’taki toplantıda bu konu da yeniden gündemimizde olacak. Terörle mücadele, Irak’ın kuzeyinde terör örgütü PKK tarafından yerinden edilmiş köylülerin güvenlik ve huzuru için de elzemdir.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin etkili operasyonları sonucunda artık 10-15 yıl önceki bir Kandil yok, burada barınamayacağını anlayan teröristler daha güneydeki Asos bölgesine gittiler. Ama biz Asos bölgesinde de tespit ettiğimiz terör unsurlarını vuruyoruz. Kandil’in bazı bölgelerinde teröristlerin bulunduğunu biliyoruz. Bizim için yer isimlerinin önemi yok. Teröristler nerede yuvalanıyorsa bilin ki Mehmetçik gerekeni yapacaktır. Hiçbir yer onlar için güvenli değil.
(ABD ve Rusya’nın sınır ötesi harekatları bakışı) Ülkemizin güvenliği söz konusu olduğunda biz hiç kimseye bir şey sormuyoruz ve gereğini yapıyoruz. Hiç kimse aklından çıkarmasın ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti büyük bir devlettir. Kimseden icazet almadık, almayız. ABD’nin DEAŞ’la mücadele bahanesiyle PKK/YPG/SDG terör örgütüne desteği devam ediyor. Bir terör örgütüyle başka bir terör örgütü kullanılarak mücadele edilmez, terörle mücadele teröristle yapılmaz. DEAŞ terör örgütüyle, göğüs göğse mücadele eden tek ordu biziz. ABD’ye DEAŞ terör örgütü ile mücadeleyi beraber yürütme teklifimizi sürekli yineliyoruz.
(Emekli askerlerin harekatlara ilişkin açıklamaları) TSK, geçmişte yürütülen 'sınırlı hedefli ve süreli' askeri harekâtların yerine bugün artık 'sürekli ve kapsamlı operasyonlar' gerçekleştiriyor. Geçmişte yaşanan büyük terör saldırılarını unutmadık. Yurt içinde terörle anılan birçok yeri temizledik. Ancak teröristlerin sınırlarımızın ötesinde yuvalanarak, saldırılarına devam etmesi üzerine terörle mücadelede konsept değişikliğine giderek terörü kaynağında yok etmeye başladık. Biz, “Bütün zorlukları biz yaşayacağız ama yurt içinde hiçbir vatandaşımıza sıkıntı yaşatmayacağız” prensibiyle hareket ediyoruz. TSK; Kara, Deniz ve Hava unsurlarıyla mücadelesini etkin ve kararlı şekilde sürdürüyor. Amfibi taburlarımız bile komando taburlarımızla yan yana mücadele ediyor. Büyük bir fedakârlık var. Bu arada televizyonlarda operasyonlar başta olmak üzere askerî konuların halkımızın kafasını karıştıracak şekilde konuşulmasını, tartışılmasını doğru bulmuyoruz. Bu konuda bir düzenleme yapılması konusunda çalışıyoruz.
Bağdat yönetimi Ovaköy’e kadar gelecek olan Kalkınma Yolu Projesi’ni hayata geçirmeyi çok istiyor. Biz de istiyoruz. Irak’ın geleceği de bu Kalkınma Yolu’ndan geçiyor. Bu konu da Bağdat’taki toplantıda ele alınacak.
Akıllı telefonlar hayatı kolaylaştırdığı kadar istihbarat açısından zafiyet doğuran yönleri de var. Biz bu konuda gerekli tedbirleri aldık, alıyoruz. Operasyon ve birlik emniyeti için güvenlik ve disiplinden taviz vermemiz mümkün değil.
Hudutlarımız, halkımızın güvenliği için çok yönlü tedbirlerle korunuyor. Hudut birliklerimizin kabiliyetlerini günden güne geliştirirken, hudut hattımızda teknoloji yoğunluklu sistemler de etkin şekilde kullanılıyor. Kamuoyunun yakinen tanıdığı birisi bize mektup yazarak, “Ya görevinizi yapın, ya da istifa edin” dedi. Ben de dedim ki, şimdi hemen bu kişiyi arayın, “Eğer hudutlar delik deşikse istediğin zaman bir karakola gel. Bir geceyi orada Mehmetçikle beraber geçir, ertesi gün de istediğin videoyu da çek, istediğinle röportaj yap istediğin yerde yayınla. Ama geceyi orada geçireceksin” dedik. 10 günde bir bu şahsı arayarak, ne zaman geleceğini sorduk. Israrla arayınca, “Çok meşgulüm işlerim var” dedi. Ama biz aramaya devam ettik ve en sonunda “Ben hudutlarımızın emniyetli olduğuna inandım” dedi. Bir türlü davetimize icabet etmedi.
Yunanistan ile karşılıklı pozitif gündeme odaklandığımız bir dönemdeyiz. Bu pozitif diyaloğun sürdürülmesinin yanı sıra, çözüm odaklı bir yaklaşımla, dürüst ve yapıcı bir ilişki tesis etmenin iki ülke de yararına olacağına inanıyoruz. Bu bakımdan Güven Artırıcı Önlemler toplantılarını önemsiyoruz. Bu toplantılar, taraflar arasında diyaloğun sürdürülmesi açısından önemli bir fırsat. Bir sonraki toplantı nisan ayı sonunda Atina’da gerçekleştirilecek. Türkiye olarak adımlarımızı bu çerçevede atıyor, bununla birlikte millî menfaatlerimizden taviz vermeme konusundaki kararlılığımızı sürdürüyoruz.
F-16 talebine ilişkin ABD tarafından gelen teklif mektubuyla ilgili çalışıyoruz. 23 milyar dolarlık proje ama paketin hepsini alacağız diye bir şey yok. Türkiye’nin menfaati neyse onu yapacağız. F-16’ların üretilmesi ve modernizasyonun Türkiye’de yapılması için görüşmeler devam ediyor. F-35 konusunda ödediğimiz parayı geri alabileceğimizi düşünüyorum. Bu konuda da görüşmeler sürüyor.
Bizim KAAN’a odaklanmamız lazım. EUROFIGHTER uçaklarını alma konusunda girişimler sürerken, bu çerçevede müttefiklerimiz, ittifakın ruhuna ve ortak güvenlik perspektifine uygun karar alması doğru olacak. İngiliz muhataplarımız Almanya’yı ikna için çalıştıklarını belirtiyorlar. Tüm derdimiz caydırıcı bir güç oluşturmak. Biz kimseyle mücadele istemiyoruz, kimsenin toprağında gözümüz yok. Ama kendimize ait bir çakıl taşını da kimseye vermeyiz. Türkiye bambaşka ufuklara gidiyor. Caydırıcılık anlamında her şeyi yapmaya devam edeceğiz.
MİT başta olmak üzere emniyet birimlerinden gelen yeni bilgi, belgeler ışığında adli ve idari işlemleri tereddütsüz ve tavizsiz yürütüyoruz.
(Rum kesiminden Gazze’ye deniz yardımı koridoru oluşturulması) Biz Gazze’de yaşanan trajedinin azaltılması konusunda yapılacak her türlü faaliyeti olumlu karşılıyoruz. ABD öncülüğünde başlatılan bu inisiyatif de bu aşamada insani bir faaliyet gibi gözüküyor.
Biz de yapılanları yakından takip ediyoruz.