CHP, İYİ Parti, SP ve HDP arasındaki gizli görüşmelerin deşifre olduğu bugünlerde Selahattin Demirtaş lobisi de yeniden harekete geçti. Eski ve yeni siyasetçiler yaptığı açıklamalarla Demirtaş’ı yargılayan hakimler ve savcılar üzerinde baskı oluşturmaya başladı. Başta CHP ile İYİ Parti yöneticileri olmak üzere eski ve yeni siyasetçilerin ‘özgürlük’ istediği Demirtaş, gerçekten suçsuz mu? HDP eski Eşbaşkanı hangi suçlamalarla yargılanıyor, geçmişte ne gibi açıklamalar yaptı…
2007 yılında DTP’de Grup Başkanvekilliği yaparak adını duyuran Demirtaş, parti terör bağlantısı nedeniyle kapatıldıktan sonra BDP’ye geçti. 1 Şubat 2010 tarihinde de partiye genel başkan oldu. Koltuğa oturduktan sonra adı sürekli PKK ile anıldı. Yurt içi yurt dışında yaptığı konuşmalarda binlerce insanı katleden terör örgütü PKK’yı meşrulaştırıcı açıklamalarda bulundu. Örneğin 26 Nisan 2012’de ABD’de bir düşünce kuruluşunda konuşan Demirtaş, PKK’yı terör örgütü olarak görmediklerini ifade etti. Demirtaş şunları söyledi: “PKK 30 yıldır Kürt halkının hakları için silahlı mücadele yönetimini seçmiş bir örgüt. PKK’yı silahlı halk harekatı olarak görüyoruz. PKK realite ve dikkate alınması gerekir. PKK’yı bir sorun olarak görmüyoruz. Kürt sorununun bir sonucu.”
Yine 2012 yılının Kasım ayında Mardin’in Kızıltepe ilçesinde konuşan dönemin Demirtaş, teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın posterinin açılmasına izin vermeyen polislere tepki gösterirken büyük bir provokasyona imza attı. Demirtaş, “Demişler ki ‘Öcalan posteri asamazsınız’. Onu diyenlere açıkça sesleniyorum. Kürtlerin katili Kenan Evren’in heykelini dikebiliyor da Kürt halk önderinin posterini niye asamıyorlar. Bu halkı için 14 yıldır İmralı’da bir beton çukurda direnen Kürt halk önderinin posterini Kürdistan’a asamayacak da nereye asacaklar. Buna alışsanız iyi olur. Çünkü biz başkan Apo’nun heykelini dikeceğiz, heykelini..” ifadelerini kullandı.
Demirtaş 2013 yılında da provokasyona devam etti. 17 Mart 2013’te BDP organizasyonuyla İstanbul’da gerçekleştirilen Nevruz kutlamalarına katılan Demirtaş terörist başı Abdullah Öcalan’ın fotoğrafları önünde, yüzünü kapatan örgüt mensuplarının huzurunda yine terör örgütü propagandası yaptı. Demirtaş bu etkinlikteki açıklamaları nedeniyle açılan soruşturmada 4 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Demirtaş 30 Kasım 2013’de Diyarbakır’da BDP Gençlik Meclisi’nin kongresinde sahneye çıktı. Türk bayraklarının teröristler tarafından indirildiği, PKK, KCK ve YPG paçavralarının asıldığı salonda konuşan Demirtaş, gençleri sokaklara çağırdı.
“Kongre özgürlüğe giden yolda büyük bir atılımın başlangıcı. Sokağı ve masayı birleştiremezsek, direniş ruhuyla her yerde ayakta olmazsak, masanın hiçbir anlamı yoktur. 15 yıldır çukurda çaba gösteren Apo’dan her şeyi çözmesini beklemeyeceğiz. Biz kendimiz inşa edeceğiz. Çözümlerimizi kendi ellerimizle var edeceğiz. Kürdistan küllerinden yeniden doğacak. Başkan Apo yakın zamanda halkın özgürlük talepleri doğrultusunda özgürleşecektir. Bir halk önderini bir çukurda tutarak, rehine muamelesi yaparak müzakere sürdürülemez.”
Demirtaş 2015 yılında ise hendek ve barikat olaylarında sahneye çıktı. Ağustos ayında Mardin, Diyarbakır, Hakkari, Şırnak ve Muş’ta özerklik ilan eden PKK’lı teröristler yüzlerce hendek açıp barikat kurarak mahalleleri kurtarılmış bölge ilan etti. Selahattin Demirtaş’ın genel başkanlığını yaptığı HDP de belediyelerin imkanlarını kurarak kalkışmaya destek verdi. Güvenlik güçlerinin müdahalesi ile başlayan çatışma ve bombalı tuzaklarda 793 güvenlik görevlisi şehit oldu, 4 binin üzerinde güvenlik görevlisi ise yaralandı. 314 sivil vatandaş hayatını kaybederken, 2 binden fazla vatandaş yaralandı. Yıkılan yüzlerce bina, zarar gören tarihi eserler de cabası. Bu süreçte operasyon bölgelerine giderek güvenlik güçlerini engellemeye çalışan Demirtaş, açıklamalarıyla teröristleri cesaretlendirmeye çalıştı: Cizre, Sur, Silvan, Nusaybin, Gever, Kerboran, Derik, Silopi, Şırnak... Gerçekten tarih yazıyorlar… Barikat, hendek dediğiniz şey darbeye karşı direniştir. Darbe yapılmıştır. Buna karşı toplum sessiz mi kalacak?
Demirtaş’ın biyografisindeki en kanlı sayfa 6-8 Ekim 2014’te yaşanan ‘Kobani Olayları’ oldu. Suriye’nin kuzeyinde DEAŞ’la PKK arasında yaşanan çatışmaları bahane eden terör örgütünün Kandil’deki yönetimi Türkiye çapında eylem talimatı verdi. Bu talimat üzerine harekete geçen HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, 6 Ekim’de Merkez Karar Yürütme Kurulu’nu topladı. Toplantı sonrasında “Halklarımıza Acil Çağrı” başlığı altında “AKP iktidarının Kobane’ye ambargo tutumunu protesto etmek üzere halklarımızı sokağa çıkmaya ve sokağa çıkmış olanlara destek vermeye çağırıyoruz” açıklaması yapıldı. Demirtaş kendi sosyal medya hesabından da şu mesajı paylaştı: “Kobane’de durum son derece kritiktir. IŞİD saldırılarını ve AKP iktidarının Kobane’ye ambargo tutumunu protesto etmek üzere halklarımızı hemen şimdi sokağa çıkmaya ve sokağa çıkmış olanlara destek vermeye çağırıyoruz.”
Demirtaş’ın çağrısının ardından sokağa çıkan terör örgütü yandaşları Türkiye’yi yangın yerine çevirdi. 35 il, 96 ilçe olmak üzere toplam 131 yerleşim yerinde yaşanan olaylar sonucunda aralarında Kurban Bayramı’nda yardım dağıtan Yasin Börü, Hasan Gökguz ve Ahmet Dakak’ın da olduğu 53 kişi vahşice öldürüldü. 326’sı kolluk görevlisi, 435’i sivil olmak üzere toplam 761 vatandaşımız yaralandı. 197 okul yakılarak çocuklarımızın eğitim ve eğitime ulaşım hakkı ellerinden alındı. 269 kamu binası tahrip edilerek milyarlarca TL zarar verildi. Bin 731 ev ve işyeri yağmalandı, yıkıldı, yakıldı. 729’u sivil, 501’i kamuya ait olmak üzere toplam bin 230 araç kullanılamaz hale getirildi.
Hendek barikat olaylarında teröristlerle mücadele eden güvenlik güçlerine de iftiralar atan Demirtaş, “Kara Kuvvetleri’nin 10 bine varan askeri ile haritaların önünde operasyonlar yapıyorlar. 150 bin nüfuslu ilçeler abluka altında ve bunu başarı öyküsü olarak anlatıyorlar. Ortada büyük bir fiyasko vardır. Hükümet kendi ilçelerine tank sokmuş halkına tank atışı havan topu atışı yapıyor. Balkona çıkan, keskin nişancılarla öldürülüyor. Cizre’de, Silopi’de mesele gerçekten 10-20-30 PKK’lı olsaydı şimdiye kadar çözülmüş olmaz mıydı? Halk bu özyönetim arkasında. Ortada 3-5 çapulcu terörist yok. Ortada halk olarak kabul edilmemiş bir topluluğun hak talebi var” ifadelerini kullanmıştı. Hendek barikat olaylarından sonra da çok sayıda provokatif açıklamaya imza atan Demirtaş, terör örgütünün alternatif yasama organı olarak kurduğu Demokratik Toplum Kongresi (DTK) içerisinde de yönetici sıfatıyla yer aldı.
Bu eylem ve söylemlerinden dolayı Demirtaş hakkında 5 ayrı ilde açılan 10’dan fazla dava var. 4 Kasım 2016’da gözaltına alınıp tutuklanan Demirtaş hakkında sadece Diyarbakır Başsavcılığı’nca yürütülen terör soruşturması 142 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Açılan davalarda Demirtaş’a şu suçlamalar yöneltiliyor: “Silahlı terör örgütü kurma ya da yönetme”, “terör örgütü propagandası yapmak”, “suçu ve suçluyu övme”, “halkın kin ve düşmanlığa alenen tahrik”, “halkı kanunlara uymamaya tahrik etme”, “suç işlemeye alenen tahrik”, “kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret”, “Cumhurbaşkanı’na hakaret”, “terör örgütü propagandası yapma”, “kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenleme, yönetme ve bunların hareketlerine katılma”, “halkı kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne kışkırtma”, “kamu görevlisi aleyhine iftira”, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni alenen aşağılama”, “Türk milletini ve devletin kurum ve organlarını alenen aşağılama”, “yargı organlarını, askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılama.”