Teknoloji bağımlılığı modern yaşamın önemli bir parçası haline geldi ve bunun sağlık üzerindeki olumsuz etkileri giderek daha fazla ortaya çıkıyor. Göz yorgunluğu (dijital göz yorgunluğu veya bilgisayar görme sendromu), boyun ve sırt ağrıları (teknolojiye bağlı duruş bozuklukları), kilo alımı ve obezite (hareketsiz yaşam tarzı) gibi fiziksel sorunlar, artan teknoloji kullanımıyla ilişkili. Bilinen şikayetlerin yanı sıra ilginç ve yeni psikolojik sorunlar da ortaya çıktı. FOMO, nomofobi, netlessfobie gibi... Peki, bu yeni tekno-hastalıklar neler ve ne anlama geliyor? Sağlık sorunlarının önüne geçmek ve teknolojiyle olan ilişkimizi daha sağlıklı bir noktaya getirmek için neler yapabiliriz?
İnternet kullanım oranı
- 2000’lerin başında internet kullanımı sadece yüzde 7 iken, 2024 yılı itibarıyla dünya genelinde internet kullanım oranı %67,1 seviyesine ulaştı. Bu da yaklaşık 5.45 milyar kişinin internet kullandığını gösteriyor. Özellikle Kuzey Avrupa, %97,6 internet penetrasyon oranıyla en yüksek seviyeye sahip. Bununla birlikte, bazı bölgelerde, özellikle Afrika ve Asya'nın bazı kısımlarında, internet erişimi sınırlı ve kullanım oranları daha düşük kalıyor.
Cep telefonu kullanım oranı
- 2000 yılında dünya genelinde yaklaşık 740 milyon olan cep telefonu abonelikleri, 2024 yılı itibarıyla yaklaşık 8.6 milyara ulaştı. Bu artış, dünya nüfusunun çok üzerinde ve çoğu kişinin birden fazla mobil cihaza sahip olmasını yansıtan bir duruma işaret ediyor. Günümüzde cep telefonu abonelikleri, özellikle gelişmiş ülkelerde yüzde 100'ün üzerinde bir penetrasyon oranına sahipken, gelişmekte olan ülkelerde bu oran yüzde 75 ila yüzde 79 civarında.
Uyuşturucu olmayan en tehlikeli bağımlılık
Teknoloji hangi hastalıkları artırdı?
Mudanya Üniversitesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Kahraman Güler:
'Gelen 10 hastanın 5’inde var'
Ortopedi Uzmanı Prof. Dr. Okan Özkunt:
Öte yandan kulaklıkla yüksek seste ses dinlemek işitme bozukluğuna neden olabilir. Journal of American Medicine dergisinde yayınlanan bir çalışmada, 12-19 yaş arası Amerikalılardaki işitme kaybının son 10 yılda artış göstererek yüzde 19,5'e ulaştığı bildirildi. Araştırmaya göre bu artışın bir kısmı kulaklık kullanımından kaynaklanıyor.
'Göz içi merceğimizin şekil değiştirmesine neden oluyor'
Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Murat Yolar:
Çocuklar için en önemli tehlike: Miyopi
'Obezite hızlı bir şekilde artıyor'
İç Hastalıkları Bölümü Uzm. Dr. Onur Taşcı:
'Özellikle masa başı işlerde çalışanlar...'
Kardiyoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Özge Özden Kayhan:
Teknolojiyle birlikte hafızamızı kullanma becerimiz de azaldı. Numaraları ve bilgileri aklımızda tutmak yerine artık Google’a danışıyoruz. Bu durum özellikle gençlerde unutkanlık ve hafıza zayıflığı görülmesinin en büyük nedenlerinden.
Psikolojik sorunlar da ortaya çıktı: İşte hayatımıza giren yeni fobiler...
Teknoloji bağımlılığı, bireylerin sosyal yaşamdan ve gerçek ilişkilerden uzaklaşmasına neden olabilir ve bu durum birçok psikolojik sorunu tetikleyebilir, anksiyete, korku, ve ani duygu durum değişiklikleri gibi psikolojik sorunları da beraberinde getirir.
- F.O.M.O.:Kişilerin sosyal medya üzerindeki gelişmeleri kaçırma korkusuyla sürekli olarak telefonlarını kontrol etmeleri.
- Nomofobi:Akıllı telefon veya diğer mobil cihazlardan yoksun kalma korkusu olarak tanımlanabilir.
- Netlessfobi:İnternetin olmadığı bir ortamda kalamama korkusudur.
- Hayali Titreşim Sendromu:Telefonun çalmadığı ya da bildirim gelmediği halde böyle bir hisse kapılma durumudur.
- Cheesepodding:Kişilerin internet üzerinden sürekli olarak müzik indirme ve arşivleme hastalığıdır.
- Photolurking:Sosyal medya platformlarında başkalarının fotoğraflarını uzun süre izleme davranışıdır.
- Facebook Depresyonu:Kişilerin sosyal medya üzerinden kendi hayatlarını başkalarının hayatlarıyla kıyaslaması sonucu yaşadığı mutsuzluk ve depresyon hali.
- YouTube Narsizmi:Kişilerin kendilerini tanıtmak ve sanal dünyada popüler olmak amacıyla YouTube platformunu kullanmasıyla karakterizedir.
- Ego Sörfü:Kişilerin kendi isimlerini internette aratarak kendi hakkındaki paylaşımları, beğenileri ve yorumları sürekli olarak takip etme ihtiyacıdır.
- Selfitis:Borderline selfitis, kişilerin kendi fotoğraflarını gün boyunca sık sık çekmeleri ancak paylaşmamaları olarak tanımlanırken, acute selfitis, bu fotoğrafların sosyal medyada paylaşılmasıyla karakterizedir. Chronic selfitis ise, kişinin kendi fotoğraflarını aşırı şekilde çekmesi ve paylaşmasıdır.
- WhatsAppitis:Tekrarlayan baş parmak hareketlerinin uzun vadede el ve kollarda hasara neden olabileceği durumu ifade eder.
- Hikikomori Fenomeni:Bireylerin evlerine kapanması, sosyal ilişkilerini kesmesi ve sanal ortamda yaşamalarını sürdürmeleri durumunu tanımlar.
- Stalking:Bireylerin başkalarının bilgilerini rahatsız edici düzeyde araştırmaları ve kaydetmeleri durumudur.
Nasıl korunuruz?
- Odağımızı değiştirmek:Eksikliklerimiz yerine, sahip olduklarımıza odaklanmak bu konuda daha fazla işe yarıyor. Gerçekçi olmayan hayat tarzları sunarak kaçırma korkumuzu tetikleyen sayfaları daha az, bize iyi hissettiren sayfaları daha fazla takip ederek bu durumdan kaçınabiliyoruz.
- Dijital detoks yapmak:Telefonda veya sosyal medya uygulamalarında çok fazla zaman harcamak FOMO'yu artırabiliyor. Dijital cihaz kullanım süremizi azaltmak, hatta dijital cihazlara ara vererek dijital detoks yapmak, sürekli karşılaştırmalar yapmadan kendi hayatımıza odaklanmamıza yardımcı olabiliyor. Tam bir dijital detoks yapmamız mümkün değilse bile bir şeyleri kaçırıyormuş gibi hissetmemize neden olan sosyal medya uygulamalarını kullanmaya ara verebiliyoruz. Bu uygulamaları geçici olarak kaldırabilir veya kendimize bunları gün içinde ne kadar kullanacağımıza dair sınırlamalar koyabiliriz.
- Günlük tutmak:Yaptığımız eğlenceli şeylerin kaydını tutmak için sosyal medyada paylaşım yapmaya alışabiliyoruz. Ancak kendimizi insanların paylaşımlarımızı nasıl yorumladığı konusunda endişelenirken buluyorsak fotoğraflarımızın ve videolarımızın bir kısmını çevrim dışına alıp anılarımızın bir günlüğünü tutmayı deneyebiliriz. Günlük tutmak, odak noktamızı insanların onayından uzaklaştırıp hayatımızı güzel kılan şeyleri takdir etmemizi sağlayabiliyor.
- Gerçek bağlantılar kurmak:Depresif veya endişeli hissettiğimizde kendimizi daha büyük bir bağlantı arayışında bulabiliyoruz. Bu arayışın çok insani ve anlaşılır olduğunu biliyoruz. Yalnızlık veya dışlanmışlık duyguları aslında daha iyi bağlantılar kurmak ve aidiyet duygumuzu artırmak istediğimizin bir göstergesi olabiliyor. İnsanlarla sosyal medyada daha fazla bağlantı kurmaya çalışmak yerine sevdiklerimizle yüz yüze buluşmayı planlayabiliriz. Sevdiğimiz bir arkadaşımızla plan yapmak veya dışarı çıkmamızı sağlayacak herhangi bir şey yapmak rutinimizden çıkmamızı sağlayarak FOMO hissinden kurtulmamıza yardımcı olabiliyor.
- Minnettarlığa odaklanmak:Araştırmalar, minnettar olduğumuz şeyleri yazmanın veya başkalarına onlar hakkında takdir ettiğimiz şeyleri söylemek gibi minnet artırıcı faaliyetlerde bulunmanın, etrafımızdakilerin olduğu kadar bizim de moralimizi yükseltebileceğini gösteriyor. Halihazırda sahip olduğumuz güzelliklere odaklandığımızda, hayatta yoksun olduğumuz şeylere odaklanmak zorlaşıyor. Aynı zamanda başkalarını iyi hissettirmek bizim de iyi hissetmemizi sağlıyor.