Refah Partisinin 1995’teki genel seçimlerden birinci çıkmasıyla başlayıp irtica tartışmalarıyla alevlenen sürecin kırılma noktalarından olan 28 Şubat Postmodern darbesi Türk siyasi tarihinde kara bir leke olarak zihinlere kazındı. Dönemin kudretli paşaları tarafından “Gerekirse bin yıl sürecek” denilen utanç sürecinde Yeni Şafak, millet ve demokrasinin yanında saf tuttu, “Darbe defteri kapandı” dedi.
Türkiye’de demokrasinin sekteye uğradığı karanlık tarihlerden biri, çağına yakışmasa da “post modern’ darbe olarak nitelendirilen 28 Şubat süreci. Toplum ve sermayenin inancına göre sınıflandırıldığı girişimlerin temeli Refah Partisi’nin önce 1994’de yerel seçimde, ardından da 1995’te genel seçimde büyük başarı göstermesine dayanıyor.
MEDYA BÜYÜK DESTEK VERDİ
Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükümet kurma görevini Erbakan’a vermemek için çok uğraşsa da sonunda mecbur kaldı. Refah’ın hükümeti kurması ve Erbakan’ın Başbakan olmasıyla birlikte Türkiye’de toplu bir cinnet senaryosu sahneye kondu. Halkın seçtiği bir partinin ülkeyi halk adına yönetecek olması başta işadamları olmak üzere pek çok cenahı rahatsız etmişti.
Özellikle medya eliyle her gün farklı bir skandal sahneleniyordu. Korku senaryolarıyla ilgili ekranlarda haberler yapılıyor, gazetelere manşetler atılıyordu. Muhalefet, sendikalar, iş dünyası aynı korkulardan bahsediyordu. O korkunun adı “İrtica”ydı.
KUDÜS GECESİ KÖPÜRTÜLDÜ
Medya eliyle hortlatılan korkular Erbakan’ın Libya gezisi ve Ramazan ayında tarikat liderlerine iftar vermesiyle büyük bir kabusa çevrildi. 30 Ocak 1997’de Ankara Sincan’da düzenlenen “Kudüs Gecesi” ise medya tarafından köpürtülüp rejim tartışmaları alevlendirildi. Kudüs Gecesi’nin ertesi günü ise, üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakan kararname imzaya açıldı. 2 Şubat 1997’de yargı organları harekete geçti. Hem Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı hem de Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığı “Kudüs Gecesi” için ayrı ayrı soruşturma başlattı.
TÜRKİYE’NİN TAHAMMÜLÜ YOK
4 Şubat’ta Ankara’nın Sincan ilçesi güne tank sesleriyle uyandı. 15 tank ve 20 zırhlı araçtan oluşan konvoyun geçidi askerin darbe uyarısı olarak algılandı. Dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir, o görüntü için, “Demokrasiye balans ayarı yaptık” ifadesini kullandı. “Askerin uyarısı” olarak nitelendirilen bu gelişme üzerine Sincan Belediye Başkanı görevden uzaklaştırdı. Belediye Başkanı Bekir Yıldız ile 9 arkadaşı “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla tutuklandı. Yeni Şafak bu karanlık günlerde, ‘“Hiç Boşuna Uğraşmayın”, demokrasi dışı formüllere Türkiye’nin tahammülü yok” dedi.
9 SAAT SÜRDÜ
Algı operasyonları ile aylarca hazırlığı yapılan ve Refahyol’u iktidardan uzaklaştırmayı hedefleyen 28 Şubat sürecinin zirve doruğa çıktı dönemeçlerden biri 9 saat süren meşhur Milli Güvenlik Kurulu ve sonunda yayınlanan tavsiyeleri içeren bildiri oldu. MGK, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in başkanlığında toplandı. Çankaya Köşkünde yapılan toplantıda, Demirel’in yanı sıra dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller, Milli Savunma Bakanı Turhan Tayan, İçişleri Bakanı Meral Akşener ile Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hikmet Köksal, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ahmet Çörekçi, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Teoman Koman ve MGK Genel Sekreteri Orgeneral İlhan Kılıç da katıldı. Toplantıda, MİT Müsteşarı Sönmez Köksal, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Onur Öymen, Emniyet Genel Müdürü Alaaddin Yüksel, Olağanüstü Hal Bölge Valisi Necati Bilican ve Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Necdet Seçkinöz, Genelkurmay İstihbarat Başkanı Korgeneral Çetin Taner ile MGK Genel Sekreter Başyardımcısı Korgeneral Necdet Timur da hazır bulundu.
LAİKLİK PARAVAN
Adeta askerin siyaseti hesaba çektiği, emir yağdırdığı bir platforma dönüşen söz konusu MGK uzun süren toplantı sonrasında Cumhuriyet elden gidiyor bahanesiyle bildiri yayınlandı. “Anayasa ve Cumhuriyet yasalarının uygulanmasından asla taviz verilmeyeceği” vurgulanan bildiride 28 Şubat’ın en büyük argümanlarından olan “laiklik”in arkasına saklanıldı.
KORKU VE YAPTIRIM DİLİ
Bildiride, “Cumhuriyet ve rejim aleyhtarı yıkıcı ve bölücü grupların laik ve anti-laik ayrımı ile demokratik ve sosyal hukuk devletini güçsüzleştirmeye yeltendikleri” iddia edildi. Söz konusu bildiride toplum “gerginlik” ile korkutulup “yaptırımlarla” tehdit edildi.
SİYASETE 18 MADDELİK TALİMAT
MGK bildirisinin ardından, 1 Mart 1997’de askerlerin MGK toplantısına getirerek, hükümetten yapılmasını istediği 18 maddelik sözde ‘tavsiyeler’ kamuoyuna yansıdı. Askerlerin hükümete dayattığı talepler arasında, “Temel eğitimin 8 yıla çıkması, imam hatip okullarının meslek okullarına dönüştürülmesi, irticai faaliyetlere karıştıkları için TSK’daki görevlerine son verilen askerlerin belediyelerde istihdam edilmesinin önüne geçilmesi” gibi talepler yer aldı.
HÜKÜMET MGK’DA KURULMAZ
Siyasetin vesayetin söz konusu dönemde ilk hedefi olan dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan, dayatılan bu maddeleri imzalamadı. 3 Mart 1997’de DYP’nin bazı önde gelen isimleri, hükümetten çekilme çağrısını dile getirdi. Erbakan, çağrıda bulunanlara “Hükümet TBMM’de kurulur, MGK’da kurulmaz” ifadelerini kullanarak tepki gösterdi. Refahyol’un ortağı Tansu Çiller gerginliğin atlatılması için hükümet protokolünde yer alan değişikliğin öne çekilmesi önerisiyle Erbakan’dan başbakanlık görevini istedi. İzleyen süreçte içinden istifalarla DTP’nin kurdurulacağı DYP’de “hükümetten çekilelim” sesleri yükselmeye başladı.
DEMİREL’DEN TEHDİT AÇIKLAMA
Cumhurbaşkanı Demirel, MGK’nın anayasal ve kendine özgü bir kuruluş olduğunu vurgulayarak, “MGK kararlarının uygulanmaması halinde devletin yürümeyeceğini, uygulamayanların sorumlu olacağını” söyledi. Bundan sonraki süreçte, başta 8 yıllık kesintisiz eğitim olmak üzere MGK kararlarının uygulanmasında ortaya çıkan tartışmalar, DYP ve RP arasındaki yol ayrımını hızlandırdı. Bazı sivil toplum kuruluşları da açıklamalar yaparak, MGK kararlarına tam destek verdiklerini ifade etti.
AYIBI İZLEME KOMİTESİ
İki ay sonra MGK toplanarak 28 Şubat’ta alınan kararların ne kadar uygulandığını belirlemek için bir adım daha atarak, “İzleme Komitesi” kurulmasını kararlaştırdı. Bu komite, her ay MGK’ya bu kararların uygulanıp uygulanmadığına yönelik rapor sunacaktı.
TÜRKİYE’Yİ OYALAMAYIN
MGK ile doruğa çıkan asker-hükümet gerginliğini kullanan çevreler bir yandan Türkiye’yi geri götürmeye çalışırken bir yandan da hükümetin bozulması için lobi faaliyetleri yürütüyorlardı. Bu kaos tablosunu suni darbe gündemi, ülkenin itibarını dışarıda da olumsuz etkiliyor deyip ‘Türkiye’yi Oyalamayın’ başlığına imza attık.
- VESAYETE MANŞETTEN REST
- Vesayetçi askerler eliyle darbe söylentilerinin sürekli ısıtıldığı söz konusu günlerde Yeni Şafak tarafını belli etmiş 2 Mart’ta vesayetçilere net mesaj olacak şekilde ‘Darbe Defteri Kapandı’ başlığıyla çıkmıştı. Refahyol hükümetini demokratik platformlarda engellemeyen ve tek parti dönemine özlem duyan çevrelerin sonuçsuz kalan
talepleri de yine birinci sayfadan “Geri Dönüş Yok” manşetiyle verilmişti.
- ‘SAĞDUYU’ MANŞETİPost modern darbecilere karşı 20 maddelik talep zincirini imzalamamakta uzun süre direnen Necmettin Erbakan’a destek çıkanlardan biri de söz konusu süreçte Yeni Şafak oldu. Toplumun korkutulduğu MGK’nın ardından Yeni Şafak “Gerginlik Çıkmadı” sağduyusunu manşetine taşıdı.
- DİYALOGLA ÇÖZÜM İÇİN “KRİZ TRAFİĞİ”
- MGK toplantısının yol açtığı krizi aşağıya çekmek isteyen Başbakan Erbakan, hükümetle ordu arasında oluşturulan diyalogla çözümü arzuladı. Başbakan Erbakan’ın mart aylarında ki o gerginliği indirmek için yaptığı diyalogların detayları ‘Kriz Trafiği’ başlığı ile Yeni Şafak’ta okurlara duyuruldu.
- REFAHYOL HÜKÜMETİNE MESAJ
- 28 Şubat kararları üzerinden iki ay geçmesine rağmen tartışmaları bir türlü bitmek bilmedi. Hem içeriden hem de dışarıdan gelen sistemli saldırılar sonucunda icraat yapmak yerine meşruiyet tartışmalarıyla vakit kaybeden Refahyol hükümetine 24 Nisan 1997’de kamuoyunun, Başbakan Erbakan’ın tavır koyması bekliyor ifadeleriyle ‘Ne Yapacaksan Yap!’ başlığıyla çıktı.
- BİR DAHA DÜŞÜNÜN
- MGK bildirilerinin tartışıldığı haftalarda bir diğer başlığımız ise ‘Bir Daha Düşünün!’ oldu. MGK’da dile getirilen talepler değişik kesimlerce kabil edilemez bulunurken Yeni Şafak olarak bu kesimlerin görüşlerine kulak verdik.
- DİNLE UĞRAŞAN KAYBEDER…
- Süreçte attığı başlıklarla kendinden söz ettiren Yeni Şafak 8 Mart’ta ‘Dinle Uğraşan Kaybeder’ başlığıyla çıktı. Başbakan Necmettin Erbakan’ın “Batı’daki anlamıyla laiklik İslam’ın bir parçasıdır” sözlerinin yer aldığı o günde Yeni Şafak’ta MGK’nın ‘İhtiyaç fazlası İmam Hatip Liselerinin kapatılması’ yönündeki tavsiye kararlarına tepkiler yer aldı. İHL’lerin Türkiye’de hiçbir zaman ihtiyaca cevap verecek sayıya ulaşamadığı, bu alanda duyulan okul ihtiyacının her geçen gün daha da arttığı okuyucularına duyuruldu.