Antalya'da düzenlenen 10. Uluslararası Psikofarmakoloji Kongresi ve 6. Uluslararası Çocuk ve Ergen Psikofarmakoloji Sempozyumuna katılan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Hakan Coşkunol, kokain, nikotin, amfetamin ve metamfetamin başta olmak üzere, dünyanın birçok ülkesinde madde kullanımı aşıları üzerinde çalışmalar yürütüldüğünü fakat bunlarla ilgili çalışmaların halen klinik uygulamalar aşamasında olduğunu söyledi.
Türkiye'nin de madde kullanımıyla ilgili bir "salgın" tehlikesi altında olduğunu, bu nedenle kendilerinin de bu konuyla ilgili çalışmalar yaptıklarını anlatan Coşkunol, bağımlılık oluşturan maddelere karşı antikor oluşturulması oluşturulmasıyla ilgili 5 yıldır süren çalışmalar yaptıklarını bildirdi. Bağımlılık yapan maddeleri tanıyıp, vücutta hapsedecek antikorlar geliştirmeye çalıştıklarını vurgulayan Coşkunol, şöyle konuştu:
"Bu antikorları ne kadar özgün ne kadar etkin bir şekilde yapabilirsek o kadar iyi onları tanıyorlar ve beyne geçmesine engel oluyorlar. Şu anda metamfetamin dediğimiz bir maddeye karşı çok belirgin bir antikor oluşturduk. Bunun yanı sıra birçok maddeye ilişkin de antikor oluşturma çabalarımız sürüyor. Halen 20 madde üzerinde çalışmalarımız var ve bu madde sayısı giderek artabilecek. Vücudun herhangi bir mikroba karşı aşılanması durumunda vücuda o mikrop girse dahi aşılandığı için vücutta o mikrobu tanıyıp yok edecek şeyler olduğu için o mikrop vücutta işlemiyor. Burada da aynı şey geçerli. Antikor sayesinde o madde vücuda geçse dahi alınsa dahi beyne geçemediği için kişi onu kullanmakla ilgili bir zevk almayacak ve bir daha denemeyecek. Denese bile zevk alamayacak ve kullanmayacak böyle olunca."
Şu anda metamfetamin aptamerini oluşturduklarını kaydeden Coşkunol, aptamerin vücutta o maddeyi tanıyıp beyne geçmesine engel olacak şey olduğunu söyledi.
Çalışmaların halen klinik düzeyde, kimyasal çalışmalar şeklinde olduğunu belirten Coşkunol, bundan sonraki aşamanın canlı denemesi olduğunu bildirdi. Denemelerin önce hayvanlarda, sonra da insanlarda yapılacağını ifade eden Coşkunol, "Çalışmalar bu hızla giderse insanlar üzerinde aşının denenmesi 3-4 yıl içinde yapılabilecek. 5 yıl sonra da aşıyı piyasada görebileceğiz" dedi.
Antikorların birer tanıyıcı moleküller olduğunu ve maddeyi tanıdığı için bunları uyuşturucu madde kullanımının tükürükle veya solunum havasında saptanmasıyla ilgili polisin trafikte kullanabileceği tanı kitlerinde de kullanılabileceğini anlatan Coşkunol, halihazırda 1-1,5 dakikalık süre içinde yüzde 90'ın üzerinde güvenirliği olan testlerin yapılabildiğini söyledi.
Madde bağımlılığına karşı geliştirilen aşıların 10-20 yıl sonra olabilecek uyuşturucuyla ilgili salgınlarda önlem olarak kullanılabileceğini ifade eden Coşkunol, sözlerini şöyle tamamladı:
"Asıl sorun şu, her sene yaklaşık 50-60 yeni madde piyasaya veriliyor. Avrupa'da daha fazla olmak üzere bu konuda tüm dünyada erken uyarı sistemi var. Erken uyarı sistemine her sene 50 yeni madde giriyor. 2005 yılında bağımlılık yapan bilinen madde sayısı 100 civarındaydı, şu anda 450-500 civarında bilinen madde var. Büyük ihtimalle bu her sene 50-100 artacak şekilde gidecek. Böyle olunca risk çok daha fazlalaşacak çünkü hedef kolay kullanılabilecek, çabuk etkili, ucuz ve saptanması zor maddelerin oluşturulması. Bu nedenle de tanı kitleri çok önemli."