Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Libya’da yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi.
Her halükârda Başkanlık Konseyi ve Meclis orada, Sayın Serrac ile bizim temaslarımız tabii ki devam edecek. Çünkü kendisiyle son 1-1,5 yıl içerisinde yakın çalıştık. Cumhurbaşkanımızın aldığı inisiyatif sayesinde, Trablus'taki Ulusal Mutabakat Hükümeti sağlam bir şekilde Libya'nın meşru hükümeti olmaya devam ediyor. Aynı zamanda uluslararası tanınırlığı da bu süreçte güçlendi. Dolayısıyla kişilerden bağımsız olarak Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin kurumsal anlamda daha iyi bir noktada olduğunu söyleyebiliriz" diye konuştu.
Libya'da son 10 yılda çok fazla siyasi aktör değişimi olduğuna işaret eden Kalın şunları kaydetti:
Çünkü biz Libya’nın istikrar ve güvenliğini hem Kuzey Afrika’nın hem de Akdeniz’in güvenliği ve istikrarı açısından da önemli görüyoruz. Bizim için de önemli bir ülke Libya. Ayrıca Aralık 2019’da yaptığımız güvenlik iş birliği ve eğitim anlaşması çerçevesinde de biz orada Milli Mutabakat Hükümeti’ne de destek veriyoruz. Bu desteğimiz de aynen devam edecek. Ve bunun devam etmesi gerektiğinde kendileri de ısrarcılar.
Sayın Serrac görevinden ayrılsa bile, onun çalışma ekibi, Meclis’teki diğer temsilciler, bakanlıklardaki diğer görevliler, sorumlular ki onlar da sık sık Türkiye’ye gelirler giderler, bu trafiği devam ettirirler. Bu çalışmaların ve iş birliğinin devam etmesi konusunda tam bir kararlılık içerisindeler" yanıtını verdi.
İbrahim Kalın, aynı şekilde Doğu Akdeniz’de adil, paylaşımcı ve bütün kıyıdaş ülkelerin içinde olduğu bir enerji perspektifinin geliştirilebileceğini dile getirirken şöyle konuştu:
"Siyasi ihtilaflarımız olabilir. Evet, bizim de şu anda İsrail ile, Mısır ile bazı siyasi görüş ayrılıklarımız var, ihtilaflarımız var. Bunlar enerji konusunda iş birliği yapmanın önüne illa da bir engel olmak zorunda değil. Çünkü hepimiz son tahlilde bu coğrafyanın bir parçasıyız, coğrafyayı değiştiremeyeceğimize göre bu gerçekler ışığında hareket etmemiz gerekir. O yüzden de son dönemde daha sık dile getirilen bütün Akdeniz’e kıyıdaş ülkelerin katılımıyla, adil ve paylaşımcı bir enerji platformu konferansı, toplantısı ya da süreci başlatılmasına biz olumlu bakıyoruz.
Cumhurbaşkanımız da zaten bunu muhataplarına iletti, ifade etti. Hem AB Başkanına hem Sayın Merkel’e, muhtemelen önümüzdeki hafta yapılacak görüşmelerde de bu konu tekrar gündeme gelecek. Biz buna olumlu bakıyoruz. Çünkü ihtilaflı alan, bölge diye tarif edilen yerlerde de bir zenginlik varsa bunlar paylaşılabilir. Bunların mekanizmaları, modaliteleri geliştirilebilir, çalışılabilir. Bu zor ve imkansız bir şey değil. Dolayısıyla Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarını bütün ülkelerin faydasına olacak bir kaynağa, bir değere dönüştürebiliriz."
ABD’nin son dönemde Güney Kıbrıs’a yönelik adımlarına değinen Sözcü Kalın, ABD’nin Güney Kıbrıs’a uygulanan silah ambargosunu kaldırması, Rum Kesimi ile ‘Kara, Açık Denizler ve Liman Güvenliği Merkezi’ kurulmasına dair mutabakat imzalaması ve Yunanistan ile Batı Trakya'da Türklerin yoğun olduğu İskeçe bölgesinde ortak tatbikat yapması ile ilgili şu görüşleri dile getirdi:
"ABD’nin bu tek taraflı adımları sürece katkı vermez. Silah ambargosunun kaldırılmasından sonra Amerikan Dışişleri Bakanı’nın Kıbrıs Rum Kesimi'ni ziyaret etmesi, Türk tarafına geçmemesi, oradakiler ile temas etmemesi, bize göre çok tek taraflı, yanlı ve sürece katkı sağlamayan bir tavırdır. Amerikan yetkililerinin ‘bölgede gerilim olmasın, adil paylaşım olsun’ açıklamalarının somut eylemlerle desteklenmesi gerekir. Sayın Pompeo’nun bu ziyaretleri, Amerikan yönetiminin aldığı bu kararlar maalesef bunu teyit eder yönde değil. Ve burada eğer Amerika sürece katkı vermek istiyorsa, adil ve eşit bir tutum içerisinde olması gerekir.
Kasım ayında ABD’de yapılacak başkanlık seçimlerinin Türkiye’yi nasıl etkileyeceğine ilişkin soruyu yanıtlayan Kalın, "Bizim açımızdan Türk Amerikan ilişkilerini zehirleyen iki tane temel mesele budur. Birisi Amerika’nın PYD/YPG’ye verdiği destek, ikincisi de FETÖ konusunda şu ana kadar Türkiye’yi tatmin edecek, Türkiye’nin ulusal çıkarlarını garanti altına alacak adımlar atmamış olmaması. Yeni gelecek yönetim, Trump yönetimi devam edebilir, Biden yönetimi gelebilir, bizim açımızdan bu iki konu masada olmaya devam edecek.
İbrahim Kalın, günlük koronavirüs vaka sayılarındaki yükselişin beraberinde sokağa çıkma kısıtlamalarını getirip getirmeyeceğine ilişkin soruyu ise şöyle yanıtladı:
"Burada baştan beri hükümetimizin aldığı tedbirler bütün dünyada örnek kabul edildi biliyorsunuz hamdolsun biz bu süreci dünyada en iyi yöneten ülkelerden birisi olduk. Ama Kurban Bayramı’ndan sonra bir gevşeme oldu. Kurban, ziyaretler, seyahatler, tatil vesaire şu veya bu gerekçelerle.
İlla devletin zecri tedbir almasını beklememek lazım. Burada toplum bilinci son derece önemli. Toplumun kahir ekseriyeti bunlara uyuyor; ama uymayan bir kitle var ve maalesef genelde taşıyıcılar ve vakaların artmasına sebep olan kişiler de bunlar. Başka ülkelerde de hala vaka sayılarında ciddi artışlar var, biz aldığımız tedbirler çerçevesinde kontrol altında tutuyoruz; ama yani 7’den 70’e bütün vatandaşlarımızın tedbirler konusunda çok sıkı tavizsiz davranması gerekiyor."