Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, AK Parti Meclis grup toplantısı ve Beştepe'deki Hakim ve Cumhuriyet Savcısı Kura Töreni'nde gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu:
Kanunların uygulanmasında milleti rahatsız eden, adalet duygusunun oluşmasına engel olan hususlar bulunuyor. Son af tartışmaları, mahiyeti itibarıyla bu rahatsızlığı daha da artırmıştır. Bunun için arkadaşlarımızdan gündeme getirilen af tartışmasıyla uğraşmak yerine, hem içeriğin hem uygulamanın maşeri vicdana uygun hale getirilmesi yönünde bir çalışma başlatmalarını istedim.
Çünkü insanlarımızın, mesela hırsızlık yaparak malına, vücudunu yaralayarak canına kasteden, daha pek çok suçu işleyerek milletin yüreğini yakan kişilerin adliyelerin bir kapısından girip diğerinden çıkmasına yol açmayacak bir çerçeveyi bir defa oturtmamız gerek. Bakanlığımız, bu konudaki hazırlıklarını sürdürüyor.
Hakim ve savcılarımız kürsü tecrübeleriyle yüksek yargı organlarındaki arkadaşlarımız dosya birikimleriyle akademisyenlerimiz teorik yaklaşımlarıyla bu çalışmaya katkı vereceklerdir. Tabii biz yürütme olarak milletimizin beklentisi doğrultusunda bu hazırlığı yapmakla sorumluyuz. Nihai tasarruf yasama organımıza, Meclisimize, milletvekillerimize ait.
Bürokrasinin hantallığı yüzünden çok sıkıntı çektik, hala daha çekiyoruz. Bize koltuğu için endişe duyan değil, sorumluluklarını yerine getirmek için gayret eden, mücadele veren, iş üreten bürokratlar lazımdır. Her kim ki sırf unvanını kaybetmemek için pasif konuma geçmişse bizim gözümüzde o kişi zaten ekibimizin bir parçası olmaktan çıkmıştır. Bu tarz şikayetler duyduğumuzda hiç kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız.
Münbiç'te 90 günlük takvim ne yazık ki şu anda çalıştı diyemeyiz. Çalışmadı. Çalışmazsa biz orada göbeğimizi kesmesini biliriz, gereğini yapacağız. Aynı şekilde Fırat'ın doğusunda gereken adımlar atılmaz, hala bu gecikme süreci devam ederse Fırat'ın doğusunda da özellikle bu YPG/PYD'ye, daha doğrusu PKK'ya karşı atılması gereken adımları en üst düzeyde atacağız ve gereğini de yapacağız.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) mezuniyet töreninde açtıkları pankartın ardından, gözaltına alınan öğrencileri Külliye’de kabul etti. Görüşme yaklaşık 45 dakika sürdü. ODTÜ’lü öğrencilerin aileleri, Erdoğan’ın Avukatı Hüseyin Aydın ile irtibata geçti. Öğrencilerden birinin annesinin Erdoğan’a mektup yazması üzerine görüşmeye giden süreç başladı. Erdoğan ile görüşmek isteyen öğrencilerin talebi ise geri çevrilmedi. Öğrencilerin çiçek takdim ettiği ve samimi bir ortamda gerçekleşen görüşmede Erdoğan, öğrenciler ile tek tek ilgilendi.
Öğrencilerden birinin savunma sanayi ile ilgili ödüllü projesi olduğunu öğrenmesi üzerine Erdoğan, savunma sanayi alanında yapılanları anlattı.
Erdoğan, ülkenin kalkınması için uğraştıklarını belirterek, gençlerden de bu atılımlara katkı sağlamalarını istedi. Öğrencilerden biri böyle bir olaya sebebiyet vermek istemediklerini, bu nedenle üzgün ve pişman olduklarını bildirdi. Erdoğan, görüşmenin sonunda öğrencilere, “Size yerli bir cep telefonu hediye ediyorum” diyerek, Vestel’in Venüs marka cep telefonunu armağan etti. Öte yandan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik de, öğrencilere açılan davanın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatları tarafından geri çekileceğini açıkladı.
Erdoğan, 'emeklilikte yaşa takılanlar' konusuna ilişkin de konuştu. Erdoğan, "Emekli olabilmek için sigorta süresi, prim gün sayısı ve yaş kriterleri var. 1999'da yapılan düzenleme ile yaş şartı getirildi. Emeklilikte yaşa yakılanlar kampanyasının özünde bu vardır. Dernek kurulmuş, bu derneğin başındaki hanımefendi 1992'de sisteme dahil olmuş. Eski sistem devam etseydi 38 yaşında emekli olacaktı. Şimdi bu hanımefendi 2020'de yani 48 yaşında emekli aylığı almaya başlayabilecek. Dünyanın hiçbir yerinde 38 yaşında emeklilik diye bir uygulama yok. Ortalama emeklilik yaşı ülkemizde 52'dir" dedi.
Erdoğan, "Mevcut durumda dahi emeklilik sistemimiz içler acısı bir haldedir. Emeklilikte yaşa takılanlar denilen gruba giren, 6,3 milyon kişi bulunuyor. Bunlardan, 1,3 milyonu hemen emekli olabilecek durumda, kalanları da peyderpey emekliliğini talep edebilecektir. Bu teklifin ülkemize yıllık ilave maliyeti 26 milyar lira. Erken emeklilikten yararlanacakların tamamı göz önüne alındığında bu rakam 750 milyar lirayı buluyor. Ekonomik kurtuluş savaşı verdiğimiz böyle bir dönemde, böyle bir yükü milletimizin sırtına bindirmeye hakkımız var mı" diye konuştu. Bir kesimi memnun etmek adına ülkenin tüm dengelerini bozmaya razı olamayacaklarını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Siyasi ranta dönüştürülmemelidir. Emeklilikte yaşa takılanlar diyerek kampanya yapanların önemli bir bölümü resmi veya gayri resmi olarak çalışmayı sürdüreceklerdir. Hakikat bu iken sosyal güvenlik sistemimizi bir bataklığın içerisine neden sürükleyelim? Meclis'te bunu gündeme getirenler yeniden durum değerlendirmesi yapsın."
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Erdoğan, "İş Bankası hisseleri konusunda CHP'den, 'her türlü tedbiri alırız, gerekirse direniriz' sözlerinin hatırlatılması üzerine, "Burada onların direnmesi netice vermez. Bütün mesele, olayın parlamento boyutu var, bir de parlamento dışı boyutu var; hatta Anayasa Mahkemesi boyutu var. Yani bunların ellerinde ne anayasa ne yargıya dayalı herhangi direnecekleri, dayanacakları, yaslanacakları bir şey yok. Yapmaları gereken tek şey var; 'biz artık bu dört üyeyi de atamıyoruz, bu zaten milletin hakkıdır, Hazine'nin hakkıdır, biz bunun Hazine'ye devrine de bir şey söyleyemeyiz.' 'Bizim hakkımızdır veya biz devrediyoruz' deme hakları da yok. Çünkü, onların değil ki milletin" dedi. Erdoğan, “Eğer CHP bunu yapmazsa AK Parti milletvekilleri kanun teklifi sunar mı, hazırlık var mı?” sorusuna “Kanun teklifine dahi gerek yok’ diyen hukukçularımız var. Zaten Anayasa ile yakından uzaktan alakası yok. Ama AYM, bununla ilgili olarak açacağı, ortaya koyacağı bir kararla işimizi daha da kolaylaştırır” karşılığını verdi.
Erdoğan, ABD Başkanı Trump’un, Rahip Brunson kararının ardından, “Türkiye ile ilişkilerin düzelebileceğine” dair açıklamalar yaptığı anımsatılarak, “Siz bu açıklamalara ne dersiniz, Sayın Trump’tan görüşme talebi gelirse kabul eder misiniz?” sorusuna da şu yanıtı verdi: “Bunlar geciken açıklamalar. Ben kendilerine, başta Sayın Trump olmak üzere hep şunu söyledim: ‘Türk yargısına güvenin ama tehditle bizden netice alma yoluna gitmeyin.’ Türk yargısı da kendisine olan bu noktadaki güvenimizi boşa çıkarmadı, verilmesi gereken kararı kendine göre verdi, mahkumiyetle ilgili kararını da açıkladı. Ne kadar bir ceza? Bu da ortada.”
Kura töreniyle adli ve idari yargıda görev alacak 2 bin 83 hakim ve savcının ilk görev yerleri belirlendi. Kura çekimi butonuna basan Erdoğan, yerleri belirlenen hakim ve savcı adaylarının görev yerlerini okudu. Hakim adayı Betül Erdem, üç aylık bebeği Atilla ile katıldığı törende kura heyecanını yaşadı.
Hakim ve Savcı Eğitim Merkezi'nde birlikte eğitim alan, yaklaşık 2 ay önce staj yaptıkları sırada dünya evine giren hakim adayı Ebru Altun Ergül ile eşi savcı adayı Ramazan Ergül de kurayı el ele takip etti.