Bülent Parlak’ın ardından ilk ‘İzdiham’ yayında: Tüm yolculuklar eve doğrudur

Pınar Görgü
17:1424/01/2024, Çarşamba
G: 24/01/2024, Çarşamba
Yeni Şafak
Kültür, sanat ve edebiyat dergisi İzdiham, 54. sayısıyla raftaki yerini aldı.
Kültür, sanat ve edebiyat dergisi İzdiham, 54. sayısıyla raftaki yerini aldı.

Kültür, sanat ve edebiyat alanında sağlam bir yer edinen, kurucusu Bülent Parlak’ın vefatı sonrasında yayınlarına ara veren İzdiham Dergisi bir buçuk yıl aradan sonra 54. sayısıyla yeniden okurlarıyla buluştu. Bülent Parlak'ın, “Hepimiz ölecek yaştayız” sloganıyla yolculuğuna devam eden derginin yeni sayısını, Parlak’ın kızı Yaren Parlak hazırladı. “Tüm yolculuklar eve doğrudur” başlığını kapağına taşıyan İzdiham’ın arka kapağında ise insanlığın maruz şahitlik ettiği Gazze’deki soykırımın failleri Netenyahu ve Biden’a ait özgün bir çizime yer verildi. Çok kıymetli uzman isimlerin görüşleriyle katkı sunduğu İzdiham’ı yayına hazırlayan ve babasının hatırasını yaşatmak için çabalayan Yaren Parlak, "İzdiham ekibi olarak kendimizi bu işi devam ettirmeye adadık" dedi.

Kültür, sanat ve edebiyat dergisi İzdiham, 54. kez raftaki yerini aldı. “Hepimiz ölecek yaştayız” sloganıyla yolculuğuna devam eden derginin son sayısı “Tüm yolculuklar eve doğrudur” mesajını ön kapağa taşıdı. Arka kapakta ise insanlığın maruz kaldığı en açık ve orantısız zulümlerden birisinin failleri Netenyahu ve Biden’a ait özgün bir çizim bulunuyor.


İzdiham’ın kurucusu, şair Bülent Parlak'ın vefatının ardından, Bülent Parlak'ın, “Hepimiz ölecek yaştayız” sloganıyla yolculuğuna devam eden derginin yeni sayısını, kızı Yaren Parlak hazırladı.


Yaren Parlak, şu şekilde konuştu:
Bülent Parlak’ın vefatından sonra ben kızı olarak ve izdiham ekibi olarak kendimizi bu işi devam ettirmeye adadık. Kültür, sanat ve edebiyat alanında her zaman durduğumuz yerde durmaya devam etmek ve bu yolculukta beraber olmak istiyoruz. Bu sayı bizim için çok önemli. Onlarca kişinin emeği ve alın teri, binlerce okurun vefası ve beklemesi ile güzel bir sayıyı ortaya koyduğumuza inanıyoruz.

Birbirinden değerli isimlerin katkı sunduğu İzdiham’ın Ocak-Şubat sayısında;
Huriye Öykü Civan, Muhammed Salih Yıldız, Rümeysa Kocaman, Thomas More, Gökhan Özcan, Adem Eyüp Yılmaz, Halil Ecer, Mihraç Cerrahoğlu, Ali Lidar, Seda Nur Bilici, Hüseyin Hakan, Kader Çakır, Yasin Kara, Erhan İdiz, Seda Nur Durur, Ahmet Enis Gürcan, Emine Şimşek Aşkıner, Çiğdem Yazıcı, Şeyma Gürün, Halil İbrahim Kuruçay, Melek Bölükbaşı, Melike Kılıç, Reyhan Yılmaz, İbrahim Varelci, Eda, Yağız Yılmaz, Faruk Sarıkavak, Muzaffer Bilsin ve Dilek Kartal yer aldı.

Derginin girişinde İzdiham’ın klasikleşen maarif takvimi yer alıyor. Rümeysa Kocaman’ın hazırladığı İzdiham Maarif Takvim, tarihe özgün şerhler düşerken soruyor:
“Başkaları mutsuzken şaka yapmak mekruh mudur?”

İçerikte “Kölelik Yasaklanır Ama Yoksulluk Sona Ermez” metniyle Thomas More yer alıyor. Serçe Parmağı köşesinde Gökhan Özcan, “Her Şeyi Kafama Takar Oldum. Kafamsa Hiç Takmıyor Beni!” ile karşılıyor okuru. Adem Eyüp Yılmaz, “Tam Anlamak, Tamamlanmaktır” tespiti, Sosyoloji köşesinde ise Halil Ecer “Ne Bu Hayretsizlik?” sorusu ile var. Mihraç Cerrahoğlu, vicdanlara ve vicdanlılara hitap eden “Koşullu Vicdanlara Sesleniş” metniyle bir sorgulamaya girişiyor.


Derginin muhtelif yerlerinde özgün ve insana yakışır mesajlar da yer alıyor. On birinci sayfada bir televizyon ekranına yansıtılmış görüntüdeki uyarı bandında güncel bir acının unutulmasının önüne geçiliyor: “Bu filmde bütün insanlığa zarar verilmiştir.” Alengir köşesinden okuruna seslenen Ali Lidar, numaralandırdığı paraflarıyla farklı konulara bir başka açıdan yaklaşıyor. Özgün, sorgulayıcı ve hatıralarla dolu. On dört ve on beşinci sayfalar da yine hatıralara ayrıldı. Bülent Parlak’a ayrılan köşede Yaren Parlak, “Yüzünde esen rüzgâr bir ömür bize yoldaş olsun. Kızın.” notuyla babasına sesleniyor.


Romanların Psikolojisi üzerine metinler kaleme alan Seda Nur Bilici, “Orhan Pamuk’un Kırmızı Saçlı Kadını” üzerine yazdı. Titanik’in bir sahnesinden yola çıkarak acı ile çağ arasında ilişki kuran Hüseyin HAKAN, “Mevzu Batmaksa” başlıklı metniyle okura sesleniyor: “Titanik değiliz. Suda ve acıda batıyoruz.” Deneme köşesinde Kader Çakır, fotoğraflar üzerinden bir sorgulamaya giriştiği “Gülümsemeyin Çekmiyorum” ile yer alırken bir filmdeki detaydan yola çıkarak ihtiyacımız olan yerden yaklaşan Yasin Kara da “Çember” ile hayatı sorguluyor. Etimoloji köşesinde Erhan İdiz’in gündeme taşıdığı kavramların anlatacakları var: Âdem, Beklemek, Güvenmek ve Gücenmek, Müteferriç, Düğün ve Düğüm, Nazar, Endişe, Zavallı, Doktor ve Mecruh. Bir başka deneme metni de Sena Nur Durur’dan. Durur, “Şimdi Unuttuğumu Hatırla” başlıklı metniyle yer aldı. Çizimleriyle her seferinde yepyeni bir şey anlatan Ahmet Enis Gürcan, insana dair bir gerçeği izini çizim ve anlatıyla sürdü. Bir İç Savaşın Kronolojisi, İzdiham’da.


Emine Şimşek Aşkıner, sevgiye olabilecek en geniş açıdan bakıyor ve bu yolla onun biricikliğini “Seni Sevdim” başlıklı metniyle iade ediyor. Çiğdem Yazıcı, İzdiham dergisi okurlarına yönelttiği “O değil de gerçekten ne yapacağız?” sorusuna verilen cevapların birkaçını derledi. Son sayıda Şeyma Gürün’ün “Plastik Cerrahi Çok Pahalıdır” şiiri var. Kitle yönetimi ve algı değiştirme üzerine etkili bir çalışma kaleme alan Halil İbrahim Kuruçay, küresel bir tespitin izini “Bize Ne Yedirmek İstiyorlarsa Önce Filmini Yaptılar” metniyle sürüyor. Melek Bölükbaşı, ölüm ve yaşam üzerine eğildiği “Merhaba Ben Azrail” başlıklı metniyle bir hakikatin kendisine eğiliyor. Melike Kılıç, “Hiç Kimse” başlıklı şiiriyle, Reyhan Yılmaz, “Kendini Bulma İllüzyonu” ile okurunu selamlıyor.


Hislerin ve insanların haritasını çıkaran metinleriyle bilinen İbrahim Varelci, farklı disiplinlerden, düşünürlerden ve argümanlardan destekle “Geçmeyen Bir Duygu: Şiddetli Kavuşamamazlık” konusunu ele alıyor. Geçmişe yazdığı mektuplarıyla okurların dikkatini çeken Mustafa Toprak, bu kez de Albert Camus’nün Meursault’una bir mektup yazdı. Sinema köşesinde “Kasımda Hüzün Başkadır” metniyle Yağız Yılmaz var. Faruk Sarıkavak, “Uyanmak Bir İhtilaldir” adını verdiği anlatısıyla yer alırken Muzaffer Bilsin, “Ülkü Tamer Konuşma Şiiri Üzerine İnceleme” ile var. Son olarak Dilek Kartal, düşünce köşesinde insanı insan kılan hislerin, anıların ve özlemlerin üzerine “Dedim Ya, Ses Acır” metinle yer alıyor.

#İzdiham
#Bülent Parlak
#edebiyat
#kültür sanat