Herkes sinema sektöründe güçlü bir Yahudi lobisi olduğunu bilir. Amerika Yönetmenler Birliği (DGA) üyesi bazı isimler ise Yahudilerin Hollywood’da mağdur olduğunu ve temsil edilmediğini öne sürerek “Yahudi masası” kurulmasını istedi
Amerika Yönetmenler Birliği (DGA) ve Amerika Yazarlar Birliği (WGA) üyeleri, Yahudilerin Hollywood’da yeterince temsil edilemediğini düşündüğünden Yahudi komiteleri oluşturmak için harekete geçti. Variety’nin haberine göre DGA içerisinde bu konu ile alakalı 300 imza toplandı. Siyah, Latin, Asyalı Amerikalı, kadınlar, LGBTQ ve engelli üyeler de dahil olmak üzere sekiz çeşitlilik komitesi bulunan DGA’da yeni bir masa da Yahudiler için açılmak isteniyor.
Modern toplumlarda dezavantajlı grupların haklarını aramak, politika geliştirmek ve siyaset üzerinde baskı oluşturmak için kurulan bu tür organizas-yonlara Yahudilerin ihtiyaç duyduğunun dillendirilmesi trajikomik bir manzara oluşturuyor. İsrail zulmüne karşı olmayı antisemitizm ile suçlayarak karalamaya çalışanların soykırıma ses etmeyerek siyonizm ideolojisini desteklediği bir dünyadayız. Hollywood da genel itibariyle bu renkte bir yer. Hatta DGA ve SGA, Hamas saldırıları sonrası İsrail’i destekleyen açıklama yapmakta gecikmek ya da yeterince sert tonda açıklama yapmamakla suçlanmıştı.
YAHUDİLERİN HOLLYWOOD’DA SESİ KISIKMIŞ!
Bu girişimi organize eden isimlerden biri olan DGA’dan Stuart Acher, Hollywood’da Yahudilerin bir sesi olmadığını ve kimsenin Yahudiler adına konuşmadığını iddia ediyor.
Yahudi masası oluşturmaya çalışanların iddiaları hayli komik. Zira medyayı yahudilerin kontrol ettiği ya da etkisinin yüksek olduğu gerçeğini de klişe ve şehir efsanesi olarak görüyorlar.
Girişim, Yahudilerin yeterince temsil edilmeyen gruplara sağlanan aynı tür korumalara ihtiyaç duyduğunu iddia ediyor. Hazırlanan DGA dilekçesinde, filmlerdeki Yahudi karakterleri Yahudi olmayanların canlandırması da eleştiri unsuru olarak görülüyor (Bradley Cooper’ın Maestro filminde kullandığı takma burnun büyük olması bile bu açıdan eleştirilmişti. Cooper ırkçılıkla suçlanmıştı). Bildiriyi hazırlayanlar arasında olan Gregg Simon ise “Marjinalleş-tiriliyoruz ve siliniyoruz. Bir komiteniz yoksa, temsiliniz yoktur ve doğrudan yönetim kuruluna konuşamazsınız. Biz Yahudilere dışarıdaymışız gibi hissettiriyor.” şeklinde konuşarak şaşkınlık oluşturdu.
DGA’nın hazırladığı bildiri imzacıları arasında Amy Sherman-Palladino, Eli Roth, David Schwimmer, Greg Berlanti, Michael Chiklis ve Steven Levitan gibi isimler de yer alıyor.
HALBUKİ YAHUDİ HİKAYELERİ HEMEN HER YIL ÖDÜL ALIYOR
Hollywood’da böylesi ilginç bir serzeniş söz konusu iken bu yılki Oscar finalist filmlerine baktığımızda aksi bir tablo ortaya çıkıyor. Zira hemen her yıl olduğu gibi bu yıl da Yahudi karakterlerin canlandırıldığı çok sayıda film var.
Mesela Maestro, ana karakterin meşhur koro şefi ve besteci Leonard Bernstein’ın hikayesine odaklanan bir biyografi çalışması. Bradley Cooper’ın başrolünde yer aldığı ve yönettiği filmde Bernstein’ın müzik kariyeri ve bağlantılı olarak eşiyle yaşadığı çalkantılı, garip ilişkiyi anlatıyor. Netflix yapımı olan film 7 dalda yarışıyor. Filmin destekçileri arasında ise Steven Spielberg (Yahudi olan Spielberg Schindler’in Listesi ve Jurassic Park filmlerinin yönetmeni) ve Martin Scorsese yer alıyor.
Martin Scorsese’nin merakla beklenen ve 10 dalda aday olan filmi Dolunay Katilleri’nde de ana karakterler Yahudi. Yerlilere kötülük yapan biri olmasına rağmen ABD’nin kuruluşundaki Yahudi egemenliğini göstermesi açısından mühim.
Hollywood gibi bir yerde her kesim kendisini temsil etmeli elbette. Sivil toplum bunu gerektirir. Ancak komik olan, bırakın Hollywood’u Batılı bütün siyasi otoriteler üzerinde baskı oluşturma gücüne sahip olan Yahudilerin böylesi mağdur rolüne bürünmesi…