Topkapı Sarayı, Mardin Müzesi, Efes ve Pergamon Antik Kenti gibi birçok müze mağazasında çizimleriyle karşılaştığımız Mimar Ayşe Betül Yaman, gezerek çizmenin zevkinin bambaşka olduğunu söylüyor.
Ayşe Betül Yaman, okumaktan, öğrenmekten, seyahat etmekten ve çizim yapmaktan keyif alan bir master öğrencisi. Küçük yaşta babasının onu İstiklal Caddesi’ndeki kırtasiye götürerek çizim kalemleri ve defterler almasıyla pekişen çizim merakı onu üniversite tercihinde mimariye yönlendirmiş. İstanbul Bilgi Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nden dereceyle mezun olduktan sonra, şimdi de Yıldız Teknik Üniversitesi Rölöve Restorasyon üzerine yüksek lisans yapıyor. Bir yandan da bir tutku olarak devam ettirdiği mimari çizimlerini “Mimari Çizim” isimli sosyal medya sayfasında ilgililer ile paylaşıyor.
Kalem tutmayı öğrendiğimden beri çiziyorum
“Kalem tutmayı öğrendiğim günden bu yana çiziyorum diyebilirim” ifadesinde bulunan Ayşe Betül Yaman’ın çizime dair ilk deneyimleri ilkokul yıllarında çeşitlenmeye başlamış. İlk başta portre ve karikatürle çiziyormuş. Bu yeteneği ailesi tarafından da ilgiyle karşılanmış desteklenmiş. “O zamanlar haftasonlarını iple çektiğimi hatırlıyorum. Babamla İstiklal Caddesi’ndeki kırtasiyeye gider çizim kalemleri ve defterler alırdık” diyen Yaman, bugün hâlâ aynı kırtasiyeden malzemelerini temin ederek âdeta çocukluğunu yad ediyor. İlk çizim eğitimini 8 yaşında Gümüşsuyu’nun tarihi bir sokağında bulunan küçük bir atölyede aldığını anlatan Yaman, “Küçük yaşlarda perspektif ve üç boyut algımın gelişmesinde yardımcı oldu. Ortaokul ve lise yıllarımda Türkiye çapında resim yarışmalarına katılmaya başladım ve dereceler aldım. Lise yıllarında tarihi mekanlara ve tasarıma ilgim olduğu için mimarlık okumaya karar verdim. Üniversiteyi kazandıktan sonra ilgim tamamen mimari çizim üzerine evrildi. Mimari çizime marker kalemler ile başladım. Yapıların malzeme dokusunun, boyut algısının ve tonlamanın aktarımı açısından oldukça etkili bir yöntem” diyor.
“Her hafta bir mekan belirler, yapının karşısında oturarak saatlerce çizmeye çalışır zamanın nasıl geçtiğini anlamazdım” diyen Yaman, çizim yaptığı sırada çevreden geçen insanların da ilgisini ve merakını üzerinde hissedermiş. Bu nedenle çizimlerini herkesin erişebileceği şekilde paylaşmak istemiş ve 2016 yılında “Mimari Çizim” sayfasını açmış. “Ürettikçe ve emek harcadıkça olumlu dönüşler arttı ve güzel yorumlar çizim yapma gayretimi arttırdı” ifadesini kullanan Yaman, zamanla belediyelerde ve şirketlerden teklifler almaya başlamış. Bugün, Ayasofya, Topkapı Sarayı, Mardin Müzesi, Efes ve Pergamon Antik Kenti gibi birçok müze mağazasında onun çizimlerinin olduğu ürünler bulunuyor.
Süheyl Ünver ve Osman Hamdi Bey beni etkiledi
“Çizim yapmak benim için kendimi dünyanın meşgalesinden soyutladığım ayrı bir dünya. Hele ki bunu gezerek yapmanın keyfi başka oluyor” açıklamasını yapan Yaman, yurt dışı ve yurt içi olmak üzere seyahat ederek tarihi mekanları çizmeye devam ediyor. Gezerek ve gözlemleyerek çizim yapmanın kişinin bu yönde kendini geliştirmesinde oldukça etkili bir yöntem olduğunu düşünüyor ve “Ne kadar çok yapı tipi görürsek o kadar zihnimizde canlanması ve resmetmek kolaylaşıyor. Özellikle insan ölçeğinde yapı elemanlarının boyutlarını algılamak ve orantılamakta. Örneğin Ayasofya en çok çizdiğim yapılardan biri. Her çizim bir öncekinden daha farklı oluyor ve yeni detaylar keşfediyorum. Önce yapıyı bir süre seyrediyorum ve detayları zihnime kaydediyorum. Daha sonra eskiz şeklinde çizmeye başlıyorum ve zamanın nasıl geçtiğini anlamadan çizim tamamlanmış oluyor. Bu yöntem insanın el hızının gelişmesinde de etkili” açıklamasında bulunuyor. Aynı zamanda eski resim ve gravürleri incelemenin de faydalı olduğunun altını çizen Yaman, “Süheyl Ünver, Osman Hamdi Bey, Ahmed Ziya Akbulut gibi üstadların eserleri beni çok etkilemiştir. Bir çizim üslubu oluşturabilmek için bu eserleri çok incelerdim. Özellikle Osman Hamdi Bey’in Yeşil Türbe çizimleri. Mekanları öyle güzel ve detaylı resmetmiş ki hala o mekanları deneyimleyebiliyoruz” diyor.
Aynı zamanda bir yüksek lisans öğrencisi olan Yaman, kendi açtığı sosyal medya hesabı gibi kendisiyle aynı branştaki öğrencilere motivasyon sağladığını düşünüyor. “Rölöve Restorasyondan yüksek lisans yapmayı tercih etmemin en büyük sebebi tarihi yapıları detaylarıyla çizmek. Çünkü rölöve, binanın mevcut halini belgelemek demek” ifadesinde bulunan Yaman, Mimarlık ve Restorasyon okumayı düşünen öğrencilerden de sık sık sorular aldığını söyleyerek onlara nacizane şu tavsiyeleri sıralıyor: “Bu bölümü seçmek isteyen gençler kendilerine her ay bir yapı belirleyip inceleyip resmetmeleri. Aynı yapıyı birkaç kez çizerek gelişimi göreceklerdir. Aynı zamanda ünlü ressamların eserlerini inceleyebilirler.”
Elhamra’ya yeniden gitmek ve çizmek isterim
Çizmekten en keyif aldığı yerin Nakş-ı Cihan Meydanı olduğunu söyleyen Yaman, “İran mimarisi nefistir. Orada çok vakit olamayacağı için öncesinde çizip, sonra yerinde fotoğrafladım. Bu çizimde yapıların günümüz halini ve gravürlerdeki eski yaşantıyı harmanlayıp suluboya ile çizmiştim” diyor. Yaman, bir mekanı önceden çizmenin ilk kez gidilse bile sanki daha önce orada bulunmuşsunuz hissiyatı verdiğini ifade ediyor. Türkiye’de istediği çoğu yeri görüp çizme imkanı olmuş Yaman’ın. Bu nedenle “Gidip çizmek isterim dediğiniz yapı hangisi?” sorusuna günümüz adıyla İspanya, kalbimizdeki ismi Endülüs’ten bir örnek veriyor ve Elhamra Sarayı’nı söylüyor. 2017 yılında Elhamra Sarayı’nı hem gezse de çizim yapmak için vakti olmamış. Yaman, “Elhamra Sarayı’nın hem manevi havasından hem de mimarisinden çok etkilenmiştim. Orada çizim yapma imkanım ve vaktim olmamıştı. Tekrar oraya gidip sarayı detaylı şekilde çizmek isterim” diyor.