İslamofobi, eşcinsellik sonrası pedofiliyi de normalleştiren Netflix, aile yapısını ve toplumsal manevi algıyı bozmaya yönelik yayınlarına devam ediyor. Son olarak kanalda afişi, tanıtım metni ve fragmanı yayınlanan “Minnoşlar” (Cuties) adlı Fransız yapımı filmde, ailesi Müslüman olan 11 yaşındaki Amy, okul arkadaşlarıyla birlikte müstehcen dans figürleri yapılan bir yarışmaya katılmak için ailesini karşısına alıyor. Tesettürden sıyrılıp yaşına uygun olmayan dekolte kıyafetlerle figürler sergileyen geçen Amy’nin dans için verdiği çaba, olumlu bir şey gibi, destansı şekilde anlatılıyor. Şimdiden RTÜK’e şikayet edilen, yerli ve yabancı basında tepki çeken filmin, 9 Eylül’de platformda gösterime gireceği duyurulmuştu. Tepkiler sonrası özür dileyen Netflix, afişi değiştirip açıklamayı sadeleştirdi. İlginç olan kısımlardan biri de, 11 ile 14 yaş aralığındaki kızların macerasını anlatan bu yapımın, +18 yaşla sınırlı izleyici kitlesine uygun notuyla tanıtılması.
750’den fazla filmi izleyip “Filmlerle Din Sosyolojisi - Hollywood Sineması, Sekülerleşme ve Hipergerçek Yaşam” kitabına imza atan Mustafa Sarmış, Aksaray Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi’nde görev yapıyor. Filmlerde doğru ile yanlışın iç içe girerek seyirciyi karmaşık bir anlatıya yönlendirdiğine değinen Sarmış, “Seçkin ve parıltılı hayatlarla, maceralarla, romantizmle birbirinden büyüleyici hikâyelerle bir hayal âlemine giriyoruz. Yani ‘hipergerçek yaşam’ dediğimiz şeyle karşılaşıyoruz. Orada hangisinin sahte hangisinin gerçek olduğunu anlayamayız. Bu nedenle filmleri doğru bir şekilde inceleyebilirsek bizleri inşa eden şeyleri görme fırsatı da yakalayabiliriz. Filmlerde her türlü ahlaksız yaşantı öyle bir şekilde ambalajlanıyor ki, farklı hikâyelerle seyirci bir yandan çeşitli olaylar izlediğini zannederken diğer yandan birçok cinsel içerikle buluşuyor. Bu durum, ne kadar kaçınırsak kaçınalım bizi dönüştürmeye devam ediyor. Birey, bu hayatın merkezine yerleşiyor, her şey onun sınırsız istekleri üzerinden şekilleniyor. İnsanı var eden ve anlamlı kılan tabiat, gelenek, toplum artık hiçbir kıymet ifade etmiyor. Yeni bir dünya kuruluyor ve orada Tanrı’ya söz hakkı verilmiyor. Filmler böyle bir kurgu üzerinden şekilleniyor, fakat artık doğrudan bu konuları işlemek yerine birçok farklı sembol üzerinden seyirci yönlendirilmeye çalışılıyor. Envaiçeşit dinî olgu farklı hikâyelerle, iç içe geçmiş karmaşık anlatılarla ve özellikle sistem karşıtı bilim kurgu/fantastik senaryolar ve cezbedici görüntülerle seyirci yakalanmaya çalışılıyor”diyor.
Netflix’in “Minnoşlar” adlı filmine Türkiye’de olduğu kadar dünyadan da tepki yağdı. Sosyal medya başta olmak üzere birçok yazılı ve görsel basında çocukların cinsel istismarına karşı çıkıldı. Çevrimiçi içerik sağlayıcısı Alchemiya’nın düzenlediği “Ertuğrul ve Ötesi: Netflix Çağında Manevi Müslüman Medya” başlıklı panelde Müslüman toplum içinden tanınmış film yapımcıları, senaristleri ve yapımcıları bir araya geldi. Etkinliğe İngiltere, Amerika, Güney Afrika, Kolombiya ve Türkiye’den katılım sağlandı. İslam düşmanlığını körükleyen, İslam’ın yasakladığı eşcinsel yaşamı normal gösteren ve çocukları cinsel obje olarak gösteren Netflix’e karşı ortak tepki konurken yapılması gerekenler üzerine konuşuldu. Konuşmacılar, TRT yapımlarından Diriliş Ertuğrul’un küresel izleyici kitlesiyle, Müslüman kimliğine gösterdiği gururu yansıtmasına değindi.
Etkinliğin moderatörlüğünü üstlenen Alchemiya Üst Yöneticisi Navid Akhtar, tüketim sorununa dikkat çekerek, “Bir eseri üretmek için kaç yıl harcadığınıza, ne kadar emek verdiğinize bakmıyorlar. Her şeyi tüketilmesi için platforma koyuyorlar. Bu aynıcılık problematik bir şey. Bu nedenle kendi bağımsız alanımızı inşa etmemiz çok önemli. Böyle bir alan oluşturmak en azından ‘Biz buradayız, sesimiz var ve dili, süreci, türleri anlayıp bir şeyler üretme kapasitemiz var’ demek için bile önemli” ifadelerini kullanıyor. Yönetmen Ovidio Salazar, platformun eğlendirmenin yanı sıra bazı mesajlara dikkat çekmeyi amaçlaması gerektiğini aktarıyor: “Karanlık yerine aydınlıkta geçen bir hayata imrendirmeli bu platform. Her şeyde bir güzellik olması gerektiğini vurgulamalıyız. Allah güzeldir, güzelliği sever.” Zarqa Nawaz ise Müslümanların sinema yaparken klişelerden kaçmasını öneriyor.
Batı’daki Müslüman imajını değiştirmek için film yapan Amina Chaudary, sosyal medyada devam eden “Minnoşlar” hakkındaki tartışmaları şu sözlerle değerlendiriyor: “Bu zamana kadar Hollywood’da birçok kadın cinsellik için kullanıldı. “Minnoşlar” da bize gösteriyor ki o eleştirdiğimiz zamanlar hiç de geçmişte kalmadı. Şimdi 11 yaşında kız çocuklar, cinsel obje olarak kullanılıyor. Bu önemli, çünkü küresel medya geleneksel aile kavramı değerlerini hiçe sayan bir yöne doğru ilerliyor. Müslüman bir kadın yönetmen olarak film yapmaya devam etmeliyim. Kendimiz için bu alanda olmamız gerek.”