Önümüzdeki günlerde Suriye savaşı sekizinci yılına girecek. Bu savaştan en çok etkilenen ülke ise şüphesiz Türkiye. Milyonlarca Suriyeli savaş ve zulümden kurtulmak için ülkemize sığındı. Bölgenin karışıklığından faydalanan terörist grupların her gün sınırımızın az ötesinde yol açtıkları şiddetli çatışmaları izledik. Türk devleti siyasetiyle ve askeri gücüyle bu şiddet sarmalının topraklarımıza girmemesini sağladı. Elbette bunun için askeri operasyonlar da düzelendi.
20 Ocak günü Türk askeri Afrin’e “Zeytin Dalı Harekatı” başlattı. Bu operasyondan sonra tüm Türkiye, gözünü Suriye-Hatay sınırına çevirdi. İlk günden itibaren asker ve polisin mücadelesine vatandaşların kimi dualarıyla destek verdi, kimi sınıra gidip Mehmetçiğe yemekler pişirdi. Her yaştan vatandaş elinden ne geliyorsa yapmanın bir yolunu aradı. İşte İstanbul Şehir Tiyatroları da kendi üzerlerine düşen görevi yapmak adına kolları sıvadı.
Sanatçılar, Zeytin Dalı Harekatı’na destek vermek ve askerlerle buluşmak için başlatılan “İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Mehmetçik’in Yanında” etkinliği kapsamında sınıra gitti.
İstanbul Şehir Tiyatrosu ailesi tam 115 kişiyle İstanbul’dan hareket etti. Bu yolculuk daha ilk adımıyla Türkiye’de bütün kurumların aynı mücadelede birlik olduğunu gösteriyordu. THY, oyuncuların Hatay’a gitmesi için özel bir uçak tahsis etmişti. Uçağa binerken oyuncuları karşılayan uçuş ekibinin gözlerinde heyecan vardı. Askere destek olmak için yola çıkanlara hizmet etmek ve onlar için kendilerinin de bir şeyler yapmasının gurur verici olduğunu dile getirdiler. Hatay’a indiğimizde havaalanında şaşkın gözlerle karşılaştık. Ziyaret amacı öğrenildiğinde ise şakınlık yerini buruk bir sevince bıraktı. Yaşlı bir kadın, oyunculardan birini yanına gidip ona sarıldı. “Askerimize selam söyle her gün onlar için dua ediyorum.” dedi. Otobüslere binip Hatay merkezden yaklaşık 80 kilometre uzaktaki Hassa sınırına doğru yola çıktık. Yol boyunca barikatlarla örülü sayısız kontrol noktası gördük. Asker ve polislerin güvenliğin sağlanması ve bölge halkının zarar görmemesi için çok sıkı denetimler yaptığına şahit olduk. İki otobüs ve bir minibüsle çıktığımız yolculukta her kontrol noktasında askerlerin sevgi gösterisiyle karşılandık. Sınıra yaklaştıkça şehir merkezinin sakinliği yerini top ve silah seslerine bıraktı.
Hassa sınırında ziyaretçiler ve basın mensupları için kurulan yere gittik. Oyuncular Hassa sınırında Türk asker ve polisiyle bir araya geldi ve duygu dolu anlar yaşandı. Yılların eskitemediği usta oyuncu Zihni Göktay, askerlerle kuçaklaştı ve şu etkili konuşmayı yaptı : "Allah askerlerimize güç ve kuvvet versin. Onlardan zafer çığlıkları bekliyoruz. Ben 72 yaşındayım. Manevi destek olarak bugün cephe gerisinde patates soymak, bir çorbayı karıştırmak dahil ne görev verilirse seve seve yaparım. Çünkü Atatürk, “hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır. O satıh da bütün vatandır" der. O, bunu hem askeri hem kültürel anlamda söyledi. Biz bunun için buradayız. Her zaman Mehmetçiğin yanındayız. Yanında olmaya da devam edeceğiz. Hainlerin tuzakları kendi başlarına yıkılır."
İstanbul Büyükşehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Süha Uygur ise Türk askerinin verdiği kahramanca mücadeleye sınırdan tanık olmanın kendisini çok duygulandırdığını söyledi.
48 yıldır oyunculuk hayatını sürdüren Sinan Bengier'in şu sözleri gerçekten çok çarpıcıydı: “11 bin kilometre öteden insanların bu topraklarda hak iddia etmeleri akıl almaz bir şey. Şehitleri gördükçe, aklıma hep şu geliyor. Bebeklerini kucaklarına almadan toprağın kucağına girdiler. İçim çok acıyor. Ama şundan eminim ki kanları boşa hiç gitmeyecek.”
Usta oyuncu Erhan Yazıcıoğlu,15 gün önce de sınıra gelmiş. Oyuncu, imkanı olanların sınıra gelip askerimizin kararlı duruşuna şahit olmalarını çok istediğini dile getirdi. Türkiye’nin kalbinin sınırda attığını söyleyen oyuncu Mahperi Mertoğlu, “Savaş olan her yerde sanat devam ediyorsa o ülke daha da güçlenir. Biz de bunun için burdayız” dedi. Sanatçıların sınıra gelmesi ve Türkiye'nin her kesiminin toprak bütünlüğü ve barış için toplanabiliyor oluşu, görülmeye değerdi. Sanatın iyileştirici ve güç veren yönü bir kez daha kendini bir kez daha göstermiş oldu.