Yıllardır İz TV’de Wilco’nun Karavanı isimli programı hazırlayıp sunan Hollandalı gezgin Wilco van Herper, 12 yılda Anadolu’nun 81 iline de gittiğini söylüyor ve ekliyor: “Türkiye’yi keşfettim demek imkansız. O kadar çok antik kent, doğal güzellik, köy var ki bir hayat yetmez. En az iki, üç hatta dört hayat gerekiyor.”
Hollandalı gezgin Wilco van Herpen’i hepimiz televizyon programlarındaki sempatik tavırları ve aksanlı Türkçesi ile tanıyoruz. O ‘içimizdeki Avrupalı’. Görünüşü Hollandalı olsa da neredeyse bir Türk kadar bu dilin ve kültürün inceliklerini biliyor. 2. Bandırma Kitap günleri kapsamında söyleşi için Bandırma’ya giden Herpen ile vapurda sohbet ettik. “Kuru bir sünger gibi geldim, her gün bir su damlası beni doldurdu. Beklenti ve ön yargıyla bir yere gidersen orada çok sıkıntı çekersin” diyen Herpen, 20 yıldır İstanbul’da yaşıyor. 12 yıldır İz TV’de Wilco’nun Karavanı isimli programı uygulayan ve sunan Herpen, “12 yılda 81 ilin tamamını gezdim ama bütün Türkiye’yi keşfettim demek imkansız. O kadar çok antik kent, doğal güzellik, köy var ki bir hayat yetmez. En az iki, üç hatta dört hayat gerekiyor” diyor.
Yabancıların Türkçe konuşması, Türk kültürünü bilmesi bir yandan ilginç bir yandan da sempatik geliyor. Herpen gibi bugüne kadar birçok yabancı Türkiye’de televizyon programları yaptı. Ancak sadece birkaç sezon sürdü. Demek ki tutunabilmek için sadece sempatik olmak yetmiyor. Hiçbir zaman televizyon kariyeri düşünmediğini tek isteğinin gezmek olduğunu söyleyen Herpen, “Yabancı olarak bu dünyaya girdim ve kaldım. Bana da enteresan geliyor. Türkler’in dostluğunu kazanmak çok zor ama kazanınca da ölünceye kadar sizi sevip dost kalıyorlar” diyor. Herpen, yakın bir zamanda Likya Yolu üzerine bir program hazırladığını söylüyor ancak henüz netleşmediği için daha fazla detay vermiyor.
Hollanda’da doğup büyümüş ve 20 yıldır Türkiye’de yaşayan biri olarak Wilco’ya kendini nereli hissettiğini soruyorum. Her yolculuk muhabbetinde bağlanan ‘Nerelisiniz?’ geyiğine bağlıyorum. Klişe olacağını düşündüğü için ‘her yer’ diyemediğini söyleyen Herpen, “Benim iki memleketim var. Türkiye’de kendimi inanılmaz rahat ve evde hissediyorum. Hollanda’da da aynı. Ama bana şimdi Rusya’ya, Amerika’ya veya Çin’e gitmek ister misin deseler, ‘Beni rahat bırakın’ derim. Yeni bir kültür öğrenmek, yeni bir sayfa açmak artık çok zor. Bir ülkeyi kültürünün tüm incelikleriyle yaşamak çok zor” cevabını veriyor.
Anadolu insanının ilk karşılaşmalarda sorduğu ‘Nerelisin?’ sorusunun asıl felsefesini şöyle anlatıyor Herpen: “Aslında memleketi öğrenmek için sormuyor bu soruyu. Köklerine inmek istiyor. Mardinliyim, İzmirliyim, İstanbulluyum cevabını kabul etmeyip köklerin nereden geliyor, nereye bağlısın onu merak ediyor. Çünkü o zaman sizin zihin haritanızı çıkarabilir. O yüzden bu soru çok önemli bir soru.” Türklerin yurt duygusunun çok gelişmiş olduğunu söyleyen Herpen, “Türkler gördüğüm kadarıyla bu ülkeyi inanılmaz seviyorlar. Buradan ayrılsalar bile ömürlerinin sonuna kadar yurt dışında kalacaklarını düşünmüyorlar. Herkes buraya dönmek istiyor. Yurt dışında yaşayan arkadaşlarımın yüzde 95’i Türkiye’yi inanılmaz derecede özlüyor” diyor.
Bugüne kadar gezip gördüğü yerler arasında en çok Güneydoğu Anadolu bölgesinden etklilendiğini kaydeden Herpen, “Güneydoğu çok zengin bir bölge ve kültürün göçlerle oradan yavaş yavaş Anadolu’ya yayılması çok etkileyici. Güneydoğu’da gezdim ama istediğim gibi gezemedim terör meselesinden dolayı. Çok daha derine inmek istiyorum çünkü bence orası hala bakir. Mesela misafirperverlik yavaş yavaşi azalıyor özellikle de büyük şehirlerde. Ancak Güneydoğu bambaşka bir tat” diyor. Hem turist olarak hem de program için kameralarla Anadolu’yu gezen Herpen, ikisi arasındaki farkı ise şu sözlerle anlatıyor: “Aslında kamera ile gezmek daha zor. İnsanlar çekiniyor. Turist olarak gezince insanlarla daha rahat sohbet ediyorsunuz.”