Dr. Selçuk Bacalan / Kerkük Üniversitesi Öğretim Üyesi, ORSAM Türkmeneli Çalışmaları Uzmanı
Irak’ın etnik, dinî ve mezhebi dinamiklerinin temellerini barındıran Kerkük, son günlerde başta Irak olmak üzere uluslararası mahfilde tartışmalı ve siyasi çekişmeli vilayetlerinden biri haline gelmiştir. ABD’nin 2003’te Irak’ı işgal etmesiyle oluşturulan anayasayla da idaresi ve statüsü tartışmalı bir vilayet hâline getirilen Kerkük’teki siyasi ve askerî istikrarsızlık bugüne kadar devam etmektedir.
Irak’ta yapılan 2021 parlamento seçimlerinden sonra hükümeti kurabilmek için, Mukteda es-Sadr’ın dışındaki tüm Şii, Sünni ve Kürt siyasi güçlerden oluşan Devleti Yönetme Koalisyonu kurulmuş, koalisyonun ortak adayı Muhammet Şiya es-Sudani’yi başbakan seçtirmiştir. Söz konusu koalisyonda yer alan siyasi dinamikler arasında yapılan siyasi ittifaklar çerçevesinde Sudani’nin hükümet programını da oluşturmuşlardır. Sudani’nin başbakan seçilmesiyle birlikte oluşturulan hükümet programı da parlamento tarafından onaylanmıştır. Programın 13. Fıkrası, Kürt siyasi partilerin Ninova, Kerkük, Salahattin ve Diyala vilayetlerinde anayasal çerçeve içerisinde siyasi faaliyetlerin yapabilme hakkını vermiştir. Fıkrada sözü edilen bölgeler Irak Anayasası’nda tartışmalı bölgeler olarak geçmektedir.
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) hâkim siyasi partileri olan Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) de Devleti Yönetme Koalisyonu’nda yer almaktadırlar. Kürt siyasi partilerin çıkarları doğrultusunda yazılan fıkranın uygulanması için Başbakan Sudani, 6 Ağustos 2023’te bir açıklama yaparak Kerkük ve Türkmenlerin yoğun yaşadığı diğer tartışmalı bölgelerde 16 Ekim 2017 yılı öncesi Kürt siyasi partiler (KDP ve KYB) tarafından siyasi büro olarak kullanılmış olan binaların boşaltılması ve tekrar siyasi partilere verilmesi talimatını vermiştir. Talimat Irak’ın hassa vilayeti olan Kerkük’teki son olaylara sebep olmuştur.
Kerkük’teki son olayların tırmanmasına sebebiyet veren bir başka husus da Irak Parlamento, Vilayet ve İlçe Seçimleri Kanunu’nda yer alan 35. Madde’dir. Bu madde Birleşmiş Milletler’in (BM) desteği ve Kerkük bileşenlerinin uzlaşmasıyla yazılmıştır. Ancak Kürt siyasi partiler bu maddeye yazıldığı günden beri itiraz etmiştir. Kürtlerin itirazları ise, maddenin Kerkük’te yapılacak seçimlerde seçmen kütüklerinin incelenmesine dair bendinedir.
Mayıs 2023’te Irak’ın resmî gazetesinde yayınlanarak bu madde uygulamaya geçmiştir. Buna rağmen Kürt siyasi partiler Irak Yüksek Federal Mahkemesi’ne maddenin ilgası için itiraz dilekçesi vermiş, ancak 28 Ağustos’ta Irak Federal Mahkemesi söz konusu itirazı reddederek bendin uygulanmasına yönelik kararını vermiştir. Bu karar Kerkük’teki gerginliği yükseltici bir adım olurken, Kerkük’teki Ortak Operasyonlar Komutanlığı binasına ilişkin alınan karar ise gerginliğin bir patlama noktasına dönüşmesine sebep olmuştur.
16 Ekim 2017 tarihine kadar Kerkük Ortak Operasyonları Komutanlığı’nın bugünkü karargâhı, KDP’nin siyasi karargâhı olarak kullanılıyordu. Kerkük- Erbil yolu üzerinde stratejik bir konumda yer alan bina, 16 Ekim 2017 tarihinden sonra Irak merkezi hükümeti vilayetin güvenliğini sağlamakla görevlendirilen Kerkük Ortak Operasyonları Komutanlığı’nca kullanılmaya başlanmıştır. Kerkük’te Arap ve Türkmenler, istikrarın sembolü olan karargâhın Sudani’nin talimatıyla tekrar KDP’ye verilmesine karşı çıkmıştır. Aynı zamanda karargâhın önünde çoğunlukla Arap göstericilerden oluşan protesto gösterileri yapılmıştır. Protesto gösterileri gün geçtikçe kalabalıklaşarak Kerkük’ü Erbil’e bağlayan anayolun trafiğe kapanmasına sebebiyet vermiştir.
2 Eylül’de karargâha yakın olan ve Kürtlerin yoğun yaşadıkları Kerkük’ün Şorca semtinden hareket eden ve içlerinde silahlı kişilerin de olduğu söylenen bir grup KDP destekçisi, anayolun açılmasını isteyerek protestocularla tartışmaya girmiş, tartışma daha sonra silahlı çatışmaya dönüşmüştür. Protestocuların güvenliğini sağlamakla görevli olan güvenlik güçleri silahlı gruba karşılık vermesiyle 4 kişi hayatını kaybetmiş ve aralarında polislerin de olduğu söylenen yirmiye yakın kişi yaralanmıştır. Olay yerinde göstericilere ait araçlar da ateşe verilmiştir.
Kerkük’te yaşanan olayların yatıştırılması için Sudani, silahlı kuvvetler başkomutanı sıfatıyla Kerkük Polis Müdürlüğü’ne, sokağa çıkma yasağının uygulanması talimatını vermiştir. Sokağa çıkama yasağına uymayan bir kısım Kürt gösterici güvenlik güçlerince gözaltına alınmış ve evlerine baskın düzenlenmiştir. Irak Cumhurbaşkanı Abdullatif Reşit de Kerkük’teki toplumsal barışın korunmasına yönelik açıklamada bulunmuştur.
Kerkük’ün Şorca semtinde meskûn Kürtlerin neredeyse tamamının KYB taraftarı olduğu bilinmektedir. Ancak protestocularla tartışma yaşayanların KDP’li olduğu ve Kerkük’ün dışından geldikleri söylenmektedir. Kerkük Polis Müdürlüğü Sözcüsü Amir Şivani de buna benzer açıklamada bulunmuştur. Bilindiği üzere 16 Ekim 2017’de Kürt siyasi parti ve onlara ait silahlı güçleri, merkezi hükümetin uyguladığı kanunu uygulama operasyonuyla Kerkük ve diğer tartışmalı bölgelerden çekilmiştir. Bu çekilmeden KDP, KYB’yi merkezi hükümetle anlaşmakla suçlayan bir açıklamada bulunmuştur. Bu suçlamadan hareketle KDP, KYB’lilerin oturduğu mahallelerde kargaşa çıkararak öcünü almak isteyebilir.
Kerkük Ortak Operasyonları Komutanlığı karargâhının mülkiyetinin, Irak Petrol Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı’na ait olduğu bilinmektedir. Devlete ait olan binaların, bir siyasi parti tarafından kullanılması yasalara aykırıdır. Nitekim, 2015 yılı ve 36 numaralı Irak Siyasi Partiler Kanunu’nun 28. Maddesi’nin B bendi siyasi partilerin devlete ait binalarda siyasi faaliyetlerini yasaklamıştır. Başbakan Sudani’nin 6 Ağustos 2023’te verdiği talimatın ardından Arapların temsilcisi Kerkük Milletvekili Vasfi el-Asi söz konusu talimatın iptali için Irak Siyasi Partiler Kanunu’ndaki maddeyi gerekçe göstererek Irak Federal Yüksek Mahkemesi’ne başvurmuştur.
Merkezi hükümet, 30 Ağustos’ta Asi’nin başvurusuna istinaden karargâhın mülkiyetini incelemek üzere Kerkük’e bir komisyon göndermiştir. Mahkeme, 3 Eylül’de el-Asi’nin başvurusuna cevaben Sudani’nin, karargâhın boşaltılması ve Kürt siyasi partilerine verilmesine ilişkin talimatına tedbir kararı almıştır. Mahkemece alınan karar, Kerkük Ortak Operasyonları Komutanlığı karargahının KDP’ye devredilmesini geçici olarak durdurmuştur. Bu kararla birlikte IKBY, Kerkük’te yaşanan olayları daha da tırmandıracak şekilde, üzerinde “Kerkük Kürdistandır” yazılı bir pul basarak rest niteliğinde bir adım atmıştır.
Irak Federal Yüksel Mahkemesi, açılan dava sonuçlanıncaya kadar Kerkük Ortak Operasyonları Komutanlığı karargâhının boşaltılması ve KDP’ye devredilmesi talimatını geçici olarak durdurmuştur. Bu karar kesin çözüm olmamakla birlikte Kerkük’te siyasi gerginliğin devam edeceği anlamına da gelmektedir. Dolayısıyla mahkeme Kerkük’teki toplumsal barışın bozulmaması için davayı kesin çözüme bağlamayabilir. Kerkük’te karmaşık siyasetin sokaklara taşması ve gösteriler neticesinde Başbakan Sudani’nin kararının durdurulmasıyla sonuçlanan sürecin uluslararası ölçekte de dikkat çektiği görülmektedir.
Kerkük’e cereyan eden olaylar, Ortadoğu siyasetinde etkin rolü olan Irak’ın komşu ülkelerini de yakıdan ilgilendirmiştir. Söz konusu olaylarla ilgili Dışişleri Bakanı Hakan Fidan şu açıklamada bulunmuştur:
“Irak’ın asli ve kurucu unsurlarından Türkmenlerin ana yurdu olan Kerkük’te olanları üzüntü ve kaygıyla karşılıyoruz. Kerkük’ün huzur ve istikrarı Irak’ın bütününün huzur ve istikrarına etki ediyor. Kerkük’ü barış içinde bir arada yaşama kültürünün sembolü olarak görüyoruz. Şehirde son dönemde artış gösteren PKK mevcudiyetine süratle son verilmesini Irak makamlarından talep ediyoruz”
Fidan’ın bu açıklamayı üstelik İran ziyaretleri kapsamında Tahran’dan yapması Irak-İran arasından siyasi dengeler için de önem arz etmektedir. Bu açıklamadan hemen sonra İran Dışişleri Bakanlığı’ndan da bir açıklama gelmiştir. Açıklamada “Irak devleti ve ilgili birimleri, Kerkük’teki olayları yatıştırmaya muktedirdir. Biz Irak’ın iç işlerine karışmayız. Ancak yardım talep edildiği durumda bu konuda yardım etmeye de hazırız” ifadeleri yer almıştır.
Bu açıklama son dönemde hız kazanan Türkiye – Irak ilişkilerinden İran’ın rahatsız olduğu hissiyatını vermektedir. Dolayısıyla Fidan’ın açıklamasından hemen sonra İran Dışişleri Bakanlığı’ndan gelen açıklama, ekonomik anlamda rekabetlere söz konusu olabilir.
Konuya paralel olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Rusya’ya yaptığı son ziyaretin dönüşünde Kerkük’le ilgili kendisine sorulan soruda Fidan’ın açıklamasına benzer bir cevap vermiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yapılan açıklama Türkmenler açısından oldukça önemlidir. Ancak söz konusu açıklama Iraklı bazı siyasi aktörler tarafından “Irak’ın iç işlerine müdahale” olarak da yorumlanmıştır. Bu açıklamadan sonra Haşdi Şaabi Heyeti içindeki en radikal silahlı milis olarak bilinen İran destekli Asaib Ehlil Hak Lideri Kays el-Hazali, “Kerkük Irak’ın bir şehridir. Türkmenler de Iraklıdır. Hiçbir ülkenin iç işlerimize karışma hakkı da yoktur “açıklaması yaparak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a cevap vermiştir. İran destekli Hazali’nin açıklamasını, Türkiye’nin Irak’ın iç işlerine karışmak istediği ama buna İran’ın da müsaade etmeyeceğine ilişkin yorumlamak mümkün olmakla beraber yakın tarihte Erdoğan’ın planlanmış bir Irak ziyaretini de olumsuz etkileyebilir.
Kerkük’teki son olaylar ABD’nin de gündeminde yer almıştır. ABD Dışişleri Bakanlığı, Kerkük’te yaşayan bileşenlerin arasındaki anlaşmazlıkların ortadan kaldırılması için Irak Anayasası’nın 140. maddesinin uygulanması çağrısında bulunmuştur. ABD’nin bu açıklaması Kerkük’teki gerginliği daha da körüklemiş ve açıklamayı fırsata çevirmek için Kerkük’te Kürtlerin yoğun yaşadığı bir diğer semt olan Rahimava semtinde KDP’li partizanlar tarafından gösteri düzenlenmiştir. Gösteri sonunda Irak bayrağı yakılmış, güvenlik güçlerine sopalı ve silahlı saldırılar olmuştur. Bu saldırılar sonucu Kerkük Ortak Operasyonları Komutanlığı’nda görev yapan General Abdurrezzak el-Nueymi ve güvenlik güçlerinden 15 kişi de yaralanmıştır. IKBY referandumunun yıldönümü olan 25 Eylül ve Kerkük’te kontrolün merkezi hükümete geçtiği 16 Ekim operasyonlarının yıl dönümleri yaklaşmaktadır. Bu tarihleri Kürt gruplar yeniden bir provokasyon aracı olarak kullanabilir.
Sonuç olarak, Kerkük’teki son olayların, Sudani hükümetinin kuruluşundan bu yana karşı karşıya geldiği en büyük sınav olduğu söylenebilir. Sudani hükümetini oluşturan siyasi blokların amaçlarına yönelik hazırlanan hükümet programındaki, Kürt siyasi partilerin tartışmalı bölgelere dönüş maddesi, hükümetin devam etmesi önündeki büyük engellerden biri olarak görülmektedir.
Bu madde uygulanmadığı takdirde Devleti Yönetme Koalisyonu’ndaki Kürt blokların koalisyondan çekilmesi de muhtemeldir. Dolayısıyla bu ihtimal gerçekleştiği takdirde koalisyondan ve hükümetin devam etmesinden endişe edilebilir. Sudani’nin göreve gelmesiyle birlikte Irak’ta memur atamaları, alt ve üst yapı başta olmak üzere güvenlik ve ekonomik anlamda kısmen de olsa istikrar yaşanmıştır. Sudani hükümetinin başarısına gölge düşürmemek için söz konusu karargâhın mülkiyet aidiyeti gereği Kerkük Ortak Operasyonlar Komutanlığı tarafından kullanılmasına devam edilmesi talimatının verilmesiyle Kerkük’te yaşanan olayların önüne geçilebilmesi mümkün.