İşgal yönetiminin Filistin’deki zulmü, Gazze’deki soykırımı devam ediyor. İslam ülkelerinin suskunluğu ya da yönetimlerinin somut adımlar atamaması ise eleştiri konusu. Film, dizi ve festivaller için harcanan bütçeler de eleştiriden nasibini aldı. Mescid-i Aksa’da cuma hutbesini okuyan Şeyh Muhammed Serendah, İsrail’in Gazze Şeridi’nde yürüttüğü savaşa dikkati çekerek, Arap ve İslam dünyası liderlerine Gazze’ye sahip çıkmaları çağrısı yaptı. Müslüman ülkelerde her yıl milyonlarca dolarlık bütçelerin dizi, sinema ve festivallere ayrıldığına işaret eden Şeyh Seredah, Gazze Şeridi’ndeki Filistin halkının ise büyük bir açlıkla karşı karşıya olduğuna vurgu yaptı.
İlk bakışta haklı gibi görünen serzenişi biraz açmak gerekiyor. “Film ya da dizi yapmayın, Filistin’e yardım yapın” gibi bir sonuç çıkıyor, konuşmadan. Kısmen haklı. Zira dizi ve film sektörü ile sanatın çeşitli dallarını ele alan festivaller için toplamda milyar dolarları bulan harcamalar yapılıyor. Şeyh Muhammed Serendah’ın kastettiği, bu fütursuz eğlence ve sorumsuz harcamalar olsa gerek. Hatırlayacaksınız, Gazze’de soykırım devam ederken Suudi Arabistan’da dünyanın en büyük müzik festivallerinden biri düzenlendi. Suudi Arabistan’da yapılan “Riyad Sezonu” isimli dünyanın en büyük müzik eğlence festivali 25 gün devam etti. Yaklaşık 10 milyon kişinin katıldığı festivalin bütçesinin yüz milyonlarca dolar olduğu tahmin ediliyor. Suudi yönetimi ayrıca Dünya Fuarı 2030 için hazırlık yaptığını ve 7 milyar dolardan fazla bütçe harcayacaklarını duyurdu. Bunun yanında İslam ülkelerinin tamamında çok çeşitli ve büyük bütçeli festivaller söz konusu. Toplamda bu festivallere milyarlarca dolar harcandı, harcanacak. Dizi ve film endüstrisi için de Körfez sermayesi başta olmak üzere İslam ülkelerinin dönüşüm adı altında ciddi bütçeler ayrıldığı biliniyor. Eğlence sektörünü hedefleyen bu üretimlerin de milyarlarca dolara tekabül ettiği aşikar. Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Türkiye ve Türki Cumhuriyetlere bakıldığında eğlence sektörüne dudak uçuklatan masraflar yapıldığı ortada. Eleştiri konusu olan da bu tarz harcamalar.
Sinemanın gücünün farkında olan hiç kimse film ve dizi harcamasının israf olacağını düşünmez. Yeter ki beyaz perdeye ve dijital mecralara yapılacak üretimler insanoğlunun ve Müslümanların dertleriyle dertlensin. Siyonizmin 1 asırdır sinemayı çok ciddi bir silah olarak kullandığını düşündüğümüzde bu alana yapılacak yatırımın Filistin’e yardım etmek manasına geleceğini söylemek doğru olur. Kişilerden kurumlara kadar herkes Filistin’de yaşanan soykırıma karşı tavır almak zorunda. Bunu yaparken her şeyi bırakıp sadece yardımda bulunmak yanlış bir strateji olur. Zira hayat devam ediyor. Ve herkes devam ettirdiği hayatında icra ettiği alanda mücadelesini sürdürmek zorunda.
Sinemanın bir direniş aracı olduğunu tam da bu noktada tekraren ifade etmek gerekir. Çünkü yaşadığımız çağda insanlığın en ciddi referans kaynaklarından biri filmler ve diziler. Bu alana yatırım yapmamak, 1 asırdır ihmal ettiğimiz ve acısını çektiğimiz manzaranın devam etmesi manasına gelir. Filistin başta olmak üzere dünyanın bütün mazlum coğrafyaları ve toplulukları için çabalamaya devam etmek gerekiyor. Bugün, yarın ve daima… Gelecekte benzer yoksunluklarla karşılaşmamak için sinema ve dizi alanında daha çok var olmamız gerekiyor. Daha çok üretim yapmak hem bugüne hem yarına yarım yapmak manasına geliyor. Yarını ihmal edemeyeceğimize göre bu alandaki direnişi kararlılıkla devam ettirmek gerekiyor. İşte bu minvalde bakıldığında Mescid-i Aksa imamı Şeyh Muhammed Serendah’ın kastettiği harcamaların sorumluluk sahibi üretimler olmadığını vurgulamak gerekir. Sadece eğlenceyi amaçlayan ve hedeflediği insanlarda bilinç oluşturmayı öngörmeyen yapımlar ve üretimlerin gözden geçirilmesi gerek.