Fatma Nur Uysal Pınar’ın Miyase Çıkmazı isimli ilk kitabı okurla buluştu. Loras Kitap etiketiyle çıkan kitabı için Pınar, “Derin bir sevinçti, gören kelime ordusuyla düşman kalesi fethettiğimi sanırdı” diyor.
İlk metnim denemeydi. “Sır Yumağı” başlığıyla Mahalle Mektebi dergisinde yayımlandı. Kelimelerim sanki ete kemiğe bürünüp karşıma çıkmış ve bana güzel şeyler olacağının sinyalini vermişti. O mutlulukla dergiden beş altı tane alıp yakın arkadaşlarıma hediye etmiştim. Neredeyse gittiğim her yere dergiyi de götürüyordum. Derin bir sevinçti, gören kelime ordusuyla düşman kalesi fethettiğimi sanırdı. Şu an bile hâlâ aynı kalp çarpıntısını hissediyorum.
Normalde duygularını aşırı belli eden biriyim. Ama kitap elimde uzun süre dondum kaldım. Acısı, sevinci, varı, yoğu, olanı, olmayanı karşımdaydı. Kitabın ilk öyküsünü evin içinde başkasının öyküsüymüş gibi sesli olarak okudum. Kitabı bıraktığımda “Hadi bakalım, asıl şimdi başlıyorsun” dedim kendime. Sonuçta sorumluluğum artmıştı.
Kızıma imzaladım ve kitaplığa kaldırdım. Kızım öyküleri okuyup anlayacak yaşta değil fakat anısı kalsın istedim. Kızımın o an nasıl gururlandığını görünce isabet olmuş, diye düşündüm.
Okuduğum masallardan, özellikle Ömer Seyfettin’in hikâyelerinden çok etkilenirdim. Olayları, günlerce zihnimden atamaz bir benzerini de ben kurgulardım. Annemin anlattığı kıssalar da uzun zaman aklımı meşgul ederdi. Ortaokulda Türkçe öğretmenimin yazdığım bir yazıyı fark etmesiyle ve bundan anneme bahsetmesiyle yazı maceram şekillenmiş oldu. Lisede çok iyi edebiyat öğretmenlerim vardı, yazı tutkumu hemen anlamışlardı. Okuma seyrime öğretmenlerimle yön vermiştik. Üniversitede bilinçli bir şekilde edebiyat bölümünü tercih ettim. Yayımlatma sürecim geç oldu. Yazdıklarımı sadece ailem, arkadaşlarım, öğretmenlerim okusun tamam diyordum. Ama nitelikli bir kitap için nitelikli edebiyat dergilerinde görünmek gerektiğini öğrendim. Dört beş sene düzenli olarak dergilere yazı gönderdim. Ve malumunuz Miyase Çıkmazı.
Gece yazarım. Gecenin dinginliği yazacaklarıma ilham olur. Sesten etkilenen biri değilim ama gece bana huzur verir. Metinlerim için akşam olunca gün doğar. Bununla beraber gece yazdığım öyküye gündüz mutlaka göz gezdiririm, o âlemde her şey yolunda mı diye bakarım. Çoğu düzenlemelerim gündüz olur. Yazdığım zaman diliminde sadece yazmaya odaklandığımdan bazen ufak tefek hatalar olabiliyor.
Defter çünkü defterin sıcaklığı çok başka. Önce deftere yazıp ardından bilgisayara geçirmek, çift dikiş düzeltme demek. Bilgisayara geçirirken yapılan hatalar daha iyi görünüyor ve bu durum
zamandan tasarruf sağlıyor. Aksi hâlde bilgisayar başında ne yazılacağına karar vermek zor olabilir. Hiçbir metnimi kalem oynatmadan yazmışlığım yoktur. Bu yüzden masamın sağ tarafı biten defterlerle, müsveddelerle dolu. Elimin altında olduklarını bilmek ayrıca güven veriyor. Belki bu durum garantici olmaktan kaynaklanıyordur, bilemiyorum.
Fatma Berra Mete’nin ilk kitabı Şark Cephesi, Ketebe Yayınları tarafından okurla buluşturuldu. Kitabı çıktığında neler hissettiğini anlatan Mete, “Gurur verici bir duyguydu çünkü babamın da bir hayalini gerçekleştirmiştim” diyor.
Babamın hayalini gerçekleştirdim
Fatma Berra Mete’nin ilk kitabı Şark Cephesi, Ketebe Yayınları tarafından okurla buluşturuldu. Kitabı çıktığında neler hissettiğini anlatan Mete, “Gurur verici bir duyguydu çünkü babamın da bir hayalini gerçekleştirmiştim” diyor.
Gurur verici bir duyguydu çünkü babamın da bir hayalini gerçekleştirmiştim. Babam roman yazmaya benim gibi çok küçük yaşlarda başlamıştı fakat ilk romanını otuzlu yaşlarında çıkardı. Ömrü yetseydi daha birçok roman yazacaktı. Benim de tıpkı onun gibi roman yazmaya karşı ciddi bir iştiyakım var. Bir bakıma aslında babamın yapmak istediğini devam ettirdiğimi hissediyorum, bu da elbette bana gurur veriyor. Beni yazmak konusunda tetikleyen önemli bir unsur bu.
Kitap yayınlandıktan bir süre sonra elime geçti. Sanırım gerçekten eserimin çıktığını o an anladım diyebilirim. Ardından rastgele birkaç sayfa okudum. Benim için oldukça heyecanlı ve duygusal bir andı.
ANNEM BENDEN ÇOK SEVİNDİ
İlk olarak anneme imzaladım çünkü annem Leyla Hanımın, ki kitabın ana karakterinin ismidir aynı zamanda, üstümde ciddi bir emeği ve desteği var. Eserimin çıktığına benden çok sevinmiş olabilir. Karakteri, var oluşu ve her an yazmak konusunda beni bıkmadan usanmadan doğru yönlendirdiği için kitabı önce ona imzalamam bir teşekkürdü aslında.
Sekiz dokuz yaşlarında başladım. Zaten yazan bir babamın evladı olarak böyle bir atmosferde büyümüştüm ve neyi ifade etmek istesem bunu yazarak yapardım. Doğal bir eğilimdi yazmak benim için. Şiir ve düşünce yazılarının ardından çocukça bir saflıkla roman yazmaya giriştim. Aslında hiç yayınlanmamış ilk romanımı on altı yaşında yazdım fakat yayına çıkmaya hazır bir kitap yazabilmek için daha vaktimin olduğunu biliyordum.
Geceyi, sessizliği tercih ederim. Yazarken zaman zaman fark etmeden konuşup hikâyeyi canlandırdığım için yanımda kimsenin olmamasını isterim.
Notlar için bir defter ama yazmak için bilgisayar.