Son dönemde Cezayir-Fas ilişkilerinin gerilmesinin bir boyutu da Fas’ın İsrail ile normalleşmesi ve yakın ilişkiler kurmasıdır. Bu, Cezayir tarafından ciddi bir tehdit olarak algılanmaktadır. Cezayirli yetkililerin, sınırlarında Siyonist oluşumun kol gezmeye başladığı yönündeki açıklamaları medyaya yansıdı. Ardından İsrailli casus yazılım Pegasus üzerinden Fas’ın, Cezayirli yetkilileri dinlediği iddiaları Fas’a karşı güvensizliğin artmasına sebep oldu.
Cezayir, 24 Ağustos’ta Fas ile diplomatik ilişkileri kestiklerini duyurdu. Bağımsızlık-larından beri rakip olan iki ülke arasındaki gerginlik, son dönemde şiddetini artırdı. İlişkilerin kopma nedenlerine baktığımızda jeopolitik rekabetin temelinde, karşılıklı suçlamaların ve iki ülkenin de iç meselesi olarak gördüğü kritik konulara müdahalelerin varlığı gözlemlenmektedir. Cezayir, Fas’ın kendi toprağı olarak kabul ettiği Batı Sahra’da bağımsızlık yanlısı Polisario Cephesi’ni desteklerken, Fas da Cezayir’in Kabiliye (El Kabail) bölgesinin kendi kaderini tayin etme hakkı olduğu yönünde açıklamalar yapmaktadır. Bu anlamda, Ağustos 2021’de Cezayir’in, Kabiliye bölgesinde çıkan yangınlardan sorumlu tuttuğu etnik ayrılıkçı Kabiliye Self-Determinasyon Hareketi’nin (MAK) Fas tarafından desteklendiği yönündeki ithamları diplomatik ilişkilerin kesilmesinin gerekçelerindendir.
Son dönemde ilişkilerin gerilmesinin bir başka boyutu ise Fas’ın İsrail ile normalleşmesi ve yakın ilişkiler kurmasıdır. Bu, Cezayir tarafından ciddi bir tehdit olarak algılanmaktadır. Aralık 2020’de Amerika Birleşik Devletleri eski Başkanı Donald Trump yönetiminin Batı Sahra’da Fas egemenliğini tanıması, İsrail ile karşılıklı ziyaretler ve ardından gelişen olaylar Cezayir’in bu tehdit algısını beslemektedir. Cezayir, İsrail ile normalleşmeye sert bir şekilde tepki göstererek her alanda İsrail’i tanımayacağını belirtmektedir. Fas’ın normalleşme anlaşmasını imzaladığı dönemde Cezayirli yetkililerin, sınırlarında Siyonist oluşumun kol gezmeye başladığı yönündeki açıklamaları medyaya yansıdı. Ardından Fas’ın İsrailli casus yazılım Pegasus üzerinden, Cezayirli yetkilileri dinlediği iddiaları Fas’a karşı güvensizliğin artmasına sebep oldu.
Öte yandan İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid’in 11 Ağustos’taki Fas ziyareti sırasında, Cezayir’in bölgedeki rolünden ve İran ile yakınlaşmasından endişe duydukları yönündeki açıklaması, İsrail’in ilişkilerin gerilmesindeki rolünün kanıtı niteliğindedir. İsrail, Arap başkenti Rabat’tan diğer Arap ülkesi ve komşusu Cezayir’i hedef alan provokatif açıklamalarla gerginliği tırmandırmaktadır. Ayrıca Lapid’in İran’la yakınlaşmaya atıfta bulunmasının arka planında, 2018’de İran’ın Cezayir’deki büyükelçiliği ve Hizbullah üzerinden Polisario’yu desteklediğinin Fas tarafından iddia edilmesi ve akabinde İran ile diplomatik ilişkilerin kesilmesi yer almaktadır. Fas, Polisario Cephesi’nin meşruiyet zeminini ortadan kaldırmak için illegal faaliyetler içerisinde olduğu ve Hizbullah üzerinden İran tarafından desteklendiği iddialarını zaman zaman gündeme getirmektedir.
Cezayir, “Siyonist” oluşumla iş birliği yapan Rabat yönetiminin Cezayir’de iç karışıklık çıkarmayı hedefleyen gizli emelleri olduğunu iddia etmekte ve MAK’ın Fas ve İsrail desteğiyle orman yangınları çıkardığını savunmaktadır.
Batı Akdeniz, Mağrip ve Sahel arasında konumlanan Fas ve Cezayir arasındaki rekabet, yakın tarihte sömürgecilik sonrası sınır anlaşmazlığına dayandırılabilir. 1963’te Kum Savaşı adıyla Fas’ın tarihsel olarak kendi toprağı olduğunu iddia ettiği Cezayir’in Beşar ve Tinduf eyaletleri için bir savaş yaşandı. Afrika Birliği’nin arabuluculuğunda sona eren savaşta Cezayir, eyaletlerini Mısır’ın desteğiyle elinde tutmayı başardı. 1972’de Fas’ın, Cezayir toprakları üzerindeki egemenlik iddialarından vazgeçtiği bir sınır anlaşması imzalandı. Fas’ın Beşar ve Tinduf’tan vazgeçmesinin arka planında İspanya’nın çekilme arifesinde olduğu Batı Sahra’da Cezayir’in desteğini alma planı vardı. Ancak İspanya’nın çekilmesinden sonra Cezayir, beklenenin aksine bağımsızlık yanlısı Polisario Cephesi’ni himaye ederek Fas’a karşı kullandı. Cezayir, Batı Sahra’da self-determinasyon hakkını savunduğunu ifade etmesine rağmen, amacının Fas’ın bölgesel gücünü artırmasını engellemek ve kendi desteğiyle kurulacak bağımsız bir devlet üzerinden Atlas Okyanusu’na açılmak olduğu söylenebilir. Bu dönemde Fas, Cezayir’in Polisario’yu desteklemesini gerekçe göstererek diplomatik ilişkileri kesti.
1988’de Suudi Arabistan arabuluculuğunda yeniden diplomatik ilişkiler tesis edildi. Hatta 1989’da beş ülke (Fas, Cezayir, Tunus, Libya, Moritanya) arasında Arap Mağrip Birliği kuruldu. Ancak 1994’te Fas’ın, Marakeş kentindeki terör saldırısında Cezayir’i suçlaması ve Cezayirlilere vizesiz giriş hakkını kaldırması, krize sebep oldu. Cezayir bu karara kara sınırını kapatarak tepki gösterdi. 1988-2021 yılları arasında diplomatik ilişkilerin varlığına rağmen karşılıklı terör örgütlerini destekleme ve uyuşturucu kaçakçılığına izin verme suçlamalarıyla iki komşu ülkenin kara sınırları yıllar boyunca kapalı kaldı.
Toplumların yakınlığına rağmen yönetimlerin yaşadığı ihtilaflar, bölgesel istikrarı tehdit etmektedir. Bununla birlikte iş birliği yapılması ve iyi ilişkiler geliştirilmesi halinde iki ülke, stratejik bir potansiyele sahiptir. Fas’ın Atlas Okyanusu’na açılan jeopolitik konumu ve tarıma elverişli toprakları, Cezayir’in sahip olduğu zengin petrol, doğalgaz ve maden yatakları iki ülkenin iş birliğiyle toplumlarını refaha ulaştırma ve gelişme potansiyeli taşımaktadır. Ancak, yönetimlerin uzlaşmacı tavır yerine krizi tırmandıran eylemleri,
ikili ilişkilerin düzelmesine fırsat vermemektedir. Yakın vadede ikili ilişkilerin karşılıklı iyi niyet ve anlayış çerçevesinde tesis edilmesi Mağrip toplumlarının geleceği açısından kritik önemdedir. Son olarak, her iki ülkenin de Türkiye ile sahip olduğu ekonomik ve siyasi alandaki yakın ilişkiler, Türkiye’ye arabuluculuk misyonu üstlenme fırsatı sunmaktadır.