Kahire ile yaptığı korsan anlaşmayla Türkiye’nin Mavi Vatan’ını işgale kalkışan Yunanistan, Türk donanmasının net cevabı karşısında sessizliğe büründü. Sismik araştırma gemisi Oruç Reis’i fırkateynler eşliğinde Mısır-Girit arasına gönderen Ankara’nın karşısına ne Atina ne de destekçisi ülkeler çıkabildi. Gemilerin bölgeyi terk etmesi için Türkiye’ye ‘süre veren’ Yunan tarafı, isteğinin gerçekleşmediğini görünce yine Avrupa ve NATO’ya yardım çağrısı yaptı. Masadaki işgal hamlesini sahada göstermeye cesaret edemeyen Yunanlılar, Antalya sahilinden 250 kilometre güneydeki Oruç Reis’i 6 korvet, 6 fırkateyn, bir de denizaltının koruduğunu iddia ederek kendi kamuoylarına ‘düşman çok güçlü’ mesajı vermekle yetindi. Kaş-Meis hattında ATAK helikopterlerinin cirit attığı, Türk SİHA’larının Akdeniz açıklarını sürekli taradığı ve F-16’ların her an teyakkuz halinde olduğu mavi cephe, Atina tarafının psikolojik yenilgisiyle sonuçlandı.
Yaşananları yorumlayan emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, Yunanistan’ın bir inandırıcılığı kalmadığına dikkat çekerek, “Türkiye bölgedeki üstünlüğünü gösterdi. Benim orada beklediğim ciddi bir silahlı çatışmaya varacak bir gerginlikti. Türkiye ile büyük bir gerginliği ve sonu silahlı çatışmaya varacak bir süreci Yunanistan’ın göze alamadığı ve yönetemediği görüldü” dedi. Türkiye’nin ‘savaşı kazandığını’ söyleyen Gürdeniz, şunları dile getirdi:
Atina, askeri ve diplomatik olarak Ankara karşısında çok büyük bir yenilgi aldı. Çünkü Türkiye’yi gereksiz yere aldattı. ‘Uluslararası Adalet Divanına gideceğiz’ dedi; sonra Mısır’la uluslararası hukuka uygun olmayan oldubitti bir anlaşma yaptı. Bu çereçevede hileli diplomatik hareketinden sonra askeri gücünü kullanamadı. Askeri güç ve diplomatik güç bir arada olmazsa bir işe yaramaz. Türkiye ne yapıyor, sahasını ilan ediyor, gerektiğinde o sahaya askeri gücünü de koyuyor. İşte Yunan bunu başaramadı.”
“Yunanistan fiili bir müdahalede bulunmaya cüret ederse o şartlar altında Oruç Reis’in yanındaki savaş gemilerinin müdahalesi kaçınılmazdır. Uluslararası örf, adet, çatışmayı önleme tüzüğü vardır. Buna savaş koşullarında bile riayet edilir. Uluslararası hukuk ve nezaketten kaynaklanır. Gemilerin açık deniz alanlarında birbirlerine saygı duyarak yaklaşmaları gerekir. Burada gergin bir durum olduğu için Yunanistan bunu bozmak için elinden gelen gayreti gösterecektir. Türkiye’nin burada gemiye fiziki bir zarar gelmeyecek tarzda önlemler alarak bu tip faaliyetleri caydırması gerekir. Zaten savaş gemilerimizin varlığı da onun içindir.”
Komuta karargâhı, suların iyice ısındığı saatlerde Doğu Akdeniz merkezli bir toplantı gerçekleştirdi. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Genelkurmay Karargâhı başta olmak üzere kuvvet komutanlıkları ve bölgedeki birlik komutanlarına video telekonferans yöntemiyle bağlanarak son durum bilgisi aldı. Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Ümit Dündar, Hava Kuvvetleri Komutanı Hasan Küçükakyüz ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Adnan Özbal’ın video telekonferans yöntemiyle katıldığı toplantıda Bakan Yardımcıları Yunus Emre Karaosmanoğlu ve Alparslan Kavaklıoğlu da hazır bulundu. Birlik komutanlarından bilgi alarak onlara talimat veren Bakan Hulusi Akar, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanlarında sismik araştırma yapan MTA Oruç Reis gemisine Deniz Kuvvetleri tarafından refakat ve koruma sağlandığını hatırlattı. Türkiye’nin deniz yetki alanlarındaki menfaatlerini korumak için gerekli tüm tedbirlerin alındığını vurgulayan Akar, “Türkiye, Kıbrıs dahil Mavi Vatan’daki hak-alaka ve menfaatlerini korumakta azimli, kararlı ve muktedirdir. Doğu Akdeniz’de Türkiye ve KKTC’nin yer almadığı hiçbir projenin yaşama şansı yoktur. Bölgede hiçbir oldubittiye izin verilmeyecektir” dedi.
Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’nin, Birleşmiş Milletler’e (BM) bildirdiği Doğu Akdeniz’deki deniz sınırları içinde, Oruç Reis sismik araştırma gemisinin faaliyet yürüttüğü bölgeyi gösteren haritayı paylaştı. Dışişleri Bakanlığı İkili Siyasi İşler ve Denizcilik-Havacılık-Hudut Genel Müdürü Büyükelçi Çağatay Erciyes, sosyal medya hesabındaki paylaşımında Yunanistan’ın Meis adasından kaynaklı iddialarına da net cevaplar verdi. Büyükelçi Erciyes şunları yazdı: “Yunanistan ana karasına 580 kilometre uzaklıktaki Kastellorizo (Meis) adlı 10 kilometrekarelik Yunan adası nedeniyle Yunanistan, 40 bin kilometrekare deniz yetki alanı talep ederek, Oruç Reis’i durdurmaya ve Doğu Akdeniz’i Türkiye’ye kapatmaya çalışmaktadır. Yunanistan’ın bu iddiası uluslararası hukukla bağdaşmıyor. Bu maksimalist iddia, uluslararası hukukla uyumlu değildir, hakkaniyet ilkesine aykırıdır. Ancak Yunanistan, Avrupa Birliği ve ABD’den bu iddiayı desteklemesini ve Türkiye’ye, meşru hidrokarbon faaliyetlerini durdurması için baskı yapmasını istiyor. Bu kabul edilebilir ve makul değildir. Bu ülkeler bunun yerine Yunanistan’dan adaletsiz, haksız ve absürt iddialarına son vermesini istemelidir. Bölgede gerilim yaratan Türkiye değil, bu tür maksimalist iddiaları nedeniyle Yunanistan’dır.”
Yunanistan’ın bölgede tahrik edici adımlarının uluslararası hukukta sonuçları olacağını söyleyen Doç. Dr. Emete Gözügüzelli, gelişmelere ilişkin şu yorumu yaptı: “Atina, tek yanlı olarak sözde iddia ettiği deniz sınırlarıyla baskı ve zorlama adına deniz alanlarında izlediği tahripkar durum tamamen uluslararası deniz hukukuna aykırıdır. Çünkü deniz hukukunda işbirliği ruhu sarihtir. Yarı kapalı coğrafyada devletlerin bu şekilde davranması beklenir. Fakat Yunanistan müzakerelerden kaçınan, işi tamamen şiddetle çözme yönünde tahrik edici adımlar gösteriyor. Durumu daha da kötüleştiren adımlarla bu süreci ilerleten bir duruştadır. Türkiye’nin belirlediği deniz sınırlarının üzerine Yunanistan, Mısır’la sözde sınır belirlemeye çalışarak Türkiye’yi bu coğrafyada yok sayma girişimindedir. Durumu kötüleştirici ve tehlikeye atacak bir yaklaşım sergilemektedir. 1982 sözleşmesinin 74. ve 83. maddelerinin 3. fıkrası gereği kendisine uluslararası bir sorumluluk yüklenmesi ihtimalini artırmaktadır. Yunanistan’ın istikşafi görüşmelerden sakınması, adalara etki unsuru tanıması, diğer devletlerin haklarını gözardı etmesi, bunlar zaten hukuka aykırı adımlar. Sadece bunlar bile uluslararası sorumluluk doğuracak nitelikte.”
Oruç Reis, Doğu Akdeniz’deki araştırmalarını sürdürüyor. Antalya’nın güneyinde Kıbrıs’ın batısı, Rodos’un doğusu ve nihai olarak Türkiye’nin Libya-Mısır deniz yetki alanı sınırına uzanacak iki ve üç boyutlu sismik araştırma çalışmalarını Türkiye’nin MEB’i olan Anadolu kıta sahanlığı sınırları dahilinde icra ediyor. Oruç Reis, Kıbrıs batısında 31 derece doğu boylamından batıya doğru Türkiye-Libya deniz yetki alanı sınırlarının yer aldığı 26-27 derece doğu boylamı ortasına kadar TPAO ruhsat sahalarındaki toplam 16 parselde araştırma yapacak. Söz konusu 16 parselin 9’u Türkiye’nin 2011’de ruhsatlandırdığı parselleri, 7’si Türkiye-Libya anlaşmasına konu ruhsat sahalarını içeriyor. Dün sabaha karşı araştırma sahasına kablo atarak faaliyetlerini başlatan Oruç Reis, saatte 8 kilometre hızla ilerliyor ve deniz tabanından veri topluyor. Oruç Reis’in verileri, bölgedeki petrol ve doğalgaz yatakları dahil tüm yer altı zenginliklerini içerdiği gibi, Anadolu kıta sahanlığının Akdeniz ve Ege uzantılarına ilişkin de değerli bilimsel veriler üretiyor. Elde edilen sismik verilerin işlenmesiyle birlikte bölgedeki petrol ve doğal gaz yatakları tespit edileceği gibi, Türkiye MEB sahasını işaret eden Anadolu kıta sahanlığı coğrafi sınırlarına ilişkin de net bilimsel veriler ortaya konulacak.
-Yunanistan Başbakanı Kyriakos Miçotakis, Cumhurbaşkanı Katerina Sakellaropoulou ile Doğu Akdeniz konulu bir ‘kriz’ görüşmesi yaptı. Miçotakis, dün öğlene kadar siyasi liderlerle de telefon görüşmelerini sürdürdü. Atina, Avrupa Birliği’ne de Dışişleri Konseyi’nin olağanüstü toplanması çağrısı yaptı.
-AB Komisyonu Sözcüsü Peter Stano, “Doğu Akdeniz’deki sorunları çözmek için diyalog ve irtibat içinde iyi komşuluk ilişkileri ve uluslararası hukuka uygun davranılması gerekiyor” şeklinde demeç verdi.
-NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel telefonda görüştü.
-Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) Baf kenti yakınlarındaki hava üssüne dün Rafale tipi iki Fransız savaş uçağı ile C-130 tipi bir nakliye uçağı indi. Rum lider Nikos Anastasiadis ile Fransız Cumhurbaşkanı Macron arasında geçtiğimiz ay Paris’te imzalanan savunma işbirliği anlaşması gereği Fransız ordusu, Rum deniz limanları Limasol ve Larnaka’da da keşif yaptı. Askeri birlikler ayrıca, Fransız donanmasının konuşlanacağı Mari Limanı’ndaki çalışmaları denetledi.
-Rodos adası açıklarında içinde 2’si Türk 3 kişinin bulunduğu özel bir tekneye Yunan deniz unsurları tarafından ateş açıldığı iddia edildi. Gelişme sonrası olay yerine 112 Acil Sağlık Personeli ile birlikte 4 Sahil Güvenlik Botu ve 1 Sahil Güvenlik Dalış Timi sevk edildi. Saldırıda teknede bulunan 1 Türk vatandaşının hafif yaralı, 1 Suriye vatandaşının kolu kırık, 1 Türk vatandaşının da ağır yaralı olarak Marmaris’e götürülerek hastaneye sevk edildiği duyuruldu.