10 yılı aşkındır Sağlık Bilimleri Üniversitesi Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Kalp ve Damar Cerrahisi uzmanı olarak görev yapan Uz. Dr. Ahmet Elibol, “Özellikle cerrahi tekniklerin daha kolay daha uygulanabilir bir yöntemle yapılabilmesi için çaba sarf etmeyi düşünen bir hekim olarak bu yönde özellikle cerrahi cihazlar ve metotlar üzerinde çalışıyorum. Bu projede yapay kalp cihazlarının insan kalbine yerleştirilmesinde daha kolay bir metodla ve hızlı bir şekilde standarze edilebilecek bir yöntemle yapılması adına bir çalışmadır. Merkezi ABD’de bulunan Uluslararası Girişimsel Kalp Cerrahisi Cemiyetinin düzenlemiş olduğu kongreye bildiri olarak bu projeyi gönderdim. Proje aynı cemiyetin her yıl düzenlemiş olduğu ismiks subramanian buluş ödülüne 2 aşamalı elemelerden geçerek finalist olarak kaldı. Yarışmada finale kalan 3 finalist arasında yer aldım. Amerika ve Çin’den katılan diğer finalistler ile beraber 6 Haziranda sunumlarımızı gerçekleştirdik. Bir ay boyunca ismiks web sitesinde akademik ortamda yapılacak puanlamanın ve değerlendirmenin neticesinde temmuz ayı içinde ödül sahibi açıklanacak” diye konuştu.
Kalp ve Damar Cerrahisi uzmanı Uz. Dr. Ahmet Elibol konuşmasının devamında, “Kalp yetmezliği büyüyen bir halk sağlığı problemidir. Yapay kalp cihazları ise ilk defa 1966’da insanlığa denenmiş ve ilk insana yerleştirilen kalp ise 1986 yılında uygulanmıştır. Aradan geçen 25 yıllık süre içinde kalp cihazları ile ilgili teknolojik olarak oldukça ilerlemeler kaydedilmemiş. Fakat insan kalbine yerleştirilme prosedürleri halen cerrahi dikişlerle, kalp aslında dikilerek belirli komplikasyonlar; kanama gibi, enfeksiyon gibi ve ameliyat prosedürleri süresini uzatan olumsuzluklarla beraber hemen hemen 25 yıllık süreçte kayda değer ilerlemeler sağlanamamıştır. Bu anlamda yapmış olduğum proje yapay kalp cihazlarının, kalp üzerine dikişsiz bir yöntemle yerleştirilmesidir. Aynı zamanda hızlı ve güvenlidir. Proje özellikle her kalp cerrahi için aynı yöntemle tekniği standardize edebilecek metot olarak da düşünülebilir. Bu şekilde yapmış olduğumuz çalışmayı bilimsel ortama sunmuş olduk” şeklinde konuştu.