Salgın hastalıklar insanlık tarihini etkileyen önemli gelişmelerin başında geliyor. Milyonlarca insanın ölümüne sebep olan salgın hastalıklar, ülkelerin gelişmişlik düzeyini de etkileyerek hayatı tüm yönleriyle olumsuz etkiliyor. Günümüzde Çin’de başlayarak tüm dünyaya yayılan koronavirüs, insanoğlunun karşı karşıya kaldığı yeni bir salgın hastalık.
Bugün, bütün ülkeler koronavirüsle nasıl mücadele edecekleri konusunda çalışmalarını hızlandırmış durumda. Peki, İslam toplumunda salgın hastalıklarla yaşandı mı ve bunlarla nasıl baş edildi? İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Prof. Dr. Adnan Dermican, Derin Tarih dergisinde kaleme aldığı yazısında geçmişte meydana gelen birçok salgından söz ediliyor. Onlardan bazıları ise şöyle:
639 yılında meydana gelen Amvas veba salgını Suriye bölgesindeki Müslümanların faaliyetlerini ciddi anlamda etkiledi. 20 binden fazla insanın öldüğü salgında Ebu Ubeyde b. Cerrah, Muaz b. Cebel gibi ashabın ileri gelenlerinden vefat edenler de oldu. Aynı yıl etkili bir kıtlık da yaşandı.
685 yılında Mısır’da ortaya çıkan salgın çok sayıda insanın ölümüne sebep oldu. Bundan iki yıl sonra, Abdullah b. Zübeyr’in hilafeti döneminde 687 yılında Basra’da oldukça etkili bir salgın daha ortaya çıktı. Birçok insanın ölümüne sebep olduğu için sel sularının önüne geleni sürüklemesine benzetilerek Carif Taunu diye anılır. Bu salgından dolayı üç günde 70 bin kişinin öldüğü söyleniyor. Yine bu salgında Enes b. Malik’in Basra’da ikamet eden çocuklarından ve torunlarından 80 kişinin hayatını kaybettiği anlatılır.
Emevi halifesi III. Yezid b. Velid’in 744 yılında kendisine isabet eden salgın sebebiyle vefat ettiği söyleniyor. Yine bu dönemde Harici liderlerinden Said b. Behdel’in salgından hayatını kaybettiği, bunun üzerine onun yerine Haricilerin başına son Emevi Halifesi II. Mervan döneminde isyan ederek yönetimi epey meşgul eden Dahhak b. Kays eş-Şeybani’nin geçtiği anlatılıyor. III. Yezid ile Said’in ayrı zamanlarda ve yerlerde öldüklerinden hareketle bu salgının geniş bir bölgede etkili olduğu anlaşılmakta.
749 yılında Basra ve çevresinde etkili olan bir salgınının üç ay sürdüğü ve bu sürede her gün yaklaşık bin kişinin hayatını kaybettiği anlatılır. 911 yılında Faris bölgesinde meydana gelen salgında ise 7 bin kişi vefat etti.
977 yılında Bağdat’ta birçok doğal afetin meydana geldiği anlatılır. Yangın, depremler, Dicle Nehri’nin taşması gibi felaketlerin yanında salgın da zikredilir. 1085 yılında Irak, Hicaz ve Şam bölgelerinde salgın hastalıkların ve salgının arttığı nakledilir. İnsanların yanı sıra evcil ve vahşi hayvanlar arasında da ciddi ölümler meydana gelmiş. Bundan başka 1258 yılında Bağdat’ta etkili olan salgın hastalıklar sebebiyle birçok kişinin vefat ettiği biliniyor.
1341 yılında meydana gelen salgın dönemin ünlü âlimlerinden Ebü’l-Haccac el-Mizzî Dımaşk’ta vefat etmiş, cenazesi İbn Teymiyye’nin mezarının yakınına defnedilmiştir. 1348 yılında geniş bir bölgede etkili olan taun sebebiyle Şam’da bir günde 300’den fazla kişinin vefat ettiği anlatılır. Bu dönemde meydan gelen kum fırtınası sebebiyle karanlığın çöktüğü ve bunun yarım saatten fazla sürdüğü, insanların bunun salgının sona ermesine vesile olmasını temenni ettikleri, ancak durumun daha da kötüleştiği anlatılır. Salgın sırasında şehrin hatibi Tacüddin Abdurrahim b. Celalüddin Muhammed el-Kazvini vefat etti. 1349 yılında salgının etkisi azaldı. 1363 yılında Mısır’da görülen salgında da günde bin kadar kişinin öldüğü kaydedilir. Bunlar arasında âlimler de vardı.