Kitapların dinamik ve değişken bir dünyası var. Bilenler bilir. Sadece türlerinden bahsetmiyorum. Hayatın farklı alanlarını kendi devinimleri ve anlam dünyası içerisinde irdeleyen pek çok başlık sayılabilir. Gençlere, çocuklara, kadınlara ve genele hitabeden yayınlar olduğu kadar belirli bir konuyu akademik düzlemde ele alan yayınlardan da bahsedilebilir. Keza; deneme, roman, siyasi tarih, düşünce, hikâye, şiir, felsefe, tarih, toplum, bilim vb. üst kimliklerin belirlediği kitap içeriklerini ayrıca sıralamak mümkündür. Cemil Meriç’e atfen söylersek hepsi de talep edeni aydınlatan bir ışıktır aslında. Alanında bir tez ortaya koyabilen veya ana fikri bir gerçekliğin konumlandırılmasında kalıcı bir çerçeve çizebilen kitapların ise ayrıcalıklı yeri vardır. Nasıl bir boşluğu doldurduğu ve entelektüel düzlemde nasıl bir ihtiyaca cevap ürettiği ancak yazıldıktan sonra anlaşılabilir. Okuyucu eline alır ve “işte bu”der. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun tarafından kaleme alınan “Küresel Belirsizlik Çağında İstikrarlaştırıcı Güç Türkiye” başlığıyla yayınlanan kitap bu türden özelliklere sahip. Türk dış politikasını anlamak için okunması elzem bir kitap. Öte taraftan zor konuların yalın bir anlatım ve akıcı bir üslup ile sunulabilmesi kitabın okuyucuya ulaşabilmesindeki virajlardan birinin başarıyla geçildiğinin göstergesi.
Kitabın müellifinin aynı zamanda 2011 yılında yayınlanan Modernleşme Kuramı/Eleştirel Bir Giriş kitabının da yazarı olması yeni kitabının mukaddimesinde çizdiği temel çerçeveyi daha anlamlı hale getiriyor. Modernleşme Kuramı kitabından hareketle bugünün Türkiye’sini ve batıcı elitlerin yaklaşım biçimlerinin-bakış açılarının ele alındığı cümleler dün-bugün harmanlaması ve değişen-değişmeyen dikotomisi açısından dikkat çekiyor.
Her kitap kendi döneminin de tanığıdır aslında. Geleceğe bir pencere açtığı kadar tanıklığının sorumluluğunu yeni nesillere aktarmak gibi zor bir görevi de üstlenmektedir. Altun’un eseri bu anlamda elini taşın altına koymuş. Kitabı oluşturan bölümlere bakıldığında dünyanın içinden geçmekte olduğu cenderenin ve Türkiye’nin üstlendiği yapıcı yaklaşımın titiz şekilde ifade edildiği görülüyor. Birinci bölümde Uluslararası Toplumun İnsani Yardımlardaki Başarısızlığı, ikinci bölümde Uluslararası Kurumların İflası, üçüncü bölümde Dünyadaki Kronik Çatışmalar ve dördüncü bölümde ise Radikal Milliyetçilik, Popülizm ve İslamofobi’nin Yükselişi başlıkları örneklerden hareketle detaylandırılmış durumda. Her bölümde tüm bu problemlerin çözümüne dair Türkiye’nin attığı somut adımlar ve uluslararası topluma sunduğu tezlere yer verilerek bütünsel bir anlatı oluşturulmuş. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye’nin küresel düzlemde üstlendiği sorumluluklar, krizler karşısında ürettiği çözüm önerileri, insanlığın vicdanı olacak şekilde gerçekleştirdiği yardım çalışmaları ve kuşkusuz tüm dayatmalara, sıkıştırmalara ve kuşatma girişimlerine rağmen stratejik hamlelerde bulunarak elde ettiği somut çıktıların izdüşümünü kitapta görmek mümkün.
Bir parantez de Paradigma yayınlarına açmak gerekiyor. Rahmetli Hüsamettin Arslan’ın kurduğu ve yayıncılık dünyasının köşe taşlarından birisi haline getirdiği yayınevi Hocanın 2 Ocak 2018’deki vefatından sonra eski temposunu bir türlü yakalayamamıştı. Şimdi yeni bir başlangıç yapmış görünüyor. Hem de paradigması olan bir kitapla… Fahrettin Altun Hoca’nın yeni kitabının Paradigma’dan çıkmış olması bu anlamda oldukça değerli ve adeta paradigmaların buluşması gibi... Hem yayınevine hem de kitaba köklü bir sesi yükselttikleri ve alanlarına güçlü bir nefes oldukları için bir kez daha hoş geldin demek bir hakkın teslimi…
(2*) İstanbul Medipol Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi