Türkiye’de işletmeler finansman ihtiyaçlarının ancak yüzde 40’ını öz kaynaklarıyla karşılayabiliyor. Geri kalan yüzde 60’ı için bankaların kapılarını çalmak zorunda kalıyor. Bu durum işletmelerin karlarının yüzde 50-60’ını finansman gideri olarak bankalara kaptırması anlamına geliyor. Bir başka ifadeyle bankalar işletmelerin karlarının yarısından fazlasına ortak. Bu rant çarkından beslenen çevreler, faizlerin yükseltilmesi için yeniden sahnede. 24 Haziran seçimlerini fırsat bilen yabancı finans kuruluşları, Merkez Bankası’nın faiz yükseltmesi için kurları baskı aracı olarak kullanıyor. Ekonominin temel göstergelerinde bir sıkıntı olmamasına rağmen Türkiye; Gezi ve 17-25 Aralık kalkışmaları ile 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası maruz kaldığı ekonomik saldırıların benzeri bir operasyon ile karşı karşıya.
Türkiye’ye karşı yürütülen siyasi ve ekonomik algı operasyonlarından etkilenerek psikolojik tedirginlik yaşayan yerlilerin dövize yönelmesinin ülke ekonomisine maliyeti ise hep ağır oldu. Aşırı talep nedeniyle doların fiyatı iki kattan fazla artarken enflasyonu da çift haneye çıkardı. Petrol ithalatının dövizle yapılması nedeniyle kurdaki artış enflasyonu zıplattı.
Yerli gerçek ve tüzel kişilerin, dövizle herhangi bir ticaret yapmadığı veya borçlanmadığı halde sadece tedirgin edildiği için döviz satın alımı yapması, dövizin ateşine benzin dökülmesine neden oldu. Dövize gelen aşırı talep, Türkiye’de faiz oranlarının fahiş şekilde yükseltmesi için hükümete baskı yapan faiz lobisinin işini kolaylaştırdı.
İstanbul Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Dündar Murat Demiröz, dolarda yaşanan hareketliliğin spekülatif olduğunu doların şu anki gerçek değerinin 4.15 lira olması gerektiğini söyledi. Türkiye’nin konjonktürü olarak zor bir coğrafyada bulunmasının piyasalar üzerinde etkisi olduğunu belirten Demiröz, seçimlerden sonra piyasaların rahat nefes alacağı öngörüsünde bulundu.
Vatandaşın seçim öncesi fırsatı değerlendirme durumunun olmayacağına vurgu yapan Demiröz, şunları kaydetti: “Bazı yabancı gazeteler ile FETÖ yayınları yangını körüklemeye çalışıyorlar. Ama ateş olsalar cürümleri kadar yer yakar. Üç beş tane gazeteyle ‘dolara 5-7'ye gitti gidiyor’ gibi algılara kimse pirim vermez. Uluslararası gazetelerde zaten FETÖ ile bağlantılı. Yaygarayı yapıyorlar. Bunlara çok pirim vermemek lazım. Zaten onların istediği şey bu” diye konuştu.
İstinye Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yücel Kamar ise “Dövizdeki bozulmanın faiz artışına yol açarak diğer makro iktisadi göstergeleri de bozacağı ve içinde bulunduğumuz seçim atmosferinde bunun mevcut hükümet için olumsuz bir görüntü oluşturacağı hesap ediliyor kanaatindeyim. S&P’nin ve Moody’s’in durduk yere not güncellemeleri de bunu düşünmemize neden oluyor. İstikrarın sürmesi halinde dolardaki dalgalanmanın durulacağını düşünüyorum” dedi.
Döviz hesaplarında 250 bin TL-1 milyon TL karşılığı döviz bulunduran yerli gerçek kişilerin banka hesapları yüzde 44 artarken 1 milyon TL ve üzeri değerdeki döviz sahiplerinin hesapları yüzde 87 oranında artışla 22.9 milyar dolardan 42.8 milyar dolara çıktı. Bu artışta başı çekenler ise döviz hesaplarında 1 milyon TL ve üzeri değerde döviz bulunduran tüzel kişilerden oldu. 1 milyon TL ve üzeri değerde döviz bulunduran tüzel kişilerin hesapları son 5 yılda yüzde 45 arttı. Devlet kurumlarının döviz hesaplarında ise azalış görüldü.