Yerel seçim sonuçları her açıdan yorumlanıyor. Başlıca sebepler, iddialar, itirazlar ve tepkiler devam ediyor. Olması gereken de bu… Biz ise yine başka bir zaviyeden seçim sonuçlarına. Bakmak istiyoruz. 2 Mart’taki sinema sayfamızın manşetinde “İstanbul Belediyeleri ve Sinema” başlığını görmüştünüz. Şehir yönetmek demek olan İstanbul’daki belediyelerin faaliyet alanlarında ne kadar sinema olduğuna göz atmıştık.
Kaderin cilvesi midir, sinemanın etkisi midir bilinmez. Ama haberimizde de işaret ettiğimiz ve İstanbul’da sinema faaliyetleriyle ön plana çıkan AK Parti’li belediyeler yeniden kazandı. Bir dönem sinema eğitimi veren hatta yarışma düzenleyen ancak sonrasında devam etmeyen ya da hiç yapmamış belediyeler ise kaybetti.
Esenler, Sultanbeyli, Başakşehir ve Güngören belediyelerinin sinema eğitimi ve yarışması düzenlediğini, bununla kalmayarak genç sinemacıları desteklediklerinin belirtmiştik. İstanbul’da en rahat kazanılan belediyeler bunlar oldu. Riskli görülen Fatih de kazandı. Fatih Belediyesi’nin de son dönemde sinemaya ciddi önem verdiğini ifade etmiştik. Sultangazi, Bağcılar, Bahçelievler de yakın zamanda faaliyet düzenlemiş ya da devam eden belediyeler.
Koskoca İstanbul seçimini tek bir sebebe indirgemek mantığa sığmaz elbette. Öncelikli etkenler mevcut. Herkes bundan bahsediyor. Lakin yavaş yavaş etki eden ve kalıcı olan bu gibi hususlara da dikkat çekmek gerekiyor.
Belediyecilik anlayışının yakın zamanda değiştiği, artık sadece yol, alt yapı yapmak ile seçim kazanılamayacağı söylenip duruyor yıllardır. Peki, nedir bu “diğer” meseleler? Sosyal belediyecilik denen şeyler sadece yardım dağıtmak, kreş açmaktı burs vermek midir? Kültür faaliyeti demek sadece salon programları düzenlemek midir? Elbette öyle olmamalı.
Sadece film göstererek sinema faaliyeti yapmakla yetinmek çok fazla şeyi ıskalamak manasına geliyor. Sanatın yumuşatıcı, kuşatıcı etkisini kullanabilecek en bariz alanlardan biri sinema. Zira ciddi bir üretim alanı ve toplumda da karşılığı var. Hal böyle oluna gençlerin sinema eğitimine ve üretimine etkisi çok yüksek. İstanbul’da adı geçen belediyeler dışında onlarca özel sinema eğitim kurumu olduğu halde yetmiyor. Talebi karşılamak zorlaşıyor. Çünkü nüfusumuz genç.
Bu ahval ve şerait içinde sinema eğitimi ve üretimine alan açan, gençlerin kendilerini tanıyabilecekleri imkanlar sunan belediyeler elbette kazanır. Zaten sinemaya önem veren bir belediyenin diğer faaliyetleri de aynı minvalde olacağından, belediyenin de başkanın da imajı/intibaı olumlu ve çekici olacaktır.
Seçim sonuçlarını düşünürken şapkasını önüne koyacakların bu açıdan da bakması gerekiyor.