"Bizler cehennemi yaşamış ve her şeye rağmen aklını muhafaza edebilmiş insanlarız. Bu da bizim zaferimizdir.” Bu sözler Aliya İzzetbegoviç’e ait. Gerçekten de Bosna sokaklarında Aliya’nın bu sözünün adeta canlı bir temsili gibi yürüyen müslüman Boşnakların hikayesini her dinlediğinizde gözlerine bakar ve büyük bir acıyla “nasıl dayanıyorlar?” sorusunu içinizden şaşkınlıkla kendinize sorarsınız. Tıpkı Srebrenitsa Katliamı’nda evlatlarını kaybeden Suhra Teyze gibi. Ancak belki de onları ayakta tutan acıları. O acıdan güç alarak hayata karşı direniyorlar.
Bilindiği gibi Srebrenitsa Katliamı 11 Temmuz 1995 yılında yapıldı. Avrupa’nın göbeğinde bu korkunç katliamda 8 binden fazla Müslüman Bosnalı kadın çocuk, yaşlı, genç, erkek demeden Sırplar tarafından katledildiler. Ölenlerin hala yeni mezarları çıkıyor ve acı her geçen gün büyüyor. Bu katliamın yıl dönümünde iki oğlunu şehit veren Suhra Malic ile Bosna’da yaşayan arkadaşımız İbrahim Delic’ten yardım alarak telefonda konuştuk.
Suhra Malic Potaçari’de yaşıyor. Bosna savaşı döneminde iki oğlunu da kaybetti. Bundan yaklaşık üç yıl önce bir anma töreni esnasında cocuklarının öldüğü yere çiçek bıraktığı için toplum huzurunu bozduğu gerekçesiyle 78 yaşında hapisle yargılandı ve beraat etti. Ancak Suhte teyze yaşadığı acıları hiç unutmadı. İşte onun hikayesi.
Savaş öncesinde Bosna’da komşularımızla ilişkilerimiz gayet iyiydi birbirimize kahve içmeye giderdik. Katliam esnasında anında da eşime yardımcı oldular savaş sırasında bizi vuran komşularımız değil Sırbistan’dan gelenlerdi onlar savaştan sonra memleketine döndükten sonra Sırp komşularımızdan bazıları kendilerini mahcup hissettiler.
Eşim Libya’da çalışıyordu bu sebeple yalnız olduğum için sık sık annemi görmeye giderdim annem sanki yaşanacakları hissediyormuş gibi “bu kadar çok gelme yolda çocuklarının başına bir şey gelecek” derdi ah anneciğim benim çocuklarımın başına neler geldi.. Beş çocuğum vardı. Üç oğlum iki kızım, oğullarımdan ikisi Suat ve Fuat benden koparıldı diğerleri de yaralandılar ve zor kurtuldular..
Ben cocuklarımın dış görünüşlerine hiç önem vermezdim ama toplumda itibar sahibi olmalarını insanlar Suhra’nın cocukları dediğinde güvenilir cocukların akıllara gelmesini çok istedim ve çocuklarımı ona göre yetiştirdim. İkisi de uslu çocuklardı. Suat Sırbistan’da okumuş bir mühendisti Sırp ev arkadaşları vardı Suat bu yüzden savaşın geleceğine hiç inanmamıştı. “Anne savaş bize gelmez diyordu..” Ah Suatım savaş ilk önce bizi vurdu..
Ah kızım..
Her şey çok çabuk gerçekleşti bizi kadınları ve çocukları bir kamyona yerleştirdiler erkekler kaldı. Onlar ormandan kaçacaklardı onları en son o kamyona binerken gördüm.. Sonra birini Tuzla’da bir ormanda diğerini ise Srebrenitsa ormanında bulduk.. Benim Fuatım çok heybetliydi tek başına birkaç kişinin yemeğini yerdi öyle gösterişli uzun ve geniş bir çocuktu ama onu bulduklarında parçalanmıştı.. Cenazesinde benim o heybetli oğlumun tabutu çok hafifti kızım..
Bizleri bir kamyonla bir toplama kampına götürdüler yolda tüm mallarımızı, altınlarımızı aldılar. Bir ara kamyondan indik o ara bir bebek annesinin kucağında cok ağlıyordu belli ki acıkmıştı bir asker orada kadına çocuğu susturmasını söyledi kadın susturamayınca oracıkta bebek ve annesini vurdu.
Krevitse’ye onlarca anne sadece çocuklarımız için gittik önce bize engel olmaya çalıştılar orada güvenlik görevlileri ile bir arbede yaşadık o esnada ben bir polise beddua ettim. Polis bunu hakaret saymış beni mahkemeye vermiş. Mahkemede sordum hakime “sen benim yerimde olsaydın senin çocuklarını senden alsalar ve acını yaşamana izin bile vermeseler sen ne yapardın” dedim. Hakim sustu ve mahkemeden beraat ettim. Bu dünyada acını yaşamaya bile izin yok kızım.
Bahçeye inerim çapayı alır çalışırım Bosna’ya geldiğinizde Dajana ve seni mutlaka bahçemi görmeye bekliyorum, ziyaretime mutlaka geleceksiniz telefondan tanışmak olmaz öyle, gün içinde namazımı kılarım, buğday biçerim, yorulunca da eve çıkar kahvemi içerim. Bir emekli maaşım var kocamdan kalan onunla idare ediyorum, tek başıma yaşıyorum komşularım sağolsunlar yardımıma koşuyorlar bir de her gün oğullarım Suat ve Fuat’ı düşünüyorum yaşasalardı nasıl olurlardı? Yaşlılıkları nasıl olurdu bunları düşünüyorum..
Bizi unutmayın kızım, katliamı savaşı unutmayın, şehitleri unutmayın ama şehitleri suistimal edip isimlerinden faydalananlara da izin vermeyin, kendinize iyi bakın. Allah’a emanet.