Özellikle Sultan Abdülaziz Han’ı infaz ederek, üyeleri bir şehzadeyi sultan yapan masonlar, bu süreci Sultan 2. Abdülhamid Han’a darbe yaparak sürdürürler. İktidarı, çoğunluğu masonlardan oluşan İttihat ve Terakki’ye teslim eden dünyanın en karanlık cemaati, Cumhuriyetle birlikte hem gücü tümüyle ele geçirir, hem de Müslüman Türk’ün mazisi ile irtibatını keserler.
Mustafa Kemal’i de zehirleyerek öldüren masonlar, ardından iktidarın pek çok üyesi ve Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, pek çok bakan, milletvekilleri, bürokrasi hatta genelkurmay başkanı mason olmasına rağmen yaptıkları 27 Mayıs darbesiyle Türkiye’de yeni bir darbe geleneği başlatırlar. Bu gerçekleri tespit eden Aytunç Altındal “Türkiye’yi mason çeteler yönetiyor. Türkiye’nin yabancılara peşkeş çekilmesinin arkasında mason kökenli işbirlikçiler var” diyordu.
Bir diğer gerçek ise Cumhuriyeti kuran kadronun büyük çoğunun mason olması. Üç veya dört Cumhurbaşkanı hariç cumhurbaşkanlarının hepsi masondu. 27 başbakanın ise 18’i masonlardan seçilmişti. Günümüze kadar içinde mason olmayan hiçbir kabine teşekkül ettirilemedi.
Türkiye ile Yunanistan arasında bir asırdır devam eden millî meselelerden Kıbrıs ile ilgili Yunan Mason Teşkilatı’nın Kıbrıs adasının Yunanistan’a ilhakı hakkında ada Rum masonlarının seslerini bütün dünyaya yaydığı belirtilirken, Türk İstihbarat Teşkilatı MAH’da 1960’da “Masonluk Tehlikesi” adlı raporunda Türkiye’deki masonların ise millî menfaatleri korumadıklarını şu cümlelerle dile getirir: “Türk Mason Cemiyeti Meşriki Azamı Mim Kemal Öke bu durum karşısında feryada başlamış, fakat bu acı realite karşısında en vatanperverâne yol olan bütün üyelerle birlikte istifa etmek suretiyle bu menhus faaliyetlere son verme cesaretini gösterememiştir.”
İstanbul’daki Prodos Mason Locası üyesi eşekçi Ahmet’in oğlu mason Hüseyin Avni Paşa ve şürakâsı 1876’da Sultan Abdülaziz Han’ı tahttan indirerek başladıkları darbe ve işgal sürecini 15 Temmuz ile taçlandırmak istemişlerse de en son girişimlerinde başarısız oldular. Sultan Abdülaziz’i tahttan indirdikten sonra bileklerindeki damarları keserek katleden masonlar, yerine mason yaptıkları 5. Murad’ı tahta çıkarırlar. Ruhî bunalım geçiren 5. Murad’ın sağlığı tahtta kalmaya elverişli olmayınca, taht, şehzade Abdülhamid’e kalır. Abdülhamid Han’ın kendilerine boyun eğmemesi üzerine giriştikleri “31 Mart Vak’ası” olarak tarihe geçen mason kalkışmasında Sultan’ı tahttan indirirler. Tahttan azil kararını tebliğe gidenlerden biri de Mason Yahudi Emanuel Carrasu’dur.
Selanik’ten yola çıkan ve çoğunluğu masonlardan oluşan Hareket Ordusu, Sultan Abdülhamid-i Sâni’yi darbe yaparak tahttan indirmişlerdi. Kâhir ekseriyeti mason olan İttihatçılar (İT), birkaç yılda Osmanlı’yı paramparça ederek altı asırlık cihan devletinin ortadan kalkmasını sağlamışlardı. Osmanlı’dan 40’dan fazla devlet çıkaranlar, pek çoğunun başına birer mason kral ve/veya devlet adamı yerleştirdiler.
Koruma Kanunu dolayısıyla Mustafa Kemal Paşa’nın mason locaları ile irtibatı pek ele alınmaz. 1930’ların Türkiye’sinde Müslümanların hilafeti ilga edilmiş, alfabelerinden kılık kıyafetlerine, eğitim sistemlerinden hukuklarına, tekkelerinden camilerine her şey ya değiştirilmiş yahut ortadan kaldırılmıştır. Güçlü siyasî ve dinî karakterleri ise ya idam edilmiş ve yahut da sürgüne gönderilmiştir. Yeni devletin her kurumunu istila eden İsmet İnönü, Kasım Gülek, Şükrü Kaya, Mim Kemal Öke gibi meşhur masonlar, Mustafa Kemal’i zehirleyerek ortadan kaldırmış ve İnönü’nün Cumhurbaşkanı ve CHP Genel Başkanı olmasını sağlamışlardır.
**
Mustafa Kemal’in zehirlenmesi sadece bir güç mücadelesi değil, “Gerektiğinde en güçlü ismi de ortadan kaldırırız” mesajını vermek içindir. ‘Kemalist Devrim’ adı verilen ve tümü İslam’a ve Müslümanlara zarar verici faaliyetlere hız veren masonlar, koruma kanunu çıkarıp Mustafa Kemal’in arkasına saklanarak her daim İslam ve Müslümanlarla mücadeleyi sürdürürler. Tarikatlara sızarlar, bazı şeyhleri mason yaparlar, bazı mason dönmeleri de bazı tekkelerin başına şeyh olarak tayin ederler.
MAH tarafından hazırlanan ilk raporda isim listesi yer almasa da, Emniyet Teşkilatı’nca hazırlanan mason raporunda, iki mason locasının da resmi yöneticileri ile herkesçe bilinen üyelerinin listeleri de yer alır. Bunlar içinde en dikkat çekici olanı hiçbir mason askere yer verilmemesidir.
Cumhuriyeti kuran kadronun ne yazık ki önemli kısmı masondu. Cumhuriyet tarihinin 3 veya 4’ü hariç tüm cumhurbaşkanları masondu. 1980’e kadar mason olmayan sadece iki kişi başbakan olabildi. İlki İnönü’nün yükselen DP’ye karşı çaresiz başbakan yaptığı mason Kasım Gülek’in hocası Şemsettin Günaltay’dı. İkincisi ise merhum Adnan Menderes’ti ki onu da astılar. Mason başbakanlar şöyle: İsmet İnönü, Celal Bayar, Ali Fethi Okyar, Refik Saydam, Şükrü Saracoğlu, Recep Peker, Hasan Saka, Cemal Gürsel, Suat Hayri Ürgüplü, Süleyman Demirel, Nihat Erim, Ferit Melen, Naim Talu, Bülent Ecevit, Sadi Irmak, Bülent Ulusu ve Mesut Yılmaz.
Mason olmayan Başbakanlar ise göreve gelme sırasıyla şunlardı: Şemsettin Günaltay, Adnan Menderes, Turgut Özal, Yıldırım Akbulut, Necmettin Erbakan, Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan, Ahmet Davutoğlu, Binali Yıldırım.
Türkiye’nin en karanlık cemaatinin sayanimleri (sadık elemanları) pek çok siyasi cinayetin de şüphelisidir. Özal’ın zehirlenerek katledildiği iddiası, Erbakan’ın Başbakanlıktan edilmesi, Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopter kazası, sol görüşlü, çoğu da mason olan gazeteci ve akademisyenlerin infazı da onları işaret etmektedir. ASELSAN çalışanlarının intihar süsü verilerek yok edilmesi, siyasi dizaynlar için kasetler üretilmesi, askerin, polisin, mahkemelerin kullanılması onların tarzıdır.