Öğrencileriyle çektiği renkli videolarıyla adından söz ettiren köy okulu öğretmeni İhsan Kartoğlu’nun Timaş Çocuk arasından çıkan “Takla Bunları Kafana” kitabı güvercinlerini satan Al Yanak Hakan ismindeki öğrencisinin hikâyesini anlatıyor. Kartoğlu, “Bu kitapta bir hayvan üzerinden çocuğa bir insanı sevmek için bir nedeninin olmaması gerektiği duygusunu aşılamak istiyorum” diyor.
Al Yanak’ın en büyük hayali, taklacı güvercin beslemekti. Bu köyde yaşayanlar için taklacı güvercin çok önemliydi. Bu güvercinlerin en büyük özellikleri, adından da tahmin edebileceğiniz gibi, havada takla atabilmeleriydi. Onları daha da önemli yapan ise havada kaç takla attıklarıydı. Bu durum Al Yanak’ın rüyalarına bile giriyordu. Taklacı güvercininin sırtında köyden çok uzaklara; Kars Çayı’na, Ani Antik Kenti’ne, Sarıkamış Dağlarına, ovalara, kırlara uçuyorlardı. Uçarken takla atmamak olmazdı. Yeni bir yer keşfettikleri zaman güvercini mavi gökyüzünde taklalar atıyordu...
Trabzonlu İhsan Kartoğlu, Kars’ın Arpaçay ilçesine bağlı Okçular Köyü’nde hem öğretmenlik yapıyor hem de çocukların doğal yaşantılarını sosyal medya hesaplarından paylaşıyor. Kartoğlu’nun kaleme aldığı, Zeynep Macit’in rengarenk çizimleriyle geçtiğimiz hafta Timaş Çocuk etiketiyle yayımlanan ilk çocuk kitabı “Takla Bunları Kafana” güvercinlerini satan Al Yanak Hakan ismindeki öğrencisinin hikâyesini anlatıyor. “Öğrencilerim benim kar tanelerim” diyen Kartoğlu, “Her biri farklı özelliklere sahip bireyler. Her öğrencim için bir kitap yazma amacım var. Çocuk kitaplarımdan kazanacağım telif hakkı gelirinin bir kısmını öğrencilerime ayırdım. Bu vesileyle onlara kattığım bilgi ve birikimin yanında, eğitim hayatlarına ekonomik katkı sağlamak istiyorum” diyor. Kartoğlu ile yeni kitabını konuştuk.
Kitap telif gelirinin bir kısmı öğrencilere
Beş yıl önce Kars’a öğretmen olarak atanan ve hâlâ sınıf öğretmenliği yapan Eğitimci-Yazar İhsan Kartoğlu, kitap yazma konusunda hiçbir planın olmadığını belirterek, çocuk kitapları yazarı Anıl Basılı ile tanıştığını söylüyor. Kartoğlu, “Kendisi kitap yazabileceğimi söyledi. Ben de bu konuda herhangi bir tecrübem olmadığını ve nasıl yol alacağımı bilmediğimi belirttim. O da sağ olsun her konuda destek olabileceğini iletti. Yine de bazı çekincelerim vardı. Yazmam için bir amacım olmalıydı. Ben de kendime bir amaç belirledim. Öğrencilerimi ölümsüzleştirmek ve onların eğitim hayatlarına maddi katkıda bulunmak istedim. Bu yüzden her öğrencimi yansıtan bir hikâye yazmayı ve kitap telif gelirlerinin bir kısmını öğrencilerime ayırmayı düşündüm. Bu hedef doğrultusunda ilk kitabımı Timaş Çocuk ile çıkardım” sözleriyle kitap yazmaya nasıl karar verdiğini anlatıyor.
Öğretmenler çocukların en iyi rehberidir
“Kitapta ilk öğrencilerimden Hakan’ı ve tüm Türkiye tarafından bilinen taklacı güvercinlerini anlatıyorum” diyen Kartoğlu, diğer karakterleri de şu sözlerle dile getiriyor: “Al Yanak öğrencim Hakan’ı taklacı güvercininin adı ‘Füfü’. Bu isim öylesine verilen bir isim değil. Hakan’ın gerçek hayatta güvercinler için kullandığı bir tabirdi. Biz de bunu kitaba taşıdık. Tikenlenmiş Öğretmen beni temsil ediyor. Bu da öğrencilerim tarafından gerçek hayatta bana takılan bir isimdi. Köyde Al Yanak’ın danıştığı karakter Sakallı Emmi bizim köyden çok sevdiğimiz bir insanı temsil ediyor. Al Yanak çok masum ama bir o kadar da güvercininin takla atması için gözü kara bir çocuk. Füfü ise alıngan ve dikkati dağınık bir canlı. Zaten bir süre sonra takla atamadığı için onu sevmeyen Al Yanak’a kırılıyor. Çünkü o özel bir canlı. Takla atmayı herkesten çok istese de atamıyor. Füfü’yü anlaması gereken Al Yanak onu anlamayınca arkadaşına kırılıyor. Tikenlenmiş Öğretmen kitapta rehber rolünde bulunuyor. Çünkü öğretmenler çocukların en iyi rehberidir.”
Kitabında taklacı güvercinin takla atmaması üzerine gelişen olayları işleyen Kartoğlu, “Bir güvercin takla atamasa da onu sevmeliyiz. Bir güvercini sevmemiz için takla atmasına gerek yok. İnsanı da öyle… Bu kitapta bir hayvan üzerinden çocuğa bir insanı sevmek için bir nedeninin olmaması gerektiği duygusunu aşılamak istiyorum. Bunun yanında taklacı güvercini özel bir çocuk gibi tasvir ediyorum. Bu sayede özel çocuklara güvercin tasviri üzerinden farklı bir pencere açıyorum. Her çocuktan aynı başarıyı beklemememiz gerektiğini vurgulamaya çalışıyorum. Bunu Al Yanak’ın arkadaşları ile daha da öne çıkarıyorum. Çalışkan adlı arkadaşı başarıya çok çalışarak ulaşmış. Oyuncak adlı arkadaşı başarıya oyunla öğrenerek ulaşmış. Bilge adlı arkadaşı neyi nasıl yapmasını gerektiğini çok iyi bildiği için başarıya ulaşmış. Başarıya ulaşma yolları farklıdır. Bu yüzden diyoruz ya ‘Her çocuk özeldir!’” şeklinde anlatıyor.
Köy yaşamından kesitler var
Aynı zamanda köy yaşamından kesitlere yer verdiğini söyleyen Kartoğlu, “Her gün yaşadığımız olayları gerçeklikten çok kopmadan, süslü bir dille çocuklara aktarmaya çalıştım. Hikâyemiz Al Yanak’ın taklacı güverciniyle tanışmasıyla başlıyor. Süreç içerisinde takla atamayan güvercine arkadaşlarının önerileriyle takla atmayı öğretmeye çalışan Al Yanak, bir süre sonra güvercinine istemeden de olsa zorbalık yapmaya başlıyor. Öğretmeniyle görüştükten sonra hatasını anlıyor ve güvercininin ihtiyacı olanı ona veriyor. Okuyan çocukların çok eğleneceğine ve ders çıkaracaklarına eminim” diyor.
İmza günlerinde Hakan da olacak
Kartoğlu, Hakan’ın ismini rahatça geçirebildiğini çünkü ailesinin yazılı iznini ve kendisinin rızasını aldığını belirtiyor. “Hatta imza günlerinde Hakan ile beraber olmayı planlıyoruz. Kitap sadece benim değil Hakan’ın da aynı zamanda” ifadelerini kullanıyor.