Film festivallerinin iktidara laf sokma arenasına çevrilmesinden, terör güzellemesine evrilmesi çok kısa sürede oldu. Mikrofonu eline alanın ülkenin karanlığından, üzerlerindeki baskıdan şikayet etmesine alışmıştık halbuki. Bu baskı ne menem bir şeyse, bakanlıktan aldıkları destekle gökkuşağı renkli filmler yapmaları, hatta toplumun yarısına cahil demeleri bile söndürmüyor içlerindeki ateşi.
Henüz Altın Portakal’ın Gezicilere gönderdiği selamlar, muhalif parti mitingi sloganları unutulmamışken, Boğaziçi Film Festivali de benzer duruma sahne oldu. “Karanlık Gece” filmiyle ödül alan Özcan Alper, ödülünü TSK’ya kimyasal silah iftirası atan, terör örgütü güzellemesi yapan tutuklu TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı’ya ithaf etti. Salonda kopan alkış fırtınası, belki de en can acıtanıydı. Bir “er” kişi çıkıp haddini bildirmeseydi, muhtemelen herkes gecenin güzelliğinden bahsedecek, eleştiriler de küçük gruplar arasında kalacaktı. Oyuncu Burak Haktanır, “O kadın TSK’ya iftira attı” diyerek, Alper’in “Sırf barış dediği için tutuklandı” sözünü boşa çıkardı.
Oysa ki festivaller sinemayı geliştirmek adına önemli etkinlikler. İnsan sinema adına bir şeyler duymak için gidiyor oralara. Sanatı tetikçilik olarak kullananları izlemek için değil. Atatürk’ten söz edip, Atatürk’ün kurduğu cumhuriyeti yıkmak isteyenlere destek vermeleri, nereden baksan büyük çelişki. Milletin parasını yiyip bu millete ihanet etmek de öyle. Neyse ki bir yiğit çıkar ve bundan sonra meydanlarda at koşturamayacaksınız der. Üstelik o yiğitlerden daha da çok var. Biz de kendilerine “eril” dil üslubunda, “Ne olacak bu sinemanın hali” diye sorduk.
Sanatçının muhalif olabileceğini söyleyen oyuncu Bahadır Yenişehirlioğlu, ödüllerin terör destekçilerine adanıyor olmasının kabul edilemeyeceğini belirtti: “Bir ceza hukukçusu olarak da söylüyorum, suç teşkil ediyor. PKK’nın ne olduğu, Türkiye’ye ne büyük zarar verdiği çok net ortada. Hiç mi aklınıza ödülünüzü Diyarbakır Anneleri’ne adamak gelmez? Bu vatanda rahat yaşıyorsak, huzurlu bir hayat sürüyorsak, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, polisimizin can siperane çalışması neticesi. Kardeşim birinizden biriniz de aldığınız ödülü şehitlerimize adayın. Yüreği yanık Anadolu’nun annelerine, babalarına adayın.”
Kültürel İktidar kitabının yazarı Oğuzhan Bilgin ise siyasileşmekte bir sorun olmadığını belirterek asıl sorunun nefret söylemi olduğunun altını çizdi: “Mevcut durum bir nefret söylemiyle birlikte, siyasi muhaliflik kılıfıyla apaçık bir Türk-İslam karşıtı söyleme başvurmak. Ve bu bağlamda da devlet karşıtlığı ve terör örgütünün sempatizanlığına varan bir dil kullanmak. Bahsettiğim nefret rejiminin parçası olanlar, sanat konusunda çok da bir şey üretemedikleri için bu şekilde gündeme gelmeye çalışıyor. Demek ki kendi kültürüyle ödül aldığını düşünmüyor. Türkiye’deki iç siyasi polemiklerin bir parçası değil bu mesele.”
Festivalleri düzenleyenlerin de popülariteye hizmet ettiğini söyleyen oyuncu İsmail Hakkı Ürün, Boğaziçi Film Festivali’nin o ödülü geri alması gerektiğini düşünüyor. Ürün, “Film festivallerindeki siyasi söylemler, ödülleri çeşitli terör gruplarına veya temsilcilerine ithaf etmeleri yeni bir şey değil. Biz kendimizi bildik bileli bu böyle. Fakat bunun fark edilmesi maalesef ülkemizde biraz uzun sürdü. Bu milleti, bu memleketi, bu halkı, bu vatanı seven sinemacılar yetiştirmeden veya halihazırda yetişmiş olanları desteklemeden bizden hiçbir şey olmaz” ifadelerini kullandı.
Siyasetin güdümünde bir sanat ne kadar kulağa itici geliyorsa, sanatçının da bir siyasetçi edasıyla toplumsal fay hatlarına saldırmasının sanatsal bir yaklaşım olmadığını söylüyor kültür sanat yazarı Bedir Acar: “Sanat dünyasında bir kesimin ‘sadece benim doğrularım önemlidir, gerisinin canı cehenneme’ yaklaşımı doğru değil. İBB Başkanı değişir değişmez Şehir Tiyatrosu repertuvarından Necip Fazıl’ı çıkarmak, Mustafa Kutlu’nun Mavi Kuş’unu kapı dışarı etmek demokratik bir tutum olamaz. Film festivallerinin ödül törenlerini siyasi parti kürsülerine çevirmek hoş bir yaklaşım değil. Terör propagandası yapanları mağdurmuş gibi göstermek şehitlerimize, şehit ailelerine ve millete haksızlık.”