Çorbada Tuzun Olsun derneği olarak 6 yıldır sahada evsizlere bir akşam bile aksatmadan gıda yardımında bulunduklarını belirten Türker, "Gıdayı iletişim aracı olarak kullanıyoruz. Kurduğumuz iletişim ile gündüzleri randevularını alıyor ve refakat ederek, sağlık hizmetlerine ve sosyal hizmetlerine ulaşabilmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Topluma geri kazandırılabilmeleri için rehabilitasyon, istihdam ve barındırılmaları konusunda program yürütüyoruz" dedikten sonra ekledi:
"Yaklaşık 2 haftadır da evsizlerin bağışıklık sistemini güçlendirecek besinleri dağıtarak, karşı karşıya kaldığımız corona virüsüne karşı bilinçlendirerek ve hijyen malzemeleri ile destekleyerek süreci yönettik. Acil bir durum gerektirmedikçe hastane randevusu almayı askıya aldık. İçişleri Bakanlığı’nın talimatıyla 17 Mart 2020 itibariyle de diğer sivil toplum kuruluşları gibi Çorbada Tuzun Olsun Derneği olarak yürüttüğümüz tüm toplu faaliyetlerimizi durdurduk.
Durumlarını takip edebilmemiz için bir sorumlu arkadaşımız gözlem yapmaya gitti. Şu an sokakta yaşayan insanların aklında neler var biliyor musunuz?
Bu toplum sağlığı açısından ve biyolojik afeti tetiklemek, hastalığın yayılmasının önünü açmak açısından daha büyük bir risk değil mi?
Hava soğuduğunda sığındıkları internet kafeler başta olmak üzere çoğu toplu alanların kapatılmasından dolayı sokak dışında bir alternatifi kalmadıklarını söylüyorlar. “İnternet kafede kalamayacağız battaniye ihtiyacımız da var ama o da yok” diyorlar. Biz de ne gıda ne battaniye hiç bir temel insani yardım dağıtımı organize edemiyoruz.
Çünkü 17 Mart itibariyle toplu faaliyetler yasaklandı. İBB tesisi karantinaya alınmış ve gidemiyorlarmış. Karantinaya alındı diye korkan kaçan evsiz amcalarımız var. İBB Tarlabaşı’ndaki pansiyonları da boşaltmış. Dün Beyaz Masa’yı aramış gönüllülerimiz ve bakanlığa yönlendirilmişler. Bakanlıktan da evsizlerle ilgili bir bilgi alamamışlar. Kurum olarak irtibata geçmeye çalışacağız. Biz İçişleri kamu kurumlarıyla koordineli bir şekilde partner olarak çalışmalarda bulunmaya gönüllü kurumuz."
Evsizlerin de koronavirüs tedbirleri kapsamına alınması gerektiğinin altını çizen Türker, "Sokakta kalan bireylerin alınabileceği yeni barınma alanları acilen ayarlanması gerekiyor. Riski düşürebilmek adına birden fazla alana yayılması gerekiyor. İBB Tesisi ile birlikte bu yerleşkelerin 365 gün açık kalması gerekiyor. Biyolojik afetten söz ediyoruz. Bu afetin sonuçları önümüzdeki aya ya da bir sonraki aya ortadan kalkmasını beklemeyelim. Ama ortadan kalkabilmesi içinde bugünden işe başlamamız gerekir. Sağlık kontrollerinin takip edilmesi ve sosyal uyumun sağlanması adına onlarla ilgili faaliyetlerin yürütülebilmesi gerekiyor.
İlk aşamada bu yerleşkeler açılana kadar biz ilçe ilçe tespitlerde bulunup, temel insani yardım konusunda gıda, hijyen malzemesi ve battaniye dağıtımları ile riskleri düşürebiliriz. Barınma alanlarına ikna etmek konusunda destek olabiliriz. İlçe ilçe bunu yapmaya gönüllü olarak yapıyoruz, kamu kurumlarıyla çok daha hızlı ve çok daha verimli sonuçları alabiliriz.
Toplumsal sağlığı da sadece virüse indirgemeyelim. Biyolojik afet dediğimizde afetin sosyal travma yani ruh sağlığı açısından da tehditleri söz konusu. Bakın bizler evlerimize çekilmemize rağmen nasıl endişe ediyoruz. Peki bizler evde kalırken, ya sokakta kalan insanların ruh sağlıkları? Zaten evsizlik kendini hayattan toplumdan soyutlayacak derinlikte bir travma haliyken, sosyal travmanın sokakta yaşayan insanlar üzerinde neler yaratacağını asla göz ardı etmemeliyiz" dedi.