Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın yurtdışı seyahatlerine artık daha fazla dikkat kesiliyorum. İlk başta rutin faaliyetler gibi görünen bu ziyaretlerde büyük meselelerin konuşulduğu, stratejik kırılmalara yol açacak zor konularda müzakere yapıldığı ortaya çıkıyor. Ağustos 2023’te gerçekleşen Bağdat ziyaretinin ardından Kalkınma Yolu hızlandı, Irak’la terörle mücadelede işbirliğinde beklenmedik bir seviye yakalandı, Pentagon’un Irak-Suriye terör koridoru planına ağır bir darbe vuruldu. Benzer şey ABD
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın yurtdışı seyahatlerine artık daha fazla dikkat kesiliyorum. İlk başta rutin faaliyetler gibi görünen bu ziyaretlerde
büyük meselelerin konuşulduğu, stratejik kırılmalara yol açacak zor konularda müzakere yapıldığı
ortaya çıkıyor.
Ağustos 2023’te gerçekleşen
ardından Kalkınma Yolu hızlandı, Irak’la terörle mücadelede işbirliğinde beklenmedik bir seviye yakalandı, Pentagon’un Irak-Suriye terör koridoru planına ağır bir darbe vuruldu.
Benzer şey ABD ile ilişkilerde de yaşandı. Washington’la sorunlu başlıklarda pozitif ilerleme sağlandı. Fidan’ın Mart ayında ABD’ye yaptığı ziyaretin ardından iki ülke
önemli
Gelinen noktada ABD’nin Suriye’den çekilme planını ve terör örgütü PKK’nın ABD’siz bir Suriye’de ne yapacağını konuşuyoruz (Örgütün sözde yerel seçimler gündemi bu sürece karşı bir girişimdi. İkinci kez ertelendi.)
Fidan’ın geçtiğimiz günlerde gerçekleşen Çin ziyaretini (3-5 Haziran) de bu perspektiften okuyorum. Ziyaret oldukça önemlidir.
Sonuçlarını ilerleyen zamanlarda göreceğimiz bir diplomatik dip dalga yaratması beklenir.
PEKİN DAHA BÜYÜK BİR ANGAJMAN PEŞİNDE
Fidan’ın Çin ziyaretinde iki konu dikkat çekti. Birincisi BRICS’le ilgili açıklamalar, bir diğeri
Özerk
yapılan ziyaretti. BRICS konusu bir hayli önemli. Ona geleceğim ancak önce Fidan’ın çantasındaki dosyalara değinmem gerekiyor.
Ankara Pekin’de üç konuyu öne çıkardı. Birincisi küresel gelişmeler. Malum,
ABD’nin stratejisi bölgesel ya da küresel düzlemde sivrilen güçleri etkisiz kılmak
üzerine kurulu. Bu küresel düzeyde Çin’le, bölgesel düzeyde ise Türkiye ile çeşitli konularda sorunlar yaşamasına neden oldu/oluyor. Bu da iki ülkenin uluslararası meselelere bakışında bazı noktalarda kesişime neden oluyor. Filistin konusuna neredeyse aynı pencereden bakılıyor. Ukrayna’da adil ve kalıcı bir barışın tesisi konusunda ortak anlayış var. Tayvan konusunda Ankara Çin’in toprak bütünlüğünü destekliyor.
Çin’le
çıkacağı
güçlü bir işbirliğini, Pekin ise Türkiye ile daha büyük bir angajmanı arzuluyor.
Açıklamalardan anlaşılan bu. Çin
Devlet Başkan Yardımcısı Han Cıng
“Pekin, Çin-Türkiye kapsamlı stratejik işbirliğini yeni bir seviyeye çıkarmaya istekli” dedi. Çin
konuyu biraz daha açtı. “İki ülke her türlü hegemonya ve güç siyasetine karşı çıkmalı” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin
refah odaklı bir diplomasiye yöneldiğin
i daha önce yazmıştım (
Yeni Diplomasinin Şifreleri, Temmuz 2023).
Çantadaki ikinci dosya buydu. Fidan’ın, Pekin’de iki ülke arasındaki ticaret açığının
(2023 rakamı 41,7 milyar dolar)
kapatılması konusunda net mesajlar verdiği biliniyor. Ankara’nın beklentisi dünyada 1,3 trilyon dolarlık yatırım pastası bulunan Çin’in Türkiye’ye ayırdığı dilimi büyütmesi. En stratejik konu ise nükleer enerji:
Ankara, nükleerde Pekin’le işbirliği arıyor
.
Fidan’ın Pekin’den sonraki durağı Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ydi (Cumhurbaşkanı Erdoğan 2012’de bölgeyi ziyaret etmişti.) Fidan Pekin’deki basın toplantısında Urumçi ve Kaşgar’ı
şehirleri olarak tanımladı. Muhataplarına “Çin’in egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı duyuyoruz. Ama Türklerin kültürel haklarının korunması konusunda hassasız” mesajı verdi.
FİDAN DAVETLİ OLARAK KATILACAK
Şimdi gelelim BRICS meselesine.. Dışişleri Bakanı Fidan, Pekin’de
BRICS gibi farklı platformlarda
çeşitli
ortaklarla yeni işbirliği fırsatlarını aramaya devam edeceklerini
söyledi. Hatta önümüzdeki günlerde (10-11 Haziran) Rusya’da düzenlenmesi planan
BRICS toplantısına da katılacağını duyurdu (BRICS toplantısına davetli olarak katılacak).
Fidan’ın bu açıklaması dikkatleri çekerken ulusal medyada “Çin
” atıfla Fidan’ın “Elbette BRICS üyesi olmak istiyoruz” dediği ileri sürüldü. Biraz daha ileri gidildi. “Türkiye AB’ye alternatif olarak BRICS’e üye olmak istiyor” yorumu dolaşıma sokuldu. Bu yorumlara göre BRICS Türkiye’nin Batıya karşı elinde tuttuğu B planıydı.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov
bunun üzerine Türkiye’nin BRICS’e olan ilgisini memnuniyetle karşıladıklarını belirtti. “Konu BRICS zirvesinin de gündeminde olacak” dedi.
Ankara daha önce, 2018’de BRICS’e üye olma niyetini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağzından açıklamıştı. (Detaylı bilgi için bakınız,
Türkiye’nin BRICS yolculuğu, Eylül 2023.)
Yani
üyeliği
. Geçtiğimiz yıl BRICS’i oluşturan beş ülke ilk kez genişlemeye gitmiş ve üye sayısı 11’e çıkmıştı. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve İran sürpriz üyelerdi. O tarihte, Güney Afrika dönem başkanıydı ve Ankara’nın üyeliği gündeme gelmemişti. Ancak -Peskov’un sözlerinden- Rusya dönem başkanlığında tartışmanın ısınacağı anlaşılıyor. En azından böyle bir beklenti oluşmuş durumda.
BRICS’İN ORTAK SİYASİ POLİTİKASI YOK
Öte yandan, NATO üyesi Türkiye’nin BRICS’i AB’ye alternatif gördüğü doğru değil. Son tahlilde
, üyelerine
siyasi bir perspektif biçmiyor.
Büyük bir ekonomik potansiyel taşıyan bu birliğin siyasi ve stratejik konularda ortak bir politikası da yok. Hatta üyeler
zıt, çelişkili
alıyor. Birliğin en önemli iki üyesi Çin ve Hindistan rekabet içinde. BRICS üyesi Suudi Arabistan, diğer üye İran’a karşı ABD’yle masaya oturuyor. ABD, Riyad’a nükleer teknoloji dahil güvenlik şemsiyesi sunuyor. Karşılığında İsrail’le anlaşmasını istiyor.
Özetle BRICS Türkiye’nin B planı değil. Ankara bu tür platformları çok
taraflı diplomasinin bir yansıması
olarak görüyor. Birini diğerine alternatif yapmaktansa tüm aktör ve oluşumlarla ilişkilerini sıcak tutuyor. Pekin’e ziyaret gerçekleştirilirken ABD ve AB ile de ilişkiler tazeleniyor. Yelpaze genişliyor anlayacağınız. Olması gereken de bu.
#politika
#diplomasi
#BRICS
#Yahya Bostan