Ülke gündeminde yaşanan tartışmalar arasında, restoranlardan kalan yemeği paket yaparak eve götürmenin doğru olup olmadığı konusu son zamanlarda dikkat çekiyor. Bir sosyal medya kullanıcısının serpme kahvaltı sonrası kalanları saklama kaplarına doldurup paylaştığı video ve beraberinde söylediği … “Garsonlar bana garip garip bakıyor, eşim bile. Asıl ayıp olan kalan yemeği yanımda getirdiğim kutuya koymak değil, ayıp olan yemeği çöpe atmaktır…” sözleri medyada geniş yankı uyandırdı.
Yemeği çöpe atmamak üzerine kurulu bu basit gibi gözüken ama güçlü mesaj, toplumun büyük bir kısmı tarafından desteklense de bazı eleştirilere de maruz kaldı. Bu esnada şarkıcının biri çıktı, sabah kuşağı sunduğu programında “Hangimiz restorana giderken yanımıza saklama kabı alıyoruz ki? “ diyerek kullanıcının bu hareketi sırf video çekmek için yaptığını iddia etti. Şarkıcı idrak edememiş ama video içeriği aslında israfın önlenmesi ve sürdürülebilir tüketim alışkanlıklarının benimsenmesi açısından çok önemli bir mesaj. Ne yazık, bunu algılayamamış.
İşletmelerimde bitirilemeyen yemekler paket yapılıp gönül rahatlığıyla götürülür
Bir ücret karşılığı yeme-içme hizmeti satın alıyorsanız yiyemediğiniz yemeği işletmeden paket yapmasını rica ederek veya yanınızda getirdiğiniz saklama kaplarınıza koyarak götürmeniz kadar doğal bir davranış olamaz. Benim restoranlarımda yıllardır yemeğini bitiremeyen misafirlerime paket yapılması teklif ediliyor. Arzu edenler paketlerini gönül rahatlığıyla alıp yanlarında götürüyor. Bu hem israfı önlemek hem de misafirlerimize değer vermek adına çok önemli.
Az fakat sesi çok çıkan kesim kültür yozlaşmasına neden oluyor
Dünyanın gelişmiş ülkelerinde bir yemeği bitiremediğiniz zaman siz daha teklif bile etmeden garson yanınıza gelir ve paket yapılması konusunda sizi uyarır. Bu durum müşteri ve işletme tarafından çok da normal karşılanır. “Doggy Bag” olarak bilinen uygulama, gıda israfını azaltmaya ve sürdürülebilir tüketim alışkanlıklarını teşvik etmeye yardımcı olmak amacıyla son zamanlarda dünya genelinde çok da yaygınlaştı. Ülkemizde ise kalan yemeği götürmek kültürümüzle asla bağdaşmamasına rağmen kimi kesimlerce ayıp ve tuhaf olarak karşılanıyor. Bu az fakat sesi çok çıkan kesim, birçok konuda olduğu gibi bu konuda da toplumun bam telleriyle oynamaya, kültür yozlaşmasına neden olmaya devam ediyor.
Asıl utanılması gereken kalan yemeği almamaktır
Nasıl bir marketten alışveriş yaptığımız zaman ücretini ödediğimiz ürünleri poşetlere doldurup götürebiliyorsak restoranlarda sipariş verip ücretini ödediğimiz yemekleri de -yenilemeyenler dahil- rahatlıkla paket yapıp/yaptırıp götürebilirsiniz. Bu asla utanılmaması, çekinilmemesi gereken gayet normal bir davranış; israf etmemek adına atılan önemli bir adımdır. Çöpe atılmasına göz yummak yerine yemeğin değerlenmesini sağlamak bereket açısından, ülke ekonomisi açısından çok yerinde bir hareket. Unutmayalım, ücretini ödediğiniz her yemek sizindir; ister restoranda tamamını yersiniz ister alır evinize götürürsünüz isterseniz başkasına verirsiniz. Gerçekten utanılması gereken bir şey varsa o da kalan yemeği almamak, göz göre göre çöpe atılmasına göz yummaktır.
Tabağındakini bitir sonra arkandan ağlar
Halbuki yemeği israf etmemek İslam dininin bizlere emrettiği bir gereklilik, kültürümüzün, medeniyetimizin öğrettiği bir erdemli bir davranıştır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de geçen, “Yiyiniz, içiniz, fakat israf etmeyiniz (Ârâf, 7/31)” ayeti, gıda tüketimindeki bu temel ilkeyi çok net tarif eder. Peygamber Efendimiz (sav) de “Abdestinizi dere kenarında alıyor olsanız bile, suyu israf etmeyiniz.” hadis-i şerifiyle bizleri bu konuda asırlar önce uyarmıştır. Ancak, günümüzde bu önemli değeri unutmuş gibi görünüyoruz. Yayınlanan israf raporları bize bunu gösteriyor. Tabağındakini bitir sonra arkandan ağlar uyarılarıyla büyüyen bizler ne ara önümüzdeki yemeğin çöpe atılmasına göz yumar hale geldik? Her gün tonlarca yiyecek çöpe atılırken, bayat ekmeklerden envaı çeşit yemek hazırlayan ninelerimizin, dedelerimizin kemiklerini sızlamaz mı? Biz ki Çanakkale Savaşı’nda kıt kaynaklarla nasıl mücadele edildiğinden haberdar olan bir milletiz. Her 18 Mart’ta Mehmetçiğimizin yiyebildiği yemek listesini sosyal medya hesaplarımızda çarşaf çarşaf paylaşıp o maneviyata ulaşmaya çalışırken ne yazık ki gündelik yaşantımızda bu bilinçten uzak bir toplum haline gelmeye başladık.
Bereketsizliğin en büyük sebebi israftır
Dünyanın gıda üretiminde sıkıntı yaşadığı bir devirde dünya genelinde, her yıl üretilen gıdanın üçte biri kayba uğruyor ya da israf ediliyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütünün (FAO) Küresel Gıda Kaybı ve İsrafı Raporu’na göre; dünya genelinde her yıl yaklaşık 1,3 milyar ton gıda israf ediliyor. Ülkemizde ise bu rakam 18,2 milyon ton civarında. Bu durum, milyonlarca insanın açlıkla mücadele ettiği bir dönemde kabul edilemez. Çünkü dünyada israf edilen gıda, açlık sınırında yaşayan 821 milyon insanı 3 defa doyurabiliyor. İsrafla mücadele, üzerinde titizlikle durulması gereken önemli bir konu. Üretmenin zor ve maliyetli, israf etmenin çok kolay olduğu günümüzde, israfın önünü alabilmek için toplum farkındalığı oluşturmak, konuyu gündemden düşürmemek en etkili yöntemlerden biri olacaktır. Cebimizin, evimizin, en önemlisi memleketimizin bereketi için sayıca az fakat sesi yüksek çıkan kimi kesimlerin kültürümüzle bağdaşmayan bu dayatmalarına karşı mücadele etmeli, gıda israfının önüne geçebilmeli, ecdadımızın bizlere öğrettiği değerlerimizden şaşmamalıyız. Bu hem bize hem de gelecek nesillere karşı sorumluluğumuz.
Bayat Ekmek Helvası
Türk mutfağı her şeyin değerlendirildiği, israfın olmadığı atıksız bir mutfak. Verdiğim bu tarifle, bayatlayan ekmeklerinizi çöpe atmak yerine onları mükemmel bir tatlıya dönüştürebilirsiniz.
MALZEMELER:
* 3 su bardağı bayat ekmek içi
* 1 su bardağı şeker
* 3 yemek kaşığı tereyağı
* 1,5 su bardağı süt
* 1 paket vanilya
* 1 tatlı kaşığı tarçın
* Üzerini süslemek için çekilmiş Antep fıstığı
HAZIRLANIŞI:
Önce bayat ekmek içlerini ufalayalım. Ekmeğin kenarlarından çıkan parçaları çorbada kullanmak üzere fırında kıtırlaştırabilirsiniz. Orta ölçekte bir tencerede tereyağını eritelim. Eriyen tereyağına ufalanmış ekmek içlerini ilave edelim. Sürekli karıştırarak renk alana ve hafif bir esmerlik kazanana kadar kavuralım. Ayrı bir tencerede şekeri ve sütü kaynatıp ılıtalım. Vanilyayı ekleyelim. Kapaklı olarak 15 dakika bekletelim. Tane tane olan helvayı servis tabağına alıp çekilmiş Antep fıstığıyla süsleyelim. Afiyet şifa olsun.
Restoranlarda dikkat etmemiz gereken 3 altın kural
* Sipariş verirken acele etmeyin. Önce menüyü dikkatlice inceleyip ne yemek istediğinize karar verin.
* Siparişinizi yiyebileceğiniz miktarda verin. Yeterli gelmezse tekrar söyleyebilirsiniz. Garson arkadaşlar bu iş için görevli, endişe etmeyin.
* Yiyemediğiniz yiyecekleri paket yaptırıp yanınızda götürmekten asla çekinmeyin.
Uzun yıllardır sektörün içinden biri olarak size küçük bir hatırlatma yapmak istiyorum: Restoranlardan artan yemeklerin sokak hayvanlarına verildiğini düşünerek içimizi rahatlatmayalım. Maalesef, istisnalar haricinde bu çoğu zaman gerçekleşmiyor. Ayrıca, insanlar için hazırlanan yemeklerin her zaman sokak hayvanları için uygun olmadığını unutmamalıyız.