15 Temmuz darbe girişimini başarıyla püskürten Türkiye, dış odakların ekonomik saldırılarına maruz kalıyor. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's'in iki ay önce Türkiye'nin kredi notunu düşürmesiyle başlayan süreç, bugünlerde dolar kurları ve diğer faktörler aracığıyla devam ettiriliyor.
Türkiye, 15 Temmuz gecesi İstanbul ve Ankara'da Fetullahçı Terör Örgütü'nün kanlı darbe girişimini saatler içinde başarıyla püskürttü. Hükümetin, polis güçlerinin ve milyonlarca vatandaşın topyekün karşı durduğu girişimin ardından Türk ekonomisi yara almadan yükselişini sürdürmeye devam etti. İlan edilen OHAL'den yatırımlar etkilenmezken, gündelik yaşantı içinde ticari faaliyetlerin de sekmediği görüldü. Tüm bu sürecin ardından dış odaklar düğmeye basarak, Türk ekonomisine darbe yapmaya çalışıyor.
'Türkiye'nin üye dahi olmadığı' kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor's, FETÖ'cü darbe girişiminin ardından dikkatleri çeken bir karar aldı. Adeta darbe girişimine hizmet eden kurum, Türkiye'de denetim mekanizmalarının zayıfladığı yönünde açıklama yaparak, Türkiye'nin kredi notunu BB+'dan BB'ye indirdi.
- Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Yani 'Ben bunu açıklarsam, acaba Türkiye'de yatırımlar durur mu?' S&P boşuna uğraşma, bizimle hele hiç uğraşma. Aynı şeyleri bundan önce de yaptınız tutmadı ve bugün de tutmaz. Kararlı bir şekilde yatırımlara nasıl devam edeceğimizi göreceksin."
15 Temmuz'un ardından Türkiye'de ekonomik faaliyetler tüm hızıyla sürerken, ABD'li uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's de skandal bir değerlendirmeye imza attı. Buna göre Moody's, yabancı yatırımcıyı korkutabilecek ve bu noktada yatırımlarını geri çekebilecek hamlesiyle Türkiye'nin kredi notunu düşürdü.
Yeni Şafak Yazarı Erdal Tanas Karagöl, kredi derecelendirme kuruluşlarının Türk ekonomisine yönelik saldırılarının ardından dikkati çeken bulguları
taşımıştı.
"Bu kuruluşların amacı belli: Ülke risk primini artırıp faizlerin yükselmesini dolayısıyla borçlanmayı ve diğer makroekonomik göstergeleri kötüleştirmek. Ancak millet bu oyuna gelmedi. Kimse parasını dolara çevirmedi ya da kimse banka kuyruklarına girmedi. Hatta millet dolarını bozdurup bankalara TL yatırdı."
15 Temmuz darbe girişiminin ardından 10 gün boyunca milyonlarca vatandaş, Türk ekonomisinin darbe girişiminden etkilenmemesi için çözüm yolu aradı. Bu kapsamda atılan adımı Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek açıkladı.
ABD'deki başkanlık seçimlerinden Donald Trump'ın zaferle ayrılması doları tüm dünyada tetikledi. Trump'ın ekonomide sıra dışı politikalar uygulayacağı beklentisi doları güçlendirirken, Amerikan Merkez Bankası'nın faiz artırma eğilimi nedeniyle sıcak para, ABD'ye yönelmeye başladı. Bu süreçle birlikte dolarda genel bir değer kazancı dikkati çekti.
Dolarda yaşanan bu yükselişin Türk ekonomisine etkisiyse daha sert gözlendi. Dolar son haftalarda tarihi zirvesini görürken, artışın bazı müdahalelerin ardından yavaşladığı fakat hemen ardından yine yüksek seviyelerde seyrettiği bildirildi. Bu sürecin fitilini ateşleyen ise Avrupa Birliği.
Türkiye'ye yönelik ikircikli bir tutum içinde olan ve yıllardır çeşitli engellerle Türkiye'nin AB üyeliğini baltalayan Avrupa Birliği, Türk ekonomisinin bu darbelerden etkilenmesi için yoğun çaba sarf etti. Türkiye'nin uluslararası ekonomi camiasında itibarsızlaşması için 'terör' ve 'kriz' söylemini pazarlayan AB'li yetkililer, kredi derecelendirme kuruluşlarının negatif değerlendirmelerini destekledi.
Türkiye'de de bu süreci destekleyen bir kesimin varlığı ortaya çıktı. 'Ekonomik boykot direnişi' sloganlarıyla harekete geçmesi planlanan kitlenin, Türk ekonomisine zarar vermesi planlandı. Günlük tüketimin azaltılmasının amaçlandığı ihanet hamlesi, halkın desteğini alamadan son buldu.
ABD Merkez Bankası'nın (FED) faizleri artırım beklentisi yaymasıyla başlayan dolardaki artış, faiz lobisine fırsat oldu. 2013 yılında Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı döneminde faizlerin 5,5 puan artırılmasını sağlayan lobi, dolar kurunun 3,02'lerden 3,40'lara taşınmasında yurtiçi alımlarını artırdı. Gezi olaylarıyla başlayıp 17/25 Aralık darbe girişimiyle sonuçlanan 6 aylık baskı döneminin ardından yapılan 5,5 puanlık rekor faiz artışına benzer bir beklentinin peşinde olan lobi, Ekonomik Koordinasyon Kurulu (EKK) öncesinde de 'Merkez Bankası faizi artırmalı' yaygarası koparmayı sürdürüyor.
Avrupa Parlamentosu (AP), yabancı yatırımcıları manipüle etmek ve Türkiye'ye yönelik algı oluşturmak için skandal bir oylama gerçekleştirdi. AB'nin Türkiye'yle müzakereleri dondurması gerektiğini ileri süren AP, iş dünyasını bu süreçte etkilemeye kalkıştı.
Avrupa Birliği üye ülkeleri, 15 Temmuz'dan buyana Türkiye'ye karşı sert bir tutum içinde. 15 Temmuz'da Türkiye'nin yanında durmayan ve yaşananları sadece izlemekle yetinen AB'li yetkililer, ekonomiye yönelik saldırının aktörü ve sözcüsü durumunda. Bu kapsamda en somut örnek Avusturya'da geldi. Avusturya Parlamentosu oy birliğiyle Türkiye'ye silah ambargosu uygulanması yönünde karar aldı.
AB'li diğer ülkelerinde benzer saldırılarla Türk ekonomisini ve sanayi sektörünü hedef alabileceği gündemde. Buna karşı hükümet yetkilileri önemli adımlar atıyor.
Dolardaki yükseliş ve ekonomik denklemlere yönelik saldırılar sürerken, Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş bugün kritik bir gelişmeyi ilk kez duyurdu.
Sosyal medya üzerinden Türk lirasını korumaya yönelik "Oyunu bozalım, dövizleri bozduralım" sloganıyla sosyal medyada başlatılan "#BozDoları" kampanyasına Türkiye genelinde vatandaşlar destek oluyor. Pek çok vatandaş ellerindeki dolarları bozdurmaya başladı.