Millî Mücadele sürecinin başarıyla tamamlanmasının ardından Osmanlı Devleti’nin küllerinden yeni bir Türk devleti kuruldu. Bu devlet, dönemin kahraman komutanı Mustafa Kemal Paşa’nın desteği ve millî iradenin temsil edildiği gazi meclisinin onayıyla 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyet’i ilan etti. Cumhuriyet’in kuruluşunu takiben güçlü bir Türkiye’nin inşası için Atatürk pek çok alanda değişim ve dönüşüme öncülük etti. Bu alanlardan bir tanesi de savunma sanayisidir.
Atatürk, Millî Mücadele’nin devam ettiği 1921 yılında Askerî Fabrikalar Genel Müdürlüğü'nü kurdu. Bu kurum varlığını 1950 yılına kadar devam ettirmiş ve yerini bu tarihte kurulan Makine Kimya Endüstrisine bırakmıştır. Cumhuriyet’in ilk yıllarında devlet kurumları yanında özel sektör de savunma sanayiine önemli katkılar sağlamıştır. 1925 yılında Şakir Zümre, savunma sanayiinin ilk özel sektör fabrikasını kurmuş ve uzun süre bu fabrika Türk ordusunun silah ve cephane ihtiyacının bir kısmını karşılamıştır. Bunun yanında uçak motoru yapımı için devlet eliyle 1926 yılında Tayyare ve Motor Şirketi kurulmuştur.
Türk silah sanayisi için bir diğer önemli isim Enver Paşa’nın kardeşi ve bir Osmanlı subayı olan Nuri Killiğil’dir. İkinci Dünya Savaşı Dönemi’nde devlet, demir eşya üretim fabrikası olan Killiğil’den tabanca üretmesini istemiştir. O, fabrikasında kendi adını verdiği Nuri Killiğil tabancasını üretmiş ve ordumuzun ihtiyacını karşılamıştır. Atatürk Dönemi’nde sanayi alanında bir diğer önemli isim ise 1936 yılında uçak fabrikası kuran Nuri Demirağ’dır. Demirağ, ülkemizde uçak üretimi alanında önemli bir çığır açmıştır. Hava harp sanayisi için atılan diğer önemli bir hamle ise Türk Hava Kurumu Etimesgut Uçak Fabrikası’dır. 1939 yılında temelleri atılan fabrika, hava kuvvetlerimize önemli destek sağlamıştır.
Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında yüksek bir motivasyonla devlet tarafından desteklenen ve kurulan savunma sanayii faaliyetleri Türkiye’nin 1952 yılında NATO’ya girmesiyle sekteye uğramıştır. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nden alınan askerî yardımlar yerli savunma sanayiine darbe vurmuş ve 1950-1974 yılları pek çok savunma sanayii faaliyeti durmuş veya yavaşlamıştır.
Yerli ve millî silah sanayiimizin gelişiminde Kıbrıs Barış Harekâtı önemli bir dönüm noktasıdır. 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sonucunda sözde müttefik ülkeler, Türkiye’ye silah ambargosu uygulamaya başladılar. Bu süreç yerli ve millî teknolojileri geliştirmek için bir farkındalık oluşturdu ve bugün savunma sanayisinin göz bebeğini oluşturan kurumların kurulmasına zemin hazırladı. Bu çerçevede 1978 yılında ASELSAN, 1982 yılında HAVELSAN ve 1984 yılında TUSAŞ kuruldu. Ancak bu kurumlar savunma sanayii alanında 2000’li yıllara kadar istenilen sıçramayı gösteremedi.
2002 yılında AK Parti iktidarıyla savunma sanayi devletin öncelikli alanlarından biri hâline geldi. Dönemin başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, dış ülkelere bel bağlanmaması gerektiğini ve yurt içinde yapılabilecek savunma sanayisi ürünlerinin kesinlikle dışarıdan alınmayacağı talimatını verdi. Bu çerçevede, özellikle 2004-2007 yıllarında savunma sanayisinde kısmi millî tasarıma geçildi.
Ülkemizde savunma sanayisi için bir diğer önemli aşama ise Savunma Sanayii Müsteşarlığının 2017 yılında Cumhurbaşkanlığı'na bağlanmasıdır. Kurum, 2018 yılında Savunma Sanayii Başkanlığı adıyla yeniden yapılandırıldı. Başka bir deyişle bu kurum savunma sanayisinin geliştirilmesi, modernizasyonu ve tedariki için Cumhurbaşkanımızın himayelerine girdi. Savunma Sanayi Başkanlığının yeniden yapılandırılması, savunma sanayimizi şaha kaldırmış ve Türkiye bu alanda hatırı sayılır ülkeler arasına girmiştir. Savunma Sanayii Başkanlığı hava, kara, deniz, uzay ve siber alanda geliştirdiği teknolojilerle Türkiye’nin caydırıcılığını artırarak dosta güven, düşmana korku salmıştır. Savunma sanayii şirketlerimizden ASELSAN, ROKETSAN ve HAVELSAN kendi alanlarında dünyada söz sahibi olmuştur.
Yukarıdaki şirketlerin yanında pek çok özel şirket ve kamu şirketi de savunma sanayii çalışmalarına katkı sağlamaktadır. Özellikle BAYKAR Teknolojinin ürettiği İHA (İnsansız Hava Aracı) ve SİHA’lar (Silahlı Hava Aracı) dünya çapında önemli bir oyun kurucu olarak Türkiye’nin gücüne güç katmıştır. Ülkemizin teknoloji alanında yaşadığı bu sıçrama terörle mücadeleye büyük katkı yapmış ve yapmaya devam etmektedir. Son dönemde geliştirilen savunma sanayii ürünlerimizin bir kısmı olan İHA, SİHA, dron, helikopter vb. araçlar PKK terör örgütünün imkân, mücadele ve psikolojisini bozarak kolluk kuvvetlerimize büyük katkı sağlamıştır.
Cumhuriyet’in 101. yılında ülkemiz pek çok tehditle ve meydan okumayla karşı karşıyadır. Küresel güçlerin bölgemize yönelik emellerinin yanında Türk-Yunan anlaşmazlığı, göç, Kafkaslar'da ve Orta Doğu’da yaşanan olumsuz gelişmeler, Suriye meselesi, İsrail’in Filistin ve Lübnan’a yönelik saldırgan politikaları da Türkiye’yi her zamankinden daha fazla güçlü olmaya zorlamaktadır. Özellikle Suriye iç savaşı nedeniyle Rusya, ABD, İran ve diğer küresel aktörlerin Suriye’ye müdahaleleri ve Suriye’nin kuzeyinde kurulmak istenen Teröristan, ülkemizin enerjisinin bir kısmının bu bölgeye harcanmasına neden olmaktadır. Bütün bu tehdit ve meydan okumalar karşısında Türkiye, savunma sanayii alanında özellikle son 20 yılda attığı adımlarla savunmasını, müdahale ve caydırıcılığını kat kat artırmıştır.
Cumhuriyetimizin 101. yılında Türkiye’nin savunma sanayii alanındaki başarıları, Orta Doğu coğrafyasındaki ve bölgemizdeki stratejik dengeyi ülkemiz lehine değiştirmiştir. Özellikle TUSAŞ’ın öncülük ettiği savaş uçağı, helikopter, insansız hava araçları, uzay sistemleri vb. savaş sanayisi ürünleri dengeleri bozmuş ve bu kurumumuz 23 Ekim 2024 tarihinde teröristlerin hain saldırısına maruz kalmıştır. Bu saldırı aynı zamanda Cumhuriyetimize yönelik de bir saldırıdır. Bu bize, savunma sanayii alanında olağanüstü başarılar attığımız şu dönemde doğru yolda olduğumuzu bir kez daha göstermiştir. Cumhuriyet’i yükseltmek ve yaşatmak hepimizin asli görevidir. Bu nedenle milletimizin istiklali, istikbali ve güvenliğinin tesisi için savunma sanayiine hep birlikte destek olmalıyız…