Antalya'da düzenlenen 10. Uluslararası Psikofarmakoloji Kongresi ve 6. Uluslararası Çocuk ve Ergen Psikofarmakolojisi Sempozyumu'na katılan Marmara Üniversitesi İstanbul Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Bölümünden Dr. Veysi Çeri, gerek dünyada gerekse de Türkiye'de yapılan çalışmaların mülteci çocukların büyük bir kısmında psikiyatrik hastalıklar olduğunu gösterdiğini söyledi.
Bu konuda 2014 yılından bu yana 4 çalışma yaptıklarını anlatan Çeri, "Türkiye'de 7-17 yaş arasında mülteci çocuklar üzerinde yapılan 4 çalışmanın toplamına baktığımızda çocukların yüzde 60'ında, yani her 10 çocuktan 6'sında en az bir psikiyatrik hastalık var. En mütevazı çalışma 2 mülteci çocuktan birinde bir psikiyatrik hastalık olduğunu ortaya koydu" dedi.
Mülteci çocuklarda travma sonrası stres bozukluğu ya da depresyona sıklıkla rastladıklarını aktaran Çeri, bunun da çocuklarda sosyal, akademik ve ailevi işlevsellikte ciddi bozulmalara neden olduğunu belirtti.
Şu anda Türkiye'de 4 milyonun üzerinde mülteci bulunduğuna dikkati çeken Çeri, "Bu 4 milyon kişinin yarısında psikiyatrik bozukluk var. 4 milyon kişinin 1,5 milyonu çocuk. Çocuklar özelinde bakarsak en az 700 bin mülteci çocuğun en az bir psikiyatrik hastalığı var" dedi.
Rahatsızlık yaşayanların önemli bölümünün psikiyatri servislerine başvurmadığını, başvursalar da dil bariyeri nedeniyle kendilerini anlatamadıklarını dile getiren Çeri, şunları söyledi:
"Bu sorun ilk kez bizim başımıza gelmedi, dünyayı yeniden keşfetmenin bir anlamı yok. Daha önceki mültecilerle yüzleşmiş toplumlarda ne yapılmışsa aynısını yapabiliriz. Önerilen şu, mültecilerin yoğunluklu yaşadığı bölgelerde özelleşmiş çocuk psikiyatrisi servisleri açılmalı, buralara mültecilerin kültürlerini bilen, gönüllük esasına bağlı psikiyatrlar, psikologlar, sosyal hizmet uzmanları ve çocuk gelişim uzmanları gidebilir."
Mültecilerle çalışacak kişilerin biraz da onların dilini öğrenmesi gerektiğine dikkati çeken Çeri, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Savaş insanları şöyle bir şeye itiyor, iyi veya kötü. Size direkt iyi veya kötü olarak bakıyorlar. Onların dilinden 3-5 kelime söylediğiniz zaman sizi direkt iyi algılıyorlar. Bu konuda ruh sağlığı çalışanlarına da eğitimler verilebilir. Savaş 8'inci yılına girdi, daha da uzun sürebilir. Bu nedenle bu konunun mutlaka bir devlet politikası halinde ele alınması gerekiyor."