Kovid-19 salgını vücudumuzda bıraktığı fiziksel etkinin yanı sıra ruh sağlığımızı da bozdu. Salgında 1,5 yıl geride kalırken, bazı vatandaşlar yaşanan zorlu sürecin etkilerini hala taşıyor. Topluluk içinde yürüyemeyen, akrabalarını ziyaret edemeyen, metrobüse binemeyen, salgında kaybettiği yakınını gömemediği için öldüğüne bir türlü inanamayan onlarca insan aramızda yaşıyor.
Kovid salgını sırasında insanlara psikolojik destek sunmak için İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü bünyesinde hayata geçirilen Koronavirüs Online Destek Programı (KORDEP) yürütücülerinden Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Psikoterapi Eğitim ve Tedavi Merkezi Koordinatörü Prof. Dr. Ejder Akgün Yıldırım, “Salgın sonrası geçmek yerine artan ruhsal sorunlarınız varsa, içinde bulunduğunuz durum yönetebileceğinizden öte yaşamızı zorlaştırıyorsa ruhsal sağlığı uzmanına başvurmanızı ve destek almanızı öneriyoruz” dedi. Bu dönemde ortaya çıkan ruhsal sorunların çoğunlukla üstesinden gelindiğini ancak özellikle uzun süre yoğunbakımda tedavi görenlerde daha fazla etkilenme gözlediklerini, bazı olgularda travma sonrası stress bozukluğu gibi durumlarla karşılaştığını kaydeden Yıldırım, bazen Kovid-19’un kendisinin de bu tip ruhsal belirtilere yol açtığını bu nedenle sorunların mutlaka bir uzman tarafından değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Salgında sosyal hareketliliğinin zorunlu olarak kısıtlandığını hatırlatan Prof. Yıldırım, “İnsanlara tehlikeyle karşı karşıyasınız evinizde kalın diyorduk. Virüsün ne olduğunu tam olarak bilmiyorduk ve bireyler olarak kontrol edemediğimiz bir durumdu. Ciddi, ölümcül bir sorundu. Evde kalma fikri ise daha önce yaşamadığımız bir deneyimdi. Evdeki yaşamı, güvensiz dış dünyayı organize etmek gerekiyordu. İnsanları beklenmedik anda olağanüstü koşullarda ve bir tehdit ile yaşamaya zorlanması, dünyayı güvensiz, geleceği belirsiz hale getiren bir algı yaratır. Bu da ruhsal tepkileri tetikler. Ayrıca bu dönemde hastanelere gelemeyecek olan hastalarımıza da ulaşmamız gerekiyordu. 19 Martta Sağlık çalışanları için Bakırköy Psikoterapi Merkezinde ruhsal destek hattı kurmuştuk ama topluma yönelik de acil bir destek hattı gerekiyordu. Tüm bu etkenler ışığında 25 Mart 2020’de İl Sağlık Müdürlüğü bünyesinde bir komisyon kuruldu ve ardından KORDEP adı alında tüm İstanbul’a yönelik kademeli ruhsal destek sistemi hayata geçti” dedi.
İl Sağlık Müdürlüğü koordinasyonunda KORDEP’e, ilk önce kamudaki psikiyatristler, psikologlar ve sosyal hizmet uzmanları destek verdi.
Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Psikoterapi Merkezi ve Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde gönüllü gruplar oluşturuldu. Bu ekiplere Bilgi Üniversitesi Ruhsal Travma ve Afet Programı’nın gönüllüleri de katıldı.
Bakırköy, Erenköy ve Kadıköy’de ilk karşılama hatları kuruldu. Telefonlar tüm İstanbul’a duyurularak, evlerde kalan ve ruhsal sorunu olan kişilerin arayabilecekleri söylendi. Psikologlar, sosyal hizmet uzmanları da ilk karşılamada dediğimiz birinci aşamada yer aldılar. Eğer ki bir kişi, yönetilebilecek ruhsal kaygı ya da sorun nedeniyle aramışsa, telefondaki uzman kişiler süreçle nasıl baş edebileceğine yönelik destek müdahalesinde bulundular. Fakat arayan vatandaşın şikayeti daha ileri bir müdahale gerektiriyorsa, bu kişilerin numaraları Bakırköy ve Erenköy’deki psikoterapi merkezlerine aktarıldı. İkinci aşama denilen bu süreçte ruhsal destek müdahaleleri ağırlıklı olarak psikiyatristlerce yürütüldü. İl Sağlık Müdürlüğü koordinasyonunda diğer hastaneler, Türkiye Psikiyatri Derneği, Türk Psikologlar Derneği, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği, Psikiyatri Hemşireleri Derneği başta olmak üzere ruh sağlığı alanında hizmet veren sivil toplum kuruluşları da gönüllüleri ile sisteme katıldılar. Ruh sağlığı alanında toplam 681 uzman gönüllü olarak sisteme başvurdu. Bu yönü ile KORDEP sisteminin özgünlüğü acil durumda kamu ve sivil toplumun tüm kaynaklarını harekete geçirmesi ve koordine edebilecek hale getirmesidir. Aramalar arttıkça sistemi büyüten uzmanlar, hastanelerin telefon hatlarını 0850'li bir hat üzerine aktarıp, daha fazla kişiye ulaştı. Bir süre sonra teknolojik bir altyapı değişikliğine gidilerek, mobil cihazlara uygulama yüklendi. Böylece vatandaşlar gönüllü uzmanlara 7-24 ulaşabilir hale geldi.
Ölüm vakalarının en çok arttığı Nisan 2020'de 20 günde 2 bin 817 çağrı geldiğini anlatan Yıldırım, "Sisteme günde yaklaşık 122 çağrı düştü. En çok ölümlerin yaşandığı Nisan ayının son 3 günü aramalar daha da artmış, sayı 130’a çıkmış. Nisan ayında kritik çağrı kabul edilerek uzmanlarca geri aranan yaklaşık bin kişi var. Başlangıçta her 3 çağrıdan biri bizim açımızdan kritik kabul edildi. Projeden onbinin üstünde kişi hizmet aldı, yaklaşık 4 bin kişi ise ikinci aşama ileri hizmet alarak yararlandı" diye konuştu.
Öte yandan Haziran 2020 itibariyle Halk Sağlığı Müdürlüğü uhdesinde Kovid-19 tanısı alan kişilere yönelik yapılan psikososyal destek aramaları KORDEP bünyesinde yapılmaya başlandı ve kritik olgular ikinci aşama merkezlerine yönlendirildi. Bu kapsamda ise İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı ekiplerince 2020 yılında 75 bin 305 arama, 2021’de ise 33 bin 460 kişi aranarak bilgilendirme ve psikososyal destek yapıldı. Prof. Yıldırım, Ağustos 2020 itibari ile kısıtlamaların azalması ve hastanelerin de tam kapasite hizmet vermesi ile merkeze gelen aramaların azalmaya başladığını, Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde oluşturulan kalıcı bir mekanda KORDEP'in faaliyetlerini sınırlı olarak sürdürüldüğünü aktardı.
Salgında insanların ruh sağlığının bazı eğilimler gösterdiğini söyleyen Prof. Yıldırım, "Salgının başlarında karantina, pandemi, bulaştırma, hastalık belirtilerini taşıma kaygısı baş gösterirken, uykusuzluk, huzursuzluk, nefeste almakta zorlanma, çarpıntı gibi belirtiler vardı. Erken dönemin sonlarına doğru karantinada kalan veya yakınını kaybeden kişiler, işi bozulan kişilerle karşılaştık. Bu kişiler de ise mutsuzluk, yalnızlık, çaresizlik, karamsarlık gibi yoğun duygusal tepkiler vardı ve depresif bir tablo çiziyorlardı. Başlangıçta kaygı varken, sona doğru tükenmeye ve yalnızlaşmaya doğru evrilen bir belirti grafiği gördük. Yakınlarını kaybedip veda edemeyenler, yoğun bakım ünitelerine bıraktıkları yakınlarını göremeyenler, karantinada ya da hastanelerde izolasyon nedeniyle yapayalnız hastalıkla baş etmek zorunda kalanlar vardı. Yakınını kaybedip yeterince yas ve veda yaşayamayanlar vardı. Önceden cenaze eve gelir, camiye gider, mezarlığa giderdi ama kovid buna da engel oldu. Taziyeler, vedalar eksik kaldı, insanlar sosyal destekten uzak zorluklarını aşmaya çalıştılar. Süreç uzadıkça ev içi şiddet, çocuğa yönelik şiddetler yaşandı. Salgının orta sürecinde ise kapalı işyerleri, maddi kayıplar nedeniyle arandık. Orta dönemde ağırlıklı olarak sosyal sorunlar, yas tükenmeye bağlı durumlarla karşılaştık. Şimdi ise üçüncü evredeyiz ve iki yıla yaklaşan salgınlı yaşamın geç sonuçlarını gözlemliyoruz" dedi.