Sözleşmenin sadece kadın beyanını esas almasından dolayı sık sık suistimallerin yaşanması ve eşcinsel evliliklerin önünü açmasında dolayı gündemden düşmeyen İstanbul Sözleşmesi'nin kabul edilmez olduğunu ÖNDER İmam Hatipliler Derneği ve Türkiye Gençlik Vakfı TÜGVA ortak bir metin yayınlayarak "İstanbul Sözleşmesi'nin dayatmalarını reddediyoruz" dedi.
ÖNDER, açıklamayı twitter hesabından "İstanbul Sözleşmesinin dayatmalarını reddediyoruz" ifadeleri ile yayınlarken, TÜGVA ise metni, "Kadına yönelik şiddetin her daim karşısında olduk, olmaya devam edeceğiz.İstanbul Sözleşmesi ile ilgili duruşumuz ve tavrımız nettir" ifadeleri ile duyurdu.
ÖNDER ve TÜGVA tarafından yayınlanan açıklamada, İstanbul Sözleşmesi'nin temel ahlaki değerlerimizle örtüşmediği ve toplumsal cinsiyet ve cinsel yönelim konusunda dayatmaları olduğuna dikkat çekildi. Bu dayatmaların kesinlikle kabul edilemez olduğunun vurgulandığı açıklamada "Sözleşmenin eşcinselliği yaygınlaştırıcı ve makulleştirici yaklaşımına karşı çıkmak insan neslinin korunması açısından vazgeçilmezdir" denildi.
Türkiye'nin önde gelen iki sivil toplum kuruluşunun yaptığı açıklamanın tamamı şöyle:
"Son günlerin tartışma konularından biri olan İstanbul Sözleşmesi’nin çözüm uygulamalarının aile içi şiddeti sona erdirmediği, aile yapısını iyileştirici ve onarıcı uygulamalar getirmediği net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Bu nedenle Türkiye’nin bu sözleşmeden çekilmesini talep ederken ailenin korunması, aile içi şiddete karşı taviz verilmeksizin kadın ve erkek, şiddet mağduru tüm bireylerin toplumun beklentilerine uygun iç hukuk mevzuatıyla korunması elzemdir.
Bu ön kabul ve değerlendirmeden sonra aileyi oluşturan kadın ve erkeğin her tür hak ve hukukunun korunması gerektiği açıktır. Aile içi ve aile dışı, ne olursa olsun, şiddetin her türlüsünü reddediyoruz. Her bireyin hakkını ve hukukunu koruma noktasındaki düşüncemiz konu kadın ve çocuklar olduğunda daha da belirginleşiyor.
Şiddete uğrayan bireylerin haklarının korunması amacıyla imzalanan İstanbul Sözleşmesini inanç, gelenek ve değerlerimizi yok sayan dayatmalardan dolayı reddediyoruz. Şiddetin yaşanmaması ve şiddete uğramış bireylerin korunması temel kabulümüzdür ancak bu konunun uluslararası sözleşmelerden ziyade iç hukuk yollarıyla teminat altına alınması gerektiğini düşünüyoruz.
Sözleşmenin temel ahlaki değerlerimizle örtüşmeyen “toplumsal cinsiyet ve cinsel yönelim” konusundaki dayatmaları kesinlikle kabul edilemez. Toplumsal cinsiyet rollerinin reddini içeren belge geniş anlamda değerlendirildiğinde marjinal grupların propaganda gücünü arttırmış ve bu düşüncelerin toplumda normalleşmesine kapı aralamıştır. Sözleşmenin eşcinselliği yaygınlaştırıcı ve makulleştirici yaklaşımına karşı çıkmak insan neslinin korunması açısından vazgeçilmezdir
Şüphesiz ki, şiddet ailenin olduğu kadar toplumun da düşmanıdır. Aile yapımızı güçlendirecek sosyal, iktisadi ve hukuki önlemler mutlaka alınmalıdır. Yapılacak yasal düzenlemeler ise geniş bir toplumsal mutabakat üzerinden gerçekleştirilmelidir.
Aile-toplum yapımızla örtüşmeyen cinsiyetsizlik ve bir kısım lobilerin dayatması olan bu sözleşmeden Türkiye imzasını çekmelidir. Bu konuda atılacak adımları destekliyor ve bir an önce harekete geçilmesini istiyoruz